Koronavirüs Türkiye'de müzik sektörünü nasıl etkiledi?
Koronavirüs salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sahne sanatlarını olumsuz etkiledi. Pek çok müzisyen Mart ayından beri sahneye çıkamıyor.
Albüm satışları ya da dijital platformlardan elde edilen teliflerden kazançlar olsa da sektörün asıl geçim kaynağı konserler.
Orkestrasından sesçisine, ışıkçısından rodisine, menajerinden ulaşım görevlisine, mekân çalışanlarından mekân etrafındaki seyyar satıcılara kadar müzik sektörü pastasının pek çok dilimi var.
Tüm bu farklı görevlerden insanların sosyal medya profil fotoğrafları yaşadıkları sorunları dile getirmek amacıyla geçtiğimiz haftalarda kırmızı renge büründü.
Sektör çalışanları yayımladıkları ortak bildiride, "Etkinlik/eğlence sektöründe kendilerine ait olmayan hatalar ve mevcut süreç nedeniyle işsiz kalan insanlarla dayanışma/birlik içinde olacağız" ifadelerine yer verdi.
Tüm bu tartışmaların devamında ise İstanbul Valiliği'nin aldığı kararla 14 Eylül itibarıyla açık hava konser, festival ve etkinlikler de yasaklandı. Bu kısıtlama, hava sıcaklıkları ve salgın sebebiyle ancak açık havada konser verebildiklerini söyleyen müzisyenlerin tepkisini çekti.
Mor ve Ötesi grubunun solisti Harun Tekin'in Twitter'da yaptığı paylaşım da müzik camiasında destek gördü. Tekin, sektörün zor günler geçirdiğini, "Sevgili halkımız, sahne ve müzik bitmek üzere, haberin olsun" sözleriyle aktardı.
Salgında yalnız bırakıldıklarını düşünen bazı müzisyenler de "Olta" isimli albüm serisinde buluştu. Projeyi hayata geçiren Peyk grubundan İrfan Alış, BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada albümün tüm gelirinin salgın sürecinde müzisyenlere ve sahne çalışanlarına verilmek üzere hazırlandığını söyledi.
Müzisyen Rewşan ise "Tov" adını verdiği albümünü pandemiden hemen önce çıkardı. BBC Türkçe'ye konuşan sanatçı, albümün giderlerini karşılayamadığını söylüyor:
"Müzisyenim ve şu an Türkiye'deki işsizler kervanının bir üyesiyim."
'Geçimimi sağlamak için takı yapıp satıyorum'
Gözde Öney ise Bodrum'da yaşayan bir müzisyen. Pandemide geçimini jingle ve seslendirmelerle sürdürüyor. Görüşlerini aldığımız sanatçı, reklam sektöründeki gidişatın da eskisi kadar parlak olmadığını söylüyor:
"Hem akış yavaşladı hem de kaşeleri düşürmeye çalışanlar oluyor bazen. 'Nasılsa bu dönemde hayır diyemez' diye düşünüyorlar sanırım ama diyorum elbette, bence demeliyiz."
Öney, müzisyen arkadaşları arasında doğal ürünler yapan, bambaşka sektörlere yönelenlerin de olduğunu ifade ediyor:
"İnsanlar haklı olarak bir B planı arıyor."
Jehan Barbur da o kişiler arasında. BBC Türkçe'ye konuşan Barbur, geçimini sağlayabilmek için takı yapıp sattığını söylüyor:
"Yoksa işimiz iş..."
'Albüm yapmak için ekipmanlarımı satıyorum'
Konuştuğumuz bir başka müzisyen Güney Marlen ise normal şartlarda konser ve telif gelirlerinin yanı sıra özel derslerle geçindiğini ifade ediyor.
Ancak bu dönemde konserlerin ve derslerin iptal olduğunu aktaran Marlen, albüm yapmak için geçmişte aldığı müzik ekipmanlarını sattığını söylüyor.
Davulcu Nihal Saruhanlı da ailesinin destekleriyle yaşamını sürdürüyor. Konuya ilişkin görüştüğümüz Saruhanlı, sürekli olarak sahnede olan insanlar için sahneye çıkamamanın ekonomik ve psikolojik olarak sonuçlarının olduğu fikrinde.
Saruhanlı konserlerin azalmasına itiraz etmediğini söylerken devletten beklentileri için ise "Meslek birlikleri, müzisyen platformlarını kullanarak müzisyenlere ulaşmalarını; her müzisyenin mağduriyet durumuna göre çeşitli yardım paketleri ile katkı sağlamalarını; müzisyenliğin de bir meslek grubu olduğunu idrak etmelerini; Kültür Bakanlığı'nın sesimizi duyduğuna dair bir işaret vermesini bekliyorum" ifadelerini kullanıyor.
Meslek birlikleri ne diyor?
Taleplerinin ne olduğunu sorduğumuzda Öney, Harun Tekin'in bu konuya ilişkin yaptığı paylaşımı hatırlatıyor:
"Sektör içi ve sektörler arası dayanışma/yardımlaşma/fon oluşturma faaliyetlerinin kısıtlanmaması bile; bu kışı atlatmaya yetebilir. Tabii eğer sahne sanatlarının bu kışı atlatabilmesi isteniyorsa."
Peki durum meslek örgütleri tarafında nasıl? Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği (MÜYAP) Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Forta meslek birliklerinin müzisyenlere maddi yardımlarda bulunmasının ya da dayanışma için bağış kampanyaları açmalarının yasalar kapsamında mümkün olmadığını söylüyor.
Sorularımızı yanıtlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı ise Türkiye'de yardım ve bağış toplanmasına ilişkin hususlara ilişkin bir yetkilerinin bulunmadığını ve muhatabın İçişleri Bakanlığı olduğunu belirtiyor.
Forta, salgının başlamasıyla dört müzik meslek birliğinin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a bir plan ve çeşitli talepler sunduğunu ancak birtakım vergi indirimleri dışında hiçbir destekleyici adım atılmadığını aktarıyor:
"Görünen o ki yüz yüze kaldığımız felaket, meslek birliklerinin boyunu aşan bütün sektörün beraber çözüm üretmek zorunda olduğu bir durum."
Kültür ve Turizm Bakanlığı ise konuya ilişkin BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada 2020 yılının ilk sekiz ayında müzik sektöründe 27 proje için 6 milyon 690 bin TL mali destek sağladıklarını söylüyor.
'Telif gelirleri yaratan yerler de kapandı'
Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (MÜYORBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Şeşen, mevcut koşullarda meslek birliklerine çok iş düştüğünü ancak devletin bile yapamadığını telif gelirleriyle ayakta kalmaya çalışan meslek birliklerinden beklemenin haksızlık olduğu görüşünde.
Bunun ne anlama geldiğini sorduğumuz Şeşen şöyle anlatıyor:
"Bu dönemde oteller, barlar, lokantalar, gece kulüpleri kapalı. Ve bizim önemli bir telif geliri kaynağımız bu umumi mahaller. Pandemi yüzünden kapalı olan bu mekanlardan alamadığımız meblağ neredeyse gelirlerimizin yüzde kırkına karşılık geliyor. Bu yüzden üyelerimizin hakkedişlerinde ciddi düşüşler söz konusu."
'Yardım ve dayanışmanın önü açılsın'
Öney, "tutarsız kararlar" olarak nitelediği hükümet önlemlerinin sektörü hedef aldığını düşünüyor:
"Devlete 'Gölge etme başka ihsan istemem' diyecek duruma geldik ama o bile mümkün olmuyor. Düğünler devam ederken açık hava konserlerinin yasaklanması kararı insana başka ne düşündürebilir ki?"
Rewşan ise müzisyenlerin sendikalaşması zorunluluğunun bir kez daha ortaya çıktığını ifade ediyor.
Alış da benzer bir şeyi vurguluyor:
"Sanatçının tek çaresi vardır kendi içinde örgütlenmek ve dayanışmak. Bu olmazsa sorunlar hep çözümsüz olacaktır."
'Tek işimiz müzik olamıyor'
Strider, Ankaralı bir rock grubu. 5 üyesinden ikisi mühendis, biri öğretmen, biri avukat ve biri de iş geliştirme uzmanı. Asıl işleri hiçbir zaman müzik olmamış olan grup, müziğin tek geçim kaynakları olmasını istiyor.
"Ama" ile başladıkları cümleye şöyle devam ediyor Strider ekibi:
"Ortaya şöyle bir ikilem çıkıyor. Ya müzik yapmak için hayatını kiralamak ya da müzik yaparak hayatta kalmak için sektör dayatmalarına boyun eğmek zorunda bırakılıyorsun. Biz bu durumu kabul etmek istemesek bile mesleklerimiz olmadan müziğimizi finanse edemiyoruz. Er ya da geç 'üst akıl' köşeye sıkıştırıyor seni. Kısacası sadece müzik yaparak, en azından asgari şartlarda hayatta kalmak istiyoruz ve bu maalesef mümkün değil."
'Direnecek gücümüz kalmadı'
İstanbul'da KadıköySahne isimli mekânın sahibi ve aynı zamanda müzisyen menajeri olan Serkan Fidan, önce İdlib'te yaşananlar sonra da koronavirüs salgını ile beraber 2020 yılının işletmesi için sancılı geçtiğini söylüyor.
Mayıs'a kadar kapalı olacaklarını duyurduklarında kendilerini madden ve manen buna hazırladıklarını söyleyen Fidan, "7 aydır kapalıyız ve artık direnecek gücümüz kalmadı" diyor.
Devlete ne rol düşüyor?
Öyle görünüyor ki salgın bir süre daha etkisini sürdürecek. Forta, bunu aşmanın ilk yolunun sektörel dayanışma ve müzikseverlerin sektörle bir aradalığı ile sağlanacağını söylüyor. İkinci yol olaraksa, mevcut koşullara uygun yenilikçi çözümler üretmeyi öneriyor.
Sadece konser bileti satarak sürdürülebilir bir geleceğin olmadığını söyleyen Forta, "Mutlaka canlı konser kayıtları, proje bazlı bir araya gelişlerin kayıt altına alınıp dijital mecralarda gelire dönüştürülmesi; online organizasyonlar ve elbette üretilecek yeni şarkılar krizden çıkışın yollarını gösterecek. Bu da yapımcılardan yorumculara, satış platformlarından meslek örgütlerine uzanan bir örgütlenme modelini gerekli kılıyor" diyerek sektörün örgütlenmesini işaret ediyor.
Burada devlete nasıl bir rol düşüyor diye sorduğumuzda ise Forta şu yanıtı veriyor:
"En önemli şey sanatçıların statülerini ve sosyal haklarını garanti altına alacak yasal bir çerçeveyi oluşturmak. Bu ise sektörün yapısına uygun yeni bir yasal çerçevenin kurulması demek. Devlet müzik sektörünü aynı zamanda bir endüstri gibi görmeli. Sanatın ve sanatçının desteklenmesinin yanı sıra endüstrinin de desteklenmesi bu tür krizler açısından bir önlem olacaktır."
Şeşen ise aynı soruya şu yanıtı veriyor:
"MÜYORBİR özelinde eser sahibi meslek birliklerinde olduğu gibi kurumlar vergisinden muaf olmamız. Pandemi bitene kadar faturaların ötelenmesi ve de ödeme kolaylıkları. KDV oranının yüzde 1'e çekilmesi. Bakanlıkta birikmiş "özel kopyalama harcı"nın meslek birlikleri eliyle üyelere dağıtılması. Kültür ve sanata ayrılan bütçelerin başka alanlara aktarılmayıp online konserlerle sektöre geri dönmesi."
Kültür ve Turizm Bakanlığı, KDV'ye ilişkin sorumuza verdiği cevapta 31 Temmuz'da alınan karar ile kongre, konferans, seminer, konser, fuar ve lunapark giriş ücretleri KDV oranlarının yıl sonununa kadar geçici olarak yüzde 8'e indirildiğini ifade ediyor.
Sektör insanlarının talepleri arasında yer alan, eğlence vergisinin muafiyetine ilişkin herhangi bir değişikliğin olmadığını aktaran Bakanlık, Şeşen'in MÜYORBİR olarak kurumlar vergisinden muaf olma talebine karşılık ise "Bakanlığımız görev alanıyla ilgili bir konu değildir" cevabını veriyor.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 21'inci maddesine göre konserlerin toplam cirosundan KDV düşürüldükten sonraki kısmından yüzde 10 oranında rüsum vergisi olarak tahsil ediliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, 15 Eylül'de yaptığı açıkalamayla açık ve kapalı mekânlarda tiyatro gösterimleri ile opera ve bale temsillerine izin vermişti. Ancak konserlerin de bu kararın içinde olup olmadığı tartışma yaratmıştı.
Bakanlık bu konu için ise şunları söylüyor:
"Özellikle özel tiyatroların pandemi döneminde faaliyet göstermesi amacıyla tiyatro ve opera bale gösterimlerinin İl Hıfzıssıhha Kurulları kararlarının dışında tutulmasını Sağlık ve İçişleri Bakanlıkları ile yaptığımız görüşmeler neticesinde sağladık. Bu görüşmelerde konserlerin de bu çerçevede değerlendirilip değerlendirilemeyeceği üzerinde duruldu ancak birçok konserin oturma düzeninde olmayışı, olanlar da ise suiistimaller olabileceği öngörüsü ile konserlerin bu kapsama alınması uygun bulunmadı. Burada amaç tatbikî salgın sürecinin yönetimi ile alınması gereken zorunlu bir karar. Umuyorum ki kısa zamanda normalleşme sürecine girer ve konserlerin de rahatça yapılabildiği bir ortama kavuşuruz."(BBC Türkçe)