Gazetecilerin gözaltına alınmasını protesto eden gazetecilere dava

Gazetecilerin gözaltına alınmasını protesto eden gazetecilere dava

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazetecilerin gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını protesto ettikleri için gözaltına alınan Pınar Gayıp, Eylem Nazlıer, Esra Soybir, Serpil Ünal, Yadigar Aygün ve Zeynep Kuray'ın 6 aydan 3 yıla kadar hapsini istedi.

ETHA editörü Pınar Gayıp, Evrensel muhabiri Eylem Nazlıer, Direnişteyiz.org muhabiri Esra Soybir, Mücadele Birliği muhabiri Serpil Ünal, Gazete Patika muhabiri Yadigar Aygün ile gazeteci Zeynep Kuray’a meslektaşlarının gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını protesto ettikleri için dava açıldı.

Gazeteciler 29 Nisan’da Kadıköy’de Süreyya Operası önünde aynı günlerde Diyarbakır ve Ankara merkezli soruşturmalarda gözaltına alınan meslektaşları için açıklama yapmak istemiş ancak henüz eylem başlamadan gözaltına alınmışlardı.

Eylemle ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gazetecilere dava açtı. Savcı Okan Yıldız gazeteciler hakkında iddianame hazırladı.

İddianamede Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polislerin sosyal medya taramasında Süreyya Operası önünde eylem yapılacağı bilgisini almasının ardından Kadıköy Kaymakamlığının eylemi yasakladığını ifade etti.

Polislerin eylem yapan gazetecilere yasak kararı bilgisini verdiğini yazan savcı, gazetecilerin uyarılara rağmen dağılmadığını, üstüne “Özgür basın susturulamaz, gazetecilik suç değildir, susmayacağız” sloganları attığını belirtti.

İddianamede eylem tarihi yanlış

Eylemin kanuna aykırı olduğunu iddia eden savcı, iddianamede gazetecilerin güç kullanılarak gözaltına alındığını itiraf etti.

Gazetecilere, "Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçlaması yöneltti. Gazetecilerin Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 32/1 maddesi uyarınca 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.

Savcı Yıldız öte yandan iddianamede eylem tarihini de yanlış yazdı. Suç tarihi olarak 7 Temmuz 2023’ü gösterdi. Ancak gazeteciler eylemi 29 Nisan’da yapmıştı.

İddianameyi kabul eden İstanbul Anadolu 22. Asliye Ceza Mahkemesi ilk duruşma olarak 10 Ocak 2023’e gün verdi. 10 Ocak aynı zamanda Çalışan Gazeteciler Günü.

Nazlıer: Polislerin yargılanması gerekirken dava bize açıldı

Haklarında açılan davayla ilgili konuşan Eylem Nazlıer, iddianamenin delilden yoksun olduğunu söyledi:

“O gün çekilen görüntülerde de maruz bırakıldığımız şiddet ortada. 18.30 gibi polisle müzakere yapmaya gittik, Valilik ve Kaymakamlık tarafından alınan bir yasak kararı olmadığı söylendi. Bizim eylem saatimiz 19.00’du. Son dakika ‘Eyleminiz yasak’ dediler. Biz de kendi aramızda konuşacağımızı söyledik, ona göre karar alacaktık. İddianameyi hazırlayan savcı görüntüleri incelese bunu görecekti.

“Kendi aramızda istişare yaparken hemen etrafımız polis ablukasını alındı. Eylem başlamamıştı ne yapacağımıza karar vermemiştik, ‘Yaptığınız eylem kanunsuzdur, dağılın anonsu’ yaptılar, çünkü o anonsun görüntülere yansımasını istediler. Ama bu anons yapılırken etrafımız polis kalkanlarıyla çevrildi ve darp edilerek gözaltı alındık.”

Anayasal haklarını kullanmak isterken polisin şiddetine maruz kaldıklarını söyleyen Nazlıer, “Düşünün tutuklanan gazeteciler için eylem yapan gazetecileri de gözaltına aldılar. Yetmedi ters kelepçe yaptılar. Yetmedi otobüs içerisinde darp ettiler. Bunu verdiğimiz ifade de belirttik. Bunların araştırılması gerekirken, bizi işkenceyle gözaltına alan polislerin yargılanması gerekirken bize dava açtılar. Şaşırmıyorum artık çünkü bu ülkede uzun süredir hukuk ve adalet askıya alınmış durumda. Ama biz gazeteciler davalarla ne meslektaşlarımızı savunmaktan ne de mesleğimizi yapmaktan bir adım geri atmayacağız” diye konuştu.

Ünal: Gazetecilere yönelik bir başka saldırı

Serpil Ünal da Nazlıer gibi eylem alanına gittiklerinde bir yasaklama kararı olmadığını, sonradan alınan kararla darp edilerek ve ters kelepçeyle gözaltına alındıklarını söyledi:

"Meslektaşlarımızın gözaltına alınıp tutuklanmasını protesto etmek istemiştik. Gazetecilik mesleğine ve onuruna sahip çıkarak gazetecilere yönelik saldırıların halkın haber alma hakkına müdahale anlamı taşıdığını anlatmak amacındaydık.

"Basın açıklaması için 18.00'de Süreyya Operası’nın önüne geldiğimizde hiçbir yasaklama kararı yoktu. Polis amiri birkaç dakika sonra eylem yasağı olduğunu söyledi.

"Bizler henüz bunu aramızda değerlendirmeye çalışırken çevik kuvvet tarafından birden ablukaya alındık. Ardından da darp edilerek ve ters kelepçe işkencesiyle gözaltına alındık.

"Gazeteciler daha haber takibi yaparken şiddete uğruyor. Polis kalkanlarıyla itilerek, darp ederek gazetecileri alandan uzaklaştırılmaya çalışıyor. Meslektaşlarımız yaptıkları haberler nedeniyle sürekli tehdit ediliyor, gözaltına alınıyor, işkence görüyor, tutuklanıyor. Gözaltı süreleri uzatılıyor, tutuklanan gazetecilerin dosyalarına gizlilik kararı konuyor. Tutuklu gazetecilerin iddianameleri aylarca hazırlanmadığı için hukuksuz bir şekilde tutuklulukları devam ettiriliyor.

"Bizler bunu sadece bir basın açıklaması ile dile getirmek istediğimizde daha yanımızdaki ozaliti dahi açamadan, hiçbir açıklama yapmadan işkenceyle gözaltına alınıyoruz. Bu da gerçekleri belgeleyen, doğru bilgileri halka ulaştırmaya çalışan gazetecilere yönelik baskının, saldırının ve uygulanan şiddetin boyutunu gösteriyor."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.