Bilim insanları bal arılarındaki "bakire doğumun" nedenini keşfetti

Bilim insanları bal arılarındaki "bakire doğumun" nedenini keşfetti

Çalışmayı yürüten davranış genetikçisi, “Kap işçi arıları genetik anlamda dişi kraliçe arılar olarak yeniden dünyaya gelebiliyor ve bu olasılık her şeyi değiştiriyor” dedi

Araştırmacılar, arıların bir alttürünün eşeysiz üremesini sağlayan tek bir gen değişimi keşfetti.

İsmini Güney Afrika’nın Batı Kap bölgesinden alan ve bu bölgede yaşayan Kap bal arısında (Apis mellifera capensis) gözlemlenen eşeysiz üremenin genetik kökeni ortaya çıkarıldı.

Sydney Üniversitesi'nden araştırmacılar, Kap bal arılarının seks yapmadan üremesini sağlayan tek geni tanımladı. Buna göre 11. kromozom üzerindeki GB45239 geni, bakire doğumdan sorumlu.

Sidney Üniversitesi, Yaşam ve Çevre Bilimleri Fakültesi’nin profesörlerinden Benjamin Oldroyd şunları ifade etti:

Bu son derece heyecan verici. Bilim insanları son 30 yıldır bu geni arıyordu. Artık bunun 11. kromozom üzerinde olduğunu biliyoruz, bir gizemi çözdük.

Hakemli bilim dergisi Current Biology’de yayımlanan makalenin yazarlarından davranış genetikçisi Oldroyd sözlerini şöyle sürdürdü:

Cinsiyet üremenin garip bir yoludur ancak yine de gezegende hayvanlar ve bitkilerin en yaygın üreme şeklidir. Cinselliğin neden bu ölçüde var olduğu biyolojinin başlıca bilinmezlerinden biri ve evrimsel açıdan mantıklı değil. Aseksüellik üremenin çok daha verimli bir yolu ve artık ara sıra bir türün buna dönebildiğini görüyoruz.

Diğer bal arısı alttürlerinde eşeysiz üremeyle yalnızca erkek arılar meydana gelirken Kap bal arılarında keşfedilen bu gen, dişi işçi arıların yalnızca dişi arı yumurtası bırakmasını sağlıyor.

Üniversitenin internet sitesine göre Oldroy bunu şöyle açıkladı:

Erkekler arı kolonilerinde genellikle işe yaramaz. Ancak Kap işçi arıları genetik anlamda dişi kraliçe arılar olarak yeniden dünyaya gelebiliyor ve bu olasılık her şeyi değiştiriyor.

Eşeysiz üremede yavrunun genetiği ebeveyniyle neredeyse aynı. Oldroy, yeniden dünyaya gelmeyle bunu kastediyor. Ancak bu durum, sorunlara da neden olabiliyor.

Oldroy, “Herhangi bir işçi arı genetik anlamda bir sonraki kraliçe arı olarak yeniden dünyaya gelebiliyor. Bu yüzden Kap bal arısı kolonileri işbirliği yapmak yerine çatışmalarla bölünmüş durumda” dedi ve ekledi:

Bir koloni kraliçesini kaybettiğinde işçi arılar savaşıyor ve bir sonraki kraliçenin annesi olmak için mücadele ediyor.

Kap bal arılarını diğerlerinden ayıran birkaç özellik daha mevcut. En önemlilerinden biri, işçi arıların yumurtalıklarının etkinleşmeye hazır ve daha büyük olması. Aynı zamanda kolonideki üreme baskınlığını elde etmelerini sağlayan kraliçe feromonlarını (iletişim sağlayan koku molekülleri -ç.n.) üretebiliyorlar.

Tüm bu özellikler, sosyal parazitlik ismi verilen bir davranışa da yatkın olmalarına neden oluyor. Kap bal arısının işçi arıları, başka arıların kolonilerini istila edip orada üreyebiliyor ve böylece o koloninin işçi arılarını kendi larvalarını beslemek için kandırabiliyor.

Bu alttürün sosyal parazitlik davranışı nedeniyle Güney Afrika’da her yıl, arıcılık faaliyetlerinde kullanılan arı kovanlarından 10 bini yok oluyor.

Arıların sembollerle sayılar arasındaki bağlantıyı ayırt edebildiği keşfedildi

Aslında Kap bal arısının varlığı ve bu özellikleri yüz yıldan uzun süredir biliniyordu. Ancak bilim insanları bu “bakire doğumu” ortaya çıkaran genleri, yeni genetik teknikler sayesinde bu araştırmayla keşfetti.

Araştırmacılar, Kap arıları üzerine yapılacak daha sonraki araştırmaların iki önemli evrimsel dönüşümle ilgili bilgi sağlayacağını düşünüyor: Doğa tarihinde cinsiyetin ve hayvan topluluklarının nasıl ortaya çıktığı.

Araştırmanın en önemli sonuçlarından biri, eşeysiz üremeye dönüşü sağlayan bir genin nasıl çalıştığının artık araştırılabilecek olması.

Oldroy, bunun önemini şöyle açıkladı:

Eğer hayvanların eşeysiz üremesini sağlayan bir anahtarı kullanabilirsek, bunun çiftçilik, biyoteknoloji ve diğer pek çok alanda önemli uygulamaları olabilir.

Davranış genetikçisi, benzer şekilde üreyen pek çok başka böcek ve karınca türü bulunduğunu ancak ne yazık ki bunların Kap bal arasındaki geni barındırmadığını ekledi. Buna göre söz konusu böcekler muhtemelen başka genler taşıyor. Sidney Üniversitesi / Independent Türkçe için çeviren: Umut Can Yıldız

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.