Oğlumun düğününü yapmak için ekmek teknem olan kamyonetimi sattım. Bunu yapmaktan başka çarem yoktu. Pişman mıyım? Elbette değilim, çünkü insan ailesi ve çocukları için yaşıyor ve çalışıyor. İmkansızlıktan evlatlarının mürüvvetini göremeyenler ne yapsın? Gerçekten düşünmek bile istemiyorum, Allah yardımcıları olsun…"
Bu sözler 6 çocuk babası Mehmet Yalman'a ait.
Yalman, 25 yılı aşkın bir süredir nakliyecilik sektöründe çalışıyor.
Nakliyeciliğe önce şoför olarak başladı. Aldığı ücret yetmeyince düşük model de olsa bir kamyonet almaya karar verdi.
Ama ne var ki kendi sahip olabileceği araç için birikimi yok denecek kadar azdı.
Biraz borç biraz da kredi kullanarak bir kamyonet aldı.
2 yıl boyunca aldığı borç ve çektiği krediyi ödemek için gecesini gündüzüne kattı.
Tam "düze çıktım" derken kısa bir süre önce kamyonetini satmak zorunda kaldı.
Kendi deyimiyle "bundan başka çare yoktu" çünkü oğlunu evlendirecekti.
Buna rağmen pişman olmadığını söyleyen Yalman, "Tabiri caizse yılların ekmek teknesi elimden gitti ama sevenleri kavuşturmak sevaptır. Hele hele bu insanın evladı olunca sevap ikiye katlanır. Zaten insan ailesi için çalışmıyor mu? Benzer bir durum ile karşılarsam muhtemelen yine aynısını yaparım" dedi.
"Bir anlamda da kendimi şanslı görüyorum, çünkü gelin aldığımız Malatyalı aile çok değerli. İlla şu kadar altın veya bu kadar eşya alacaksınız şeklinde bir talepleri olmadı" diyen Yalman, "Talep etmemeleri benim hiçbir şey almayacağım anlamına gelmez. Makul oranda altın ve eşya aldım. Aracın satışından gelen para ancak yetti. Bir de evlenme çağına gelmiş ama imkansızlıklar nedeniyle evlenemeyen insanlar var. Özelikle son bir yılda altın ve eşya fiyatlarının ikiye katlanması çaresizlikten evlenemeyenlerin de sayısını ikiye katladı. Allah kimseyi çaresiz bırakmasın" temennisinde bulundu.
Mehmet Yalman'ın karşılaştığı durum bir ölçüde makul karşılanabilir. Zira kamyonetinden olmasına rağmen çocuklarını 'baş göz ettiği için' sevinçli.
Ama çok daha zor durumlarla karşılaşanlar olabiliyor. Özellikle de geçmişte "başlık" günümüzde ise "süt" parası nedeniyle borç batağına bile giren aileler oluyor.
Örneğin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde aileler, eskisi gibi olmasa da kız isteme törenlerinde geleneksel hale gelen takı ve masrafları isteme listesi ile karşılaşabiliyor.
Birçok aile bu listeyi karşılamakta güçlük çektiği gibi vazgeçenler de olabiliyor.
Özellikle altın ve eşya fiyatlarının katlandığı bir dönemde söz konusu listeyi karşılamak daha zor hale geliyor.
Hatta yüklü masraflar nedeniyle kız kaçırma olayları yaşanıyor, bu da husumet hatta kan davasına kadar gidebiliyor.
İşte tam da burada kanaat önderleri istenmeyen olayların yaşanmaması için devreye girdi.
Van, Şırnak ve Hakkari gibi birçok kentin kanaat önderleri, altın, eşya ve düğün masraflarına sınırlama getirdi.
Uygulama daha şimdiden bölgenin birçok kentine yayılmış durumda.
Geçtiğimiz pazar günü benzer bir karar Batman'ın Kozluk ilçesinde alındı.
Halk karardan memnun ve sınırlamanın bölgenin tamamında uygulanması gerektiği görüşünü savunuyor.
Kuyumcular da artan fiyatlardan şikayetçi
Çünkü onlarca hatta yüzlerce aile hem aşırı takı isteme hem de yüksek fiyatlar nedeniyle çocuklarının mürüvvetlerini göremiyor.
Mardin'de 20 yıldan fazladır kuyumculuk sektöründe işletmecilik yapan İlhan Kocagöz'ün anlattıkları yaşananları doğrular nitelikte.
Artan altın fiyatlarının cirolarını yüzde 70-80 oranında düşürdüğü aktaran kuyumcu Kocagöz, sattıklarının yerine yenisini koyamadıklarını söyledi.
Son aylarda düğün sayısında azalma olduğuna değinen Kocagöz, "Yüksek fiyat nedeniyle mi yoksa sezon nedeniyle midir bilmiyorum ama azalma var" dedi.
"Takı miktarı için çok sayıda tartışmalara şahit oluyoruz"
Takı miktarı nedeniyle birçok defa aileler arasında yaşanan tartışmalara şahit olduklarını kaydeden Kocagöz, "Dün tek taş almaya gelen bir aile vardı. Ailenin 5 bin lirası vardı ama beğenilen yüzük 7 bin civarında tuttu. Aralarında biraz tartışma yaşandı ve yüzüğü almadan gittiler" diye konuştu.
Yaşanan tartışmaların genelde gelin tarafının "daha ağır ve pahalı olsun" müdahaleleri sebebiyle yaşandığını ifade eden Kocagöz, bölge için ortalama takı miktarının 250-300 gram altın olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Mesela az önce bir gelin için alınan takı miktarını söyleyeyim; yüzük, küpe, zincir, kordon ve bilezik dahil toplamda 275 gram altın alındı. Rakam parasal olarak 195 bin lira tuttu. Bu ortalama bir miktardır. Ancak bu miktarı alamayanlar olduğu gibi buna ikna olmayanlar da çok. Altın fiyatları ve takı miktarının evlenmenin önünde engel olduğunu gözlemleyebiliyoruz."
Fiyat istikrarsızlığın her sektör gibi kendilerini de olumsuz etkilediğini belirten Kocagöz, piyasaların en kısa sürede düzelmesi temennisinde bulundu.
STK'lar sınırlama kararı için ne diyor?
Doğu Güneydoğu Dernekleri Platformu (DGD Platformu) Başkanı Abdulhakim Daş, bölge illerinde düğün takılarına sınırlama getirme kararının olumlu olduğunu düşünenlerden.
Gençlerin evlenmelerinin önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik kararın önemli olduğuna dikkati çeken Daş, benzer uygulamanın genele yayılması gerektiğini söyledi.
"Masraflar karşılanamadığı için kaçma olayları yaşanıyor"
Kızların rızası olsa da kaçma olaylarının genellikle fazla istenen ziynet ve eşyalar sebebiyle yaşandığını ifade eden Daş, "Birçok aile bu masrafı karşılayacak durumda olmadığı için kaçmalar oluyor. Yaptığımız gözlemler bu yönde" dedi.
Daş "İstenilen takı miktarında abartıya kaçılmamalı. Önemli olan gençlerin yuva kurmaları ve hayatlarını idame etmeleridir" dedi ve ekledi:
Gelin için istenen takılara bir sınırlama getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İmkanı olan elbette istediği kadar alabilir ancak halkın çoğunluğunun ekonomik durumu çok kötü. Özellikle altın fiyatlarının aşırı derecede yükseldiği bir dönemde fazla altın istemek gençlerin evlenmelerinin önünde engeldir.
Sevenlerin kavuşup mutlu bir hayat sürmeleri için altın miktarının mutlak suretle makul seviyelere çekilmesi çağrısında bulunan Daş, düğünlerde gelin ve damada takılan hediyelerde de aşırıya kaçılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Dine göre makul düğün nasıl olmalı?
Konuyu mehir (nikah akdinin sonucu olarak kocanın karısına ödemek zorunda olduğu para veya mal) üzerinden değerlendiren Kozluk Müftüsü Hasan Serçe, İslam dininin her konuda olduğu gibi düğün ile alakalı konularda aşırıya kaçılmaması noktasında emirlerinin çok açık olduğunu hatırlattı.
Düğünler için eşya alımı veya gereksiz harcamalardan kaçınılması tavsiyesinde bulunan Müftü Serçe, "Kur'an-Kerim'de itidalli olunması, israfa kaçılmaması, insanları zor duruma düşürülmemesine ilişkin birçok ayeti kerime var" dedi.
"Allah ve Peygamber ‘aşırıdan kaçın' diyor"
Mevcut şartlar nedeniyle mehire bir sınır konulması ihtiyacının hasıl olduğunu kaydede Serçe, "Konu israf boyutuyla değerlendirilmeli. Peygamber efendimiz özellikle düğünler noktasında aşırıya kaçınmama tavsiyesinde bulunmuştur. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'in israfın haramlığı konusunda hükmü de açıktır. Düğün yemekleri meselesinde de aşırıdan kaçınmak daha hayırlıdır" ifadelerini kullandı.
Evlenecekler için gereksiz yükümlülükler getirerek aileleri zora sokma noktasında dikkat edilmesinde fayda olduğunu dile getiren Serçe, "İmkanı olduğu halde almaması da doğru değildir ama imkan olmadığı halde zorlamak ise çok daha kötüdür. Manevi birlikteliğin maddi birlikteliğe dönüşmemesi gerektiğini düşünüyorum. Taraflar takı ve eşya konuları belirlerken İslami hassasiyetleri göz önünde bulundurarak miktarı belirlemeliler" değerlendirmesinde bulundu.
"Düğünlerde israfa kaçılmaması için vaaz ve hutbeler veriyoruz"
Bölgenin çeşitli kentlerinde kanaat önderlerinin takı sınırlaması uygulamasının olumlu olduğunu vurgulayan Serçe, müftülük olarak kendilerinin de ellerinden geleni yaptıklarını belirterek, devamında şunları söyledi:
Malum müftülükler de resmi olarak nikah kıyıyor. Çiftlerin nikahını kıymadan önce evliliğin mahiyetini, maddi anlamda birbirlerine eziyet etmemeleri gerektiğini güzel bir dil ile anlatıyoruz. Müftülüklerin nikah kıyması bu anlamda olumlu bir etki yarattığını söyleyebilirim. Ayrıca müftülük olarak düğün yemeği, tutulan mekanlar ve eğlence gibi düğünün tüm kademelerinde aşırı ve israfa gidilmemesi konusunda vaazlar ve hutbeler veriyoruz. Son dönemlerde hutbelerimizde özellikle bu konuya vurgu yapıyoruz.
Peki sınırlama kararına uyuluyor mu?
Bilindiği gibi daha önce Van, Şırnak, Hakkari ve Batman'da bir araya gelen kanaat önderleri takıya sınırlama kararı almıştı.
Karara öncülük eden ve sınırlama getiren yerlerden biri de Şırnak'ın Şemdinli ilçesi.
Şemdinli ilçesine bağlı Derecik bölgesindeki Gerdi ve Herki aşiretinin ileri gelenleri, Mart 2020'de düğünlerin bir gün olması, gelinin kuaför için evden çıkartılmaması, müzik orkestra grubunun olmaması ve takı miktarını 65 gram ile sınırlı olacağı şeklinde karar almıştı.
"Örnek olduğumuz için mutluyuz"
Derecik Belediye Başkanı Ekrem Çetinkaya, halkın büyük ölçüde alınan karara uygun davrandığını söyledi.
Sadece müzik konusunda bazen uyulmama durumunun yaşandığı bilgisini paylaşan Çetinkaya, "Çünkü birtakım aileler ‘tek evladımız var, müziksiz düğün mü olur" yaklaşımları nedeniyle bazen kararı uygulamadıkları oluyor" dedi.
Son olarak Batman'ın Kozluk ilçesinde benzer bir kararın alındığını hatırlatan Çetinkaya, "Doğrusu örnek olduğumuz için hem mutluluk hem bir karar aldığımızı düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Maddi imkansızlıklar sebebiyle birçok insanın evlenemediğinin altını çizen Çetinkaya, sözlerini şöyle tamamladı:
"Takı sınırlaması kararı sayesinde hem ziynet eşyası hem de masraflara limit konulması birçok aileyi rahatlattı. Temennim kararın tüm bölgede uygulanması hatta tüm Türkiye'ye yayılmasıdır. Yayılsın ki aileler rahat etsin ve düğünlerin ağır külfetinden kurtulsun." (Independent Türkçe)