Ev işçisi kadınlar her gün biraz daha yoksullaşıyor
Geçtiğimiz Ağustos ayında İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu, kısmi süreli çalışma ve sigorta usullerini düzenledi. Ev işçileri kadınlar da bu kapsamda olmalarına rağmen İş Kanunu çerçevesinde ele alınmamaya devam ediliyor.
Geçtiğimiz Ağustos ayında İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu, kısmi süreli çalışma ve sigorta usullerini düzenledi. Ev işçileri kadınlar da bu kapsamda olmalarına rağmen İş Kanunu çerçevesinde ele alınmamaya devam ediliyor.
Türkiye’de ev işçileri halen İş Kanunu kapsamında değil. Geçtiğimiz Ağustos ayında İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu, kısmi süreli çalışma ve sigorta usullerini düzenledi. Ev işçileri ise İş Kanunu kapsamına alınmadı. İMECE Ev İşçileri Sendikası’nın öncelikli talepleri arasında ev işçilerinin işçi olarak görülmesi yer alıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin henüz kabul etmediği ILO-189 Sözleşmesi’nin imzalanması da taleplerin başında geliyor.
İMECE Ev İşçileri Sendikası Başkanı Yıldız Seven, haklarının tanınması için örgütlü bir mücadelenin gerekli olduğunu vurguluyor. Örgütlenmenin sendikal alanda mümkün olduğunu fakat dağınık bir alana yayıldıkları için bütün ev işçilerine ulaşmalarının mümkün olmadığını belirtiyor. Ev işçilerinin yaşadığı temel sorunların çözümü için mücadele ettiklerini ve mücadeleye devam edeceklerini söylüyor.
‘Üç çocukla kalakaldım’
R.D’de, Van’da ev işçiliği yapan birçok kadından sadece biri. 46 yaşında ve üç çocuk sahibi olan R.D., altı yıl önce Van’ın bir sınır köyünden geliyor. Dokuz, on dört ve on yedi yaşında üç kızı olan R.D., çocuklarından söz ederken gözleri nemleniyor. Sorun sadece yoksulluğun getirdiği koşullar değil. On dört yaşındaki kızının fiziksel engelli olması R.D.’yi en çok üzen ve onun tabiriyle ‘canının acıtan’ sorunların başında geliyor.
Van’a taşınma sebepleri kızının hastalığı olan aile sonrasında üzücü olaylar silsilesi yaşıyor. Eşinin gündelik işlerde çalışması ekonomik olarak yetmeyince R.D.’de gündelik temizlik işine başlıyor. Pandemi öncesi ev ekonomisine katkısı oluyor fakat eşinin cezaevine girmesiyle beraber, “Üç çocukla kalakaldım” diyerek yaşadığı zorlu süreci anlatmaya başlıyor.
‘Kazandığım ne kızımın ilaçlarına ne de masraflara yetiyor!’
Pandeminin başlamasından yaklaşık bir ay önce eşinin cezaevine girdiğini aktaran R.D, pandemi sürecinde işsiz olması nedeniyle geçimini sosyal yardımlarla sağladığını ifade ediyor. R.D, pandemi sonrası eşinin cezaevinden çaktığını ancak iş bulamadığını kaydediyor. Eşinin gündelik işlerde çalışmaya başladığını aktaran R.D, inşaatlarda çalışma, yük taşıma gibi işlerle günü kurtarmaya çalıştıklarının altını çiziyor. Kendisi de ev işlerine giden R.D’nin, engelli olan kızının ilaçlarını ise sigorta karşılamıyor. R.D’nin temizlik işinden aldığı ücrette ne kızının ilaçlarına yetiyor ne de evin geçimini sağlamaya.
“Sosyal güvencemiz de yok. Zaten yaptığım işte sigorta durumu da yok” diyen R.D, “Çektiğim sıkıntıları nasıl anlatabilirim bilmiyorum” diyor gözlerini uzaklara dikerek. R.D, ekonomik sorunlar, eşinin cezaevine girmesi, kızının sağlık sorunlarını şöyle tanımlıyor: “Üç çocukla çok acı bir hayatın içinde buldum kendimi. Kızımın ameliyatı için gerekli olan 70 bin liralık parayı bulamıyoruz. Bunu gündelik temizlik işleriyle biriktirmem ise mümkün değil. Bu durum beni çok üzüyor.”
R.D, pandemi sonrası temizlik işinin çok az olduğunu kaydederek, “Sağlık kaygısından dolayı kimse evine temizliğe almak istemiyordu. Hem işin az olması hem ekonomik koşulların ağırlığı aldığım parayı pul ediyor. Bununla hiçbir şeyi karşılayamıyorum” diyor. En büyük kızını ekonomik sorunlardan dolayı okuldan almak zorunda kaldığını, kızının eğitime açık öğretimden devam ettiğini söylüyor üzülerek. Kendisinin de sağlık sorunları olduğunu aktaran R.D., kızları için çalışmak zorunda olduğunu ifade ediyor. R.D, kulağından ameliyat olması gerektiğini olamayınca sol kulağında işitme kaybından dolayı tamamen işitme duyusunu kaybettiğini ifade ederek, “Yaptığım işin sosyal bir güvencesi yok, devamlılığı da yok. Böyle olunca bir gün iş varken sonraki gün işsiz kalabiliyorum. Yani günübirlik yaşıyoruz” diye vurguluyor.
İMECE Ev İşçileri Sendikası Başkanı Yıldız Seven de, ev işçilerinin çalıştıkları yerde sigortalı olmalarını, emeklilik haklarının olması gerektiğini söylüyor. Seven, “Bunun için de mücadele vermek gerekiyor. Mücadeleyi de ev işçileriyle beraber vereceğiz. Bunun için de örgütlenmek gerekiyor. Örgütlenmeyi de sendikada verebiliriz” diye kaydediyor. Ev işçilerinin örgütlenmesinin zor olduğunu söyleyen Seven, alanın dağınık olduğunu ve tek tek evlere gidemedikleri için duraklarda tanıştıkları ya da onlara ulaşan kadınlarla iletişim kurabildiklerini belirtiyor.
Sendika olarak çeşitli davalarını takip ettiklerini aktaran Seven, “Camdan düşüp yaşamını yitirenlerin davalarını takip ettik. Geriye dönük sigorta davaları açtık. Gönüllü avukatlarla bu davaları takip ettik. Kazandığımız davalar oldu. Ayten Kargın davası 8 yıl sürdü. 8 yıl sonra tam 8 yıl geriye dönük sigorta hakkını kazandı” diye ekliyor.
‘Kadınlar hem fiziksel hem psikolojik olarak etkileniyor’
Ev işçisi kadınların bir süre sonra hem fiziksel hem de psikolojik olarak yıprandıklarını aktaran Seven, kullanılan deterjanlardaki kimyasal maddelerden kaynaklı ciğerlerinde ciddi sorunların oluştuğunu belirtiyor. Seven, taleplerini ise şöyle sıralıyor: “İMECE Ev İşçileri Sendikası olarak taleplerimiz; işçiler, yasal güvence altına alınmalı. Ev işçisi, işçi olarak görülmesi. ILO-189 imzalanmalı. Ev işçileri yasal statüye kavuşmalı. Diğer işçiler gibi sigortalar yapılmalı.”
Serhat News