Cumartesi Anneleri, 5 yıl sonra Galatasaray Meydanı'nda
Cumartesi Anneleri, 2018 yılından bu yana ilk kez Galatasaray Meydanı'nda açıklama yaptı. Anneler 972'nci hafta açıklamalarında Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş'ın akıbetini sordu.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 972’nci hafta eylemlerinde meydanda açıklama yaptı. Kayıp yakınlarının 5 yıl sonra ilk defa Galatasaray Meydanı'nda açıklama yapmalarına izin verildi.
AYM KARARINA RAĞMEN YASAKLIYDI
Meydan, 700’üncü haftada yaşanan polis saldırısının ardından Cumartesi Anneleri'ne yasaklanmıştı. 2018’de yaşanan yasaklama ve polis saldırısı AYM’ye taşınmış, AYM'nin verdiği ihlal kararının ardından kayıp yakınları tekrar meydana gitmeye başlamıştı. Ancak Beyoğlu Kaymakamlığı, AYM kararına rağmen 29 hafta boyunca eylemi yasaklamıştı.
Advertisement: -1:-1
Her hafta meydana gitmek isteyen kayıp yakınları 29 kez polis şiddetine maruz kalarak gözaltına alındı. Kayıp yakınları 971’inci hafta yine meydana gittiğinde açıklama yapılmalarına izin verilmedi ancak ilk kez gözaltına alınmadan Galatasaray Meydanına karanfil bırakıldı. Cumartesi Anneleri/İnsanları bugün 972’inci hafta Galatasaray Meydanı’na çıktı.
YERLİKAYA 'MAĞDURİYET' DEMİŞTİ
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya da hafta içinde Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kendisine sorulan bir soruya verdiği yanıtta, "Cumartesi Anneleri'nin yaşadığı mağduriyettir. En kısa sürede çözüm üreteceğiz" demişti.
'ABDÜLKERİM YURTSEVEN, MİKDAT ÖZEKEN VE MÜNÜR SARITAŞ NEREDE?'
Cumartesi Anneleri'nin 972'nci hafta açıklaması şöyle:
"972 haftadır gözaltında kayıplar gerçeğine, bu suça eşlik eden inkar ve cezasızlık politikalarına dikkat çekmek için bu toprakların en uzun hakikat ve adalet mücadelesini sürdürüyoruz.
972 haftadır, kayıplarımızı gündeme taşımak, devleti yönetenlerin sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak amacıyla kamuoyu yaratmaya çalışıyoruz. Bizim bu çabamız 25 Ağustos 2018 tarihinden beri polis şiddeti ve gözaltılar ile engelleniyordu. Geçen 5 yılı aşkın zamandan sonra kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği temsilcileri olarak karanfil ve fotoğraflarımızla Galatasaray’dayız.
972. haftamızda Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş için adalet istiyoruz.
27 Ekim 1995 günü Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburu'na bağlı askerler Yüksekova’ya bağlı Ağaçlı Köyü'ne geldi. Askerler köylüleri dipçikliyerek, yaşlı insanları yerlerde sürükleyerek köy meydanında topladı. Rastgele seçilen 73 yaşındaki yürüme zorluğu çeken Abdülkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş gözaltına alınarak askeri araçla Yüksekova İlçe Jandarma Tabur’una götürdü.
Onları sormak için tabura giden ailelere. Binbaşı Yurdakul, “ 24 saat gözaltında tutulacaklar” dedi. Aileler tekrar tabura gittiğinde ise “kimseyi gözaltına almadık, bir daha buraya gelmeyin” dedi. Ailelerin yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı, üç köylüden bir daha haber alınamadı.
Olay Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi kayıtlarına; “Sanık Yurdakul’un komutasındaki birlik, Ağaçlı köyünden Şemsettin Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş adlı köylüleri dövmüş, yaşlı olan Yurtseven yediği tekmeler sonucu ölmüştür. Bunu gören Yurdakul, diğer iki köylünün tanıklık edeceğini düşünerek öldürülmesi kararı vermiştir. İki köylü daha sonra tabura ait eğitim sahasında bir çukur içinde tarandıktan sonra benzin dökülerek yakılmıştır.” şeklinde geçti.
Ancak tanık beyanlarına rağmen, suça iştirak edenlerin itiraflarına rağmen açılan dava kesin beraat hükmü ile sonuçlandı.
İç hukuktan sonuç alamayan aileler, AİHM’e başvurdu. AKP Hükümeti AİHM’e yaptığı savunmada suçu kabul ederek, üç kişinin kaybolması nedeniyle üzgün olduğunu belirtti ve kayıplarla ilgili etkin soruşturma yürütmeyi taahhüt etti. İhlali kabul ederek tazminat ödeme yoluna gitti ( Karar Tarihi: 18.12.2003-Başvuru no: 31730/96).
972. haftamızda bir kez daha söylüyoruz: Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken, Münür Sarıtaş ve tüm kayıplarımızı aramaktan, faillerinin yargılanarak cezalandırılmalarını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Galatasaray’a dönmemizde emeği olan herkese teşekkür ederiz."