'Mütedeyyin demokratlar' Babacan ve kurmayları siyasi arenaya dönüş yapıyor. AK Parti’de önemli pozisyonlarda yöneticilik yapmış isimleri de bünyesinde barındıran oluşum dış politikada 2007 dönemine atıfta bulunarak; kendini merkezde tanımlayanlara, merkez sola, muhafazakâr kesime ve liberallere çatı olmayı hedefliyor.
Euronews'ten Ece Sevim Öztürk'ün haberine göre Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile kurmaylarının AK Parti’den ayrılarak merkezde kurdukları oluşumun partileşmesi sürecinde sona gelindi. Davutoğlu ile Babacan temaslarını sürdürseler de henüz birlikte hareket etmek adına bir irade sergilenmiş değil.
Davutoğlu'ndan Ali Babacan'a teklif
Davutoğlu’nun ekibinden isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili Euronews’e Ahmet Davutoğlu’nun Ali Babacan’a “Sen Genel Başkan ol, Abdullah Gül ve ben de senin yardımcın pozisyonunda olalım” teklifinde bulunduğunu, Babacan’ın teklife olumlu yaklaşsa da Gül’ün bunu reddettiğini kaydetti.
Bunun üzerine Davutoğlu’nun Babacan’a “O halde sen partiyi kur, Abdullah Gül ve ben destek açıklaması yapalım” önerisini getirdiği, ancak bu teklife de Babacan’ın ekibinde yer alan önemli isimlerden Beşir Atalay’ın sıcak bakmadığı belirtildi.
Siyasal İslam'dan uzakta, merkezde bir oluşum
Ali Babacan'ın ekibinden ismini açıklamak istemeyen bir yetkili, Ahmet Davutoğlu’nun yayımladığı manifestoya tüm kurmayların destek verdiklerini, Davutoğlu ile Babacan’ın aile dostu olduklarını ve her hafta görüştüklerini belirtti.
Yetkili, Davutoğlu ile aynı ekipte buluşulamamasının nedenini Babacan'ın ekibindeki kimi isimlerin Davutoğlu ile hareket edilirse merkezde bir parti görünümünden uzaklaşarak, siyasal İslam’ı mesnet aldıklarını şeklinde yanlış bir izlenim vermekten endişelenmeleri olarak açıkladı.
Yeni oluşumun mahiyeti için de değerlendirmelerde bulunan yetkili; devletin geleneksel rejimi ile sıkıntısı olmayan, serbest piyasa ekonomisinin gerekliliklerini yerine getirmeyi hedefleyen, devletin özerkleşmiş kurumlarının kurumsallıklarının devamını önemseyen ve tek adam ile değil kolektif bir akılla yönetimi merkeze oturtan bir anlayışla yol aldıklarını belirtti.
Ali Babacan kimlerle yol alacak?
Edinilen bilgilere göre, Ak Parti’de yönetiminin ve politikaların belirlenmesinin tek kişinin iradesinde olmasına eleştirel yaklaşan yeni parti 5’li komisyon aracılığı ile yönetilecek. 5’li Komisyon Abdullah Gül, Beşir Atalay, Fehmi Koru, Sadullah Ergin ve Haşim Kılıç’tan oluşacak. Ali Babacan’ın 5’li Komisyonun sözcülüğünü üstlendiği öğrenildi.
31 Mart’ta oy kullanmadan önce “Her şey çok güzel olacak” diyerek dikkatleri üzerine çeken Abdullah Gül’ün desteğini arkasına alan Babacan’ın ekibinde eski Bakanlardan Hüseyin Çelik ve Nihat Ergün’ün de kurucu olarak yer alacağı öğrenildi.
Siyasetin tecrübeli isimlerinin uzun süredir AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a ulusal ve uluslararası konularda eleştirel yaklaştıkları ama rahatsızlıklarını yüksek sesle dillendirmedikleri biliniyordu.
Parlamenter sisteme dönüş mesajı
Parlamenter sisteme dönüşün ve Avrupa Birliği ile müzakere sürecinin önünü açarak, NATO ile bozulan ilişkilerin düzenlenmesi adına bir siyasi rota izleyeceklerini belirten Babacan’ın kurmayları, hukukun üstünlüğü ilkesinin yeniden tesis edilebilmesi adına hareket ettiklerini kaydediyor.
Meclis'te yeni bir grup
Merkezde konumlanan Babacan ve ekibinin, siyasal İslam’dan meşruiyet almadan bir kitle partisi olmayı hedefledikleri; buna karşın kurucuları itibariyle muhafazakâr seçmenin de aidiyet atfetmesini bekledikleri öğrenildi.
Ankara ve İstanbul kulislerinde Babacan ekibin, Meclis’te grup kurduktan sonra, AK Parti’nin yanı sıra CHP’den de kimi isimleri bünyelerine katabilecekleri konuşuluyor.
Siyasal iletişimciler, Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi genel seçimlerde koalisyonlar dönemini bitirse de, sandık öncesinde ittifaklar devrine kapı araladığı için, yeni oluşumların partileşerek siyasi arenada yer bulabilmesine eskiye oranla daha fazla şans veriyorlar.
Gayri resmi görüşmeler başladı
Babacan’ın kurmaylarının ve Ak Parti içinde özgül ağırlığı olan kimi “sessiz destekçilerin” partinin resmi olarak kurulmasının ardından Meclis’te grup kuracak sayıyı bulmak için harekete geçmelerinin planlandığı, bu doğrultuda CHP ve İYİ Parti ile gayrı resmi görüşmeler yapılarak destek arayışında bulunulduğu öğrenildi.
AK Parti’nin milliyetçi muhafazakâr kitleyi hedeflemesiyle merkez sağda oluşan boşluğun Babacan tarafından doldurulabileceği konuşulmaya başladığı bu günlerde, medyada Ali Babacan’ın istifa sürecini konuşmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğü iddiasına yer verildi.
Erdoğan geçtiğimiz aylarda AK Parti'den ayrılan bazı isimlerin parti kuracağı iddiasını değerlendirirken "Daha önce parti kuranlar oldu, akıbetleri belli, bir daha onlarla beraber yol yürümek mümkün değil" ifadelerinde bulunmuştu.
Öncelikli hedef: Ekonomi reformu
58. ve 59. Hükümetlerde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini de üstlenen Ali Babacan’ın en iddialı olduğu konu başlıklarından olan ekonomi alanında kapsamlı ve aşamalı bir reform paketini kamuoyuna duyurması bekleniyor.
AK Parti’nin küskünleriyle birlikte siyasi arenada ilk kez boy gösterecek olan kimi önemli iş insanlarının da ön planda olacağı parti, yabancı sermayenin Türkiye’de yeniden yatırım yapması için polisiye tedbirlerden uzaklaşarak, güven ortamının inşa edilmesi gerektiğini savunacak. Bu güvenin inşası için de temelinde adaletin ve insan haklarının olacağı bir programla yola çıkıldığı anlatılması planlanıyor.
Babacan: İnsanların her türlü fikri serbestçe tartışabildiği, görüşlerini, düşüncelerini özgürce ortaya koyabildiği ülkelerde er ya da geç doğru bulunacaktır.”
Cinsiyet eşitliği: Kadınların ekonomik bağımsızlığı için mikrokredi
Ali Babacan’ın partisinin programında kadın politikalarına mündemiç olarak; kadınların eğitimi, işgücü, siyasi ve sosyal hayata katılımları dahil olmak üzere toplumdaki statüsü daha da güçlendirecek adımlar atılmasını öngören kadın örgütlerinin desteklenmesini hedeflediği öğrenildi.
Bakanlığı döneminde kadınların işgücüne katılımını arttırmak amacıyla Diyarbakır’da olduğu gibi çeşitli illerdeki mikrokredi uygulamalarını diğer şehirleri de kapsayacak şekilde genişletmenin önemini vurgulayan Ali Babacan’ın kadınların ekonomik bağımsızlığı için mikrokredi konusunu özellikle ele alması bekleniyor.
Dış Politika: Yeniden Batı Bloğu
Türkiye – ABD ilişkilerinin üst düzeyde sürdüğü 2009 yılında Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen Ali Babacan’ın, 2016 sonrasında bozulan ilişkileri rayına oturtabilmek için Türkiye’nin savunma ihtiyacını da gözeterek uzlaşmacı adımlar atmayı planladığı, bu doğrultuda hem ulusal hem de uluslararası arenada Türkiye’nin Batı Blokunda yerini koruyabilmesi için bir program ortaya koyması öngörülüyor.
Sıcak Temmuz: S-400 krizi
Babacan’ın partiyi Eylül ayında kurmayı planladığı, ancak şartlar olgunlaşırsa Ak Parti hükümetinin dış politikada keskin kararlar vermek zorunda olduğu Temmuz ayında üçüncü bir yol sunabileceği öngörülüyor.
Babacan ve ekibi tarafından Rusya ile imzalanan S-400 savunma sistemlerinin satışı ile ABD’de Kongrenin S-400 talebi nedeniyle Türkiye’ye F-35 uçaklarının tesliminin askıya alınması ikileminin arasında kalan ve Temmuz ayının ortasında Rusya ya da ABD’den yana bir karar vermek zorunda AK Parti Hükümeti’nin düştüğü çıkmaz öncelikli konu olarak ele alındı.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin dostluk, ortaklık ve güvenilirlik üstüne inşa edildiğini her platformda dillendiren Babacan, iki ülke arasında ortak işbirliği alanlarını genişletecek ve kazan-kazan sonuçları elde edecek şekilde yeni bir dil inşa edecek bir politika üzerine kamuoyuna görüş açıklayacağı öğrenildi.
Babacan: “Biz NATO’nun güçlü bir ittifak olmasını istiyoruz, güçlü bir NATO’nun bölgemiz için dünya için önemli olacağını düşünüyoruz.
Yeniden AB'ye yüzünü dönen Türkiye
Geçtiğimiz yıllarda Avrupa Birliği ile müzakereleri yürütmek üzere Başmüzakerecilik görevini de üstlenen Ali Babacan’ın Avrupa Birliği ile ilişkilerin kopma noktasına gelmesine ilişkin duyduğu üzüntüyü yakın çevresine dillendirdiği öğrenildi.
OHAL döneminde KHK’ların keyfi uygulanması, mahkemelerde beraat edenlerin işlerine geri dönememesi, tutukluluğun cezalandırma yöntemine dönüşmesi, cezaevlerindeki hasta tutukluların ve bebek sayısında artışa ilişkin tutulan uluslararası raporlar, Anayasa Mahkemesinin kararının uygulanmaması, AİHM’in keyfi yorumlanarak hak ihlaline neden olunduğu kararı verdiği “örgüt propagandası”, “örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım” maddelerinin ifade ve basın özgürlüğünün önünde set olması gibi hak ihlallerine yönelik Avrupa Birliğinin Türkiye’ye pek çok kez uyarı açıklaması geldiği ve üyelik noktasında bu gelişmelerin Türkiye’nin hanesine geriye yönelik kaydedildiği biliniyor.
Babacan ve kurmayları parti programında Avrupa Birliği’ne tam üyelik için Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda kendi döneminde edinilen kazanımlara hızlıca yeniden dönülmesi için adım atılmasını vurgulayacak.
Dışişleri Bakanlığı döneminde terörle mücadelenin sadece askeri enstrümanlarla yapılacak bir mücadele olmadığını her fırsatta vurgulayan Ali Babacan’ın kurmayları, partide de sorunun ekonomik ve sosyo-kültürel boyutunun, diplomasi ve diyalog ile çözüm arayışının ön planda tutulacağı bir anlayışla hareket edileceğini belirtiyor.