HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, partisinin öznel ve nesnel koşullar nedeniyle politik bir çizgi tuturamadığına dikkat çekerek “HDP’nin sadece niyet beyanıyla, sonrasında sahip çıkamadığımız sözlerle, temennilerle yol alması pek mümkün değil” dedi. HDP’nin CHP’lileştiği eleştirisinde de bulunan Ahmet Şık, “HDP’deki parti içi bürokrasi ve bunun yarattığı statükoyla birlikte karşımıza çıkan tablo hantallaşma oluyor. Başka bir deyişle HDP için sorunun adını CHP’lileşme diye koymak yanlış olmaz” diye konuştu.
Artı Gerçek’ten Rıfat Doğan’a konuşan Ahmet Şık’ın sorulara verdiği yanıtlar özetle şöyle:
BEKLENTİLER KARŞILANMADI: Yeni dönemden beklentim geçmiş dönemi masaya yatırarak daha örgütlü, daha güçlü, daha organize bir mücadele yürütebilmenin zemininin nasıl sağlanabileceği ve ülkenin ve tüm yurttaşların meselelerine dair sözü ve çözüm önerileri olan bir politik çizgi. Bu dediğimi, kendimi de katarak söylüyorum, bir özeleştiri olarak da kabul edebilirsiniz. Çünkü Halkların Demokratik Partisi, elinde olan ve olmayan nedenlerle ya da kendisinin ve memleketin öznel ve nesnel koşulları/sorunları nedeniyle bu beklentileri karşılayabilecek bir politik çizgi tutturamadı kanımca. Nihayetinde Türkiye’de siyaset yapma iddiasında iseniz bu iddianız her zaman işlevsellik ya da sözünü tutup tutmadığın/nasıl tuttuğun üzerinden test edilir. Yaşadığı bunca soruna, devlet baskısı ve zulmüne rağmen halen en faal muhalefet partisi olmaya gayret eden HDP’nin sadece niyet beyanıyla, sonrasında sahip çıkamadığımız sözlerle, temennilerle yol alması pek mümkün değil.
HDP CHP’LİLEŞİYOR: Sahip olduğu seçmen desteği, genelde ve son seçimlere dek yerelde iktidar olmanın avantajları, bürokrasi, yargı ve medyayı kontrol edebilme olanaklarıyla Türkiye gündeminin/siyasetinin belirleyici gücü meşruiyetini yitirmiş olmasına rağmen hâlâ Recep Tayyip Erdoğan iken, manevra kabiliyeti gerektiren siyaseti de hakiki olmayı gerektiren politik olmayı da aynı bünyede bir arada tutma zorunluluğu ve bunun noksanlığı hali, HDP’deki parti içi bürokrasi ve bunun yarattığı statükoyla birlikte karşımıza çıkan tablo hantallaşma oluyor. Başka bir deyişle HDP için sorunun adını CHP’lileşme diye koymak yanlış olmaz.
EŞİT OLMAYANLAR DA EZİLİYOR: ksiği ya da fazlası, doğrusu ya da yanlışı vardır ama sonuçta HDP bir Türkiye partisidir. HDP’nin Türkiyelileşemediği eleştirisi yöneltenlerin bu kavramdan anladıkları ve bizim ifade ettiğimiz şey aynı değil. Konu HDP olunca Türkiyelileşmek konusu da “Türkler ve Kürtler” denklemi ile açıklanmaya çalışılıyor. Haliyle herkes kendi meşrebince, siyasi çizgisi ya da angajmanına göre bir tanım uyduruyor. Kendisi ile yaptığınız söyleşide Selahattin Demirtaş’ın da ifade ettiği gibi, “Kürtler bu kavramdan ‘Türkleşmek’ gibi bir anlam çıkarmaya başlarken, Kürt olmayanlar da ‘Kürt sorunundan uzaklaşmak’ anlamı yüklemek istediler.” Yani iki yanlıştan bir doğru çıkmadı. Çıkmıyor. Konuya Batı’dan doğru baktığımızda HDP’den Türkiye partisi olmasını isteyenlerin önce Kürt olmasını öğrenmesi gerektiğini söylüyorum her zaman. Buradaki Kürtlük vurgusunu etnisite odaklı olarak değil eşit olmayan, ezilen anlamında kullanıyorum. Çünkü Kürt meselesi, özü itibariyle bir eşit olamama meselesidir. Eşit olmayan herkes gibi Kürtler de ezilmektedir. Önce ezilen olmayı öğrenip, ezilene omuzdaşlık etmek gerektiğini bir metaforla anlatmaya çalışıyorum o kadar.