Köy pazarından, uluslararası sempozyuma
Bursa’da kurulan, Türkiye'deki ilk köy kadın dayanışma derneği olan Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneği'nin başkanı Sermin Cakalıoğlu, Kazakistan'daki 3 ilde 5 seminere katılıp kadın girişimcilere yol gösteren deneyimlerini paylaştı.
Uludağ’ın eteklerindeki Kestel ilçesine bağlı kırsal Saitabat Mahallesi, 20 yıl öncesine kadar, yerli ve yabancı turistlerin görmek için kilometrelerce yol kat ettiği şelalesi, doğal güzellikleri ve temiz havasıyla anılıyordu. 2002 yılından bu yana ise adını kadınlarıyla duyuran köyde, Türkiye'deki ilk köy kadın dayanışma derneği kuruldu. 4 çocuk annesi Cakalıoğlu, kendisi gibi ilkokul mezunu olan 9 kadınla yola çıktı ve Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneği’ni kurdu. Derneğin kuruluş amacı, köylerde dahi kaybolmaya yüz tutan imece ruhunu canlandırabilmekti. Kestel'de kurulan pazarda, evlerinde yaptıkları salça, reçel ve makarnaları satarak para kazanan kadınlar, köylerindeki merada inşa ettikleri tek katlı binada kahvaltı servisine başladı ve daha sonra da işlerini büyütüp burayı 2 katlı restoran haline getirdi. Osmanlı mimarisine uygun inşa edilen dernek binasında, misafirlerine hazırladıkları ürünleri sunan Saitabat köyü kadınları, el lezzetlerini gelir kapısına dönüştürdü.
İlkokul mezunu kadınlardan oluşan derneğin başkanı Sermin Cakalıoğlu, kadın girişimcilere yol gösterici olarak uluslararası sempozyumlara katılıyor. Özel davetle, Kazakistan Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 30'uncu yıl dönümü etkinliklerine katılan Cakalıoğlu, 3 ildeki 5 seminerde Kazak kadınlarına deneyimlerini anlattı.
‘KADIN İSTERSE BAŞARAMAYACAĞI İŞ YOKTUR’
113 kadının üyesi olduğu dernekte, 60 kadın üyeye istihdam sağlandığını söyleyen Cakalıoğlu, "İnsan isterse her şeyi yapar. Hele de kadın isterse başaramayacağı iş yoktur. Bizim ihtiyacımız olmasa da bize ihtiyacı olanlar için çalışalım" dedi.
Dernekte 60’ın üzerinde kadına istihdam sağlandığını söyleyen Sermin Cakalıoğlu, 2002 yılında başlayan serüveni şu sözlerle anlattı:
“Bizim çocukluğumuzda insanlar imece usulü iş yapardı. Birbirine, ‘bugün senin işin, yarın benim işim’ diyerek iş paylaşımı yapılırdı. Günümüzde bu kalmadı. Biz ise bunu dernek çatısı altında yapıyoruz artık, ihtiyaç sahiplerine destek olmak adına. Bende 2002 yılında derneği kurma fikri oluştuğunda köyümüzdeki kadınlarımıza sahip çıkmak adına, önce bu imece usulü kültürümüzü yaşatmayı amaçladık. ‘Gönüllü çalışılacak ama bir gün gelecek sizler dernek sayesinde para kazanacaksınız’ dedim ve o günler 5 yıl sonra geldi. Burası boş, kıraç bir araziydi. Bu araziyi muhtarlığımızdan istedik, sağ olsunlar verdiler. Boş, kıraç araziyi, bütün kadınlarımız ürün yaparak, gelir elde ederek ve gönüllü çalışarak önce alt katımızı yaptık. 5 yıl sonra, ‘arzu eden gönüllü, arzu eden ücretli çalışır’ dedim ve 35 kişiye iş imkanı doğdu. Dönüşümlü görev almaya başladılar. Şu anda 60’ın üzerinde kadınımız dönüşümlü görev alıyor burada. Ben değil, biz olduğumuz için başardık. Başarı tek başına benim başarım değil, ekibin başarısı. Asıl, köyümüzü ve kadınlarımızı alkışlamak gerekir. İnsan isterse her şeyi yapar, hele de kadın isterse başaramayacağı iş yoktur. Tüm kadınlarımızı bu tür çalışmalara davet ediyorum. Bizim ihtiyacımız olmasa da bize ihtiyacı olanlar için çalışalım."
Kazakistan Cumhuriyeti’nde Türkistan, Taraz ve Aktöbe şehirlerinde kadın girişimcilere seminer verdiğini belirten Cakalıoğlu, “Amacımız, bizim gibi, ‘benim tahsilim yok, mesleğim yok’ deyip de evinde oturan kadınlara örnek olmaktı. Bunu da başardığımıza inanıyorum ki Türkiye’de böyle çığ gibi yayılırken, sesimizi Avrupa bile duydu. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Hatta dünyanın buna ihtiyacı var ki diğer ülkelerden bile davetler alıyoruz" dedi.