Bir aile geleneği: Üzüm pekmezi
Siirt’in Eruh ilçesinde yaşayan 56 yaşındaki Emin Aksu, dedelerinden kalma üzüm bağlarında, yıllardır pekmez üretiyor. Aksu, Siirt pekmezinin oldukça ünlü olduğunu bunun sebebinin ise dedelerinin tarifi olduğunu vurguluyor.
Sonbaharla birlikte kış hazırlıkları da başladı. Sonbahar mevsiminde kışa hazırlık için köyler başta olmak üzere birçok yerde çeşitli hazırlıklar devam ediyor.
Serhat News'yen Yeşim Karaağar'ın haberine göre, bölgedeki halk, turşu yapımından erişte kesimine konserveden pekmeze kadar birçok hazırlığın telaşına kapılıyor. Bu telaşın içerisinde olanlardan biri de Siirt’in Eruh ilçesinde, yıllardır pekmez üretimi yapan 56 yaşındaki Emin Aksu.
Üzüm pekmezi yapmanın oldukça uzun ve sabır bir iş olduğunu söyleyen Aksu, yaptığı tarifin dedelerinden kalma bir tarif olduğunu söylüyor. Aksu, Siirt pekmezinin oldukça ünlü olduğunu bunun sebebinin ise dedelerinin tarifi olduğunu vurgulayarak, tamamıyla organik bir şekilde pekmez yaptıklarını söylüyor. Her yıl Ağustos ayının sonlarına doğru pekmez yapımına başladıklarını ve bunun yaklaşık bir ay sürdüğünü aktarıyor.
Aksu, pekmezin yapım aşamalarını anlatmaya başlamadan önce dedelerinden kalma bir kültürü devam ettirdiklerini söylüyor. Tamamıyla organik bir şekilde yapılan pekmez, köylüler tarafından ortak bir şekilde yapılıyor. Ekip işi diyor Aksu, anlatmaya başlarken. Sadece erkeklerin değil kadınların da pekmez yapımında emeklerinin olduğu belirterek, ortak çalışmanın sonucunda verimli bir iş ortaya çıkardıklarını söylüyor.
Aksu, pekmez yapımına ilkin üzümlerin toplanması işlemi ile başladıklarını söylüyor. Tabii üzümlerin ayıklanması kısmında kadınlar devreye giriyor. Kadınların daha özenli bir şekilde üzümleri çöplerden ve çürüklerden ayırdıklarını söylemeden de geçmiyor. Ayıklama işlemi bittikten sonra sıra sıkma işlemine geliyor. Bir çuval içerisine konulan üzümler, bunun için yapılmış olan bir taştan bir sunak içerisine konuluyor. “Çizmelerimizi giyip sıkma işlemine başlıyoruz” diyor Aksu.
Oldukça meşakkatli bir iş olan pekmez yapımı, Aksu’nun heyecanlı anlatımı ile devam ediyor: “Sıkma işlemi bittikten sonra üzüm suyunu getirip kazanlara dolduruyoruz. Ondan sonra da kazanın içine özel pekmez toprağını katarak üzüm suyunu kestiriyoruz” diye kaydediyor.
Pekmezin mayasının, pekmez toprağı olduğunu söyleyen Aksu, “Bu işlemden sonra bir gece bekletiyoruz” diye ekliyor. Bir gece bekletmelerinin nedenini ise toprağın dibe çökmesini sağlamak olduğunu söylüyor. Uzun yıllar önce üzüm bağlarında yaşayan dedelerinin yöntemlerinin aynısını kullandıklarını belirten Aksu, bekletme aşamasının ardından yapılan işlemleri anlatmaya devam ediyor: “Üzüm suyunu fazla dalgalandırmadan tekrar süzdükten sonra yaklaşık dört beş saat kazandaki üzüm suyunu kaynatıyoruz. Kaynattığımız üzüm suyu pekmez kıvamına geldiğinde üzerindeki köpüğü alıyoruz. Pekmezimiz kaynadıktan sonra kazanı ocağın üzerinden alıp, su dolu leğenin içine oturtup soğumaya bırakıyoruz. Soğuduktan sonra da bidonlara dolduruyoruz. Bidonlara doldurulan pekmez artık tüketmek için hazır hale gelmiş oluyor”
‘Bir şeyler üretmek bizi mutlu ediyor’
Bir kazanda yaklaşık 50 kilo üzüm suyu olduğunu kaynadıktan sonra ancak 10 kilo pekmez elde edebildiklerini kaydediyor. Aksu, “Bu kadar zahmetli bir işin sonunda çok az pekmez elde etsek de pekmezin faydaları ve bir şeyler üretiyor olmak bizi mutlu ediyor” diye vurguluyor. Aksu, yaptıkları üzüm pekmezinin büyük çoğunluğunu akraba ve dostlarına dağıttıklarını kalan kısmını ise sattıklarını ifade ediyor. Sadece pekmez yapmadıklarını aynı zamanda incir reçeli de yaptıklarını belirterek, pekmezin sağlık açısından faydaları olduğunu söylemeden de geçmiyor.