Cumhurbaşkanı Yardımcısı’ndan DEM Parti-Öcalan görüşmesine dair ilk açıklama
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, DEM Parti heyetinin İmralı ziyaretine ilişkin, "Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor, terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz" dedi.
Ekonomi yönetimi, Urfa’da, Yeni GAP Eylem Planı İstişare ve Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının ardından gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Suriye'de son dönemde meydana gelen gelişmelerin ardından detay konuşmak için erken olduğunu söyledi.
Türkiye'nin de yeni yönetime katkı sağladığını belirten Yılmaz, "İnşallah en kısa sürede istikrar ve güven ortamı oluşur. Suriye'de yeniden yapılanma, güvenlik ortamının iyileşmesi, istikrarın güçlenmesi, refahın artması Türkiye için de şüphesiz faydalı sonuçlar doğuracaktır. Suriye'den Türkiye'ye yönelik terör tehditlerinin ortadan kalkması başlı başına büyük bir fayda. Suriye istikrar kazandıkça, zenginleştikçe, refahı arttıkça turizmden ticarete her türlü alanda ekonomik olarak da Türkiye'ye önemli katkıları olacak. Yeniden inşa sürecinde en yakın komşu olarak Türkiye'nin şüphesiz daha fazla katkısı olacak” diye konuştu.
Suriye'de ortam iyileştikçe gönüllü ve güvenli geri dönüşün de artmasını beklediklerine işaret eden Yılmaz, Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin burada geliştirdikleri ilişkilerin yeni dönemde köprü vazifesi göreceğini bildirdi.
“Yaptırımlar yeniden değerlendirilmeli”
Suriye'ye yönelik yaptırımlara değinen Yılmaz, bunların Batı'nın yaptırımları olduğunu, bir önceki rejime yönelik ortaya konulduğunu ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. Yılmaz, "Yıllardır Esed rejimi altında sıkıntı çeken halkın rahatlaması bakımından da bu yaptırımların kalkması gerekiyor ama daha sürecin çok başlarındayız" ifadesini kullandı.
“Sayın Bahçeli'nin perspektifi çok açık"
Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Sayın Bahçeli'nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri 'Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır' başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye'nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye, içinde yaşattığı zenginliklerle birlikte kapsayıcı millet anlayışıyla bütün bu farklılıkları kuşatan millet anlayışı içinde yoluna devam edecek. Hiçbir zaman kendi ülkemizin güvenliğini başkalarının kontrolüne bırakacak bir yaklaşıma da sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti kararlı bir şekilde, kesintisiz bir şekilde terörle mücadelesini her şekilde sürdürecektir, ondan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Elbette gönül arzu eder ki karşımızda bir terör örgütü kalmasın, bununla mücadele etmek ihtiyacı da ortadan kalksın, bunu da elbette kim istemez? Önümüzdeki süreçlerde gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz."
Yılmaz, "Terörün ortadan kalktığı ortam hem ülkemiz için hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demokrasi bakımından da kalkınma bakımından da çok daha olumlu bir ortam oluşturacak” diue konuştu.
“Enflasyon hedefinde sapma beklemiyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz" açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:
"Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025'te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025’te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50'si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil."