Meclis'in yeni yasama yılına başlamasıyla birlikte siyasi partiler de grup toplantılarına başladı. MHP TBMM toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, konuşmasında ağırlıklı olarak CHP'yi hedef aldı, TTB'nin kapatılması çağrısını yineledi, Kobani soruşturmasının daha da genişletilmesini istedi, Yunanistan ve Ermenistan'a ilişkin mesajlar verdi.
Bahçeli konuşmasında özetle şunları söyledi:
BİLİM KURULU DURUMA HAKİM: Koronavirüs salgını, hayatın akışkanlığını bozmakla birlikte, siyasetten ekonomiye, sanattan spora pek çok alanda olumsuz tesirlerini göstermektedir. Bugüne kadar yapılanlar, bundan sonrası için güven vermektedir. Bilim Kurulumuz bazı çatlak seslere rağmen meseleye hakimdir. Doktorlarımıza, hemşirelerimize ve sağlık çalışanlarımıza çok şey borçluyuz. Kardeşlerimizin haklarını ödememiz mümkün değildir. Doktorlarımızı incitecek, morallerini zayıflatacak bir niyetin kafamızda belirmesi bile söz konusu değildir.
TTB KAPATILSIN: Sağlık Bakanlığı'nın verileri üzerinden şüphe oluşturmaya çalışanlar müfteri korosu, yalan makinesidir. Bizim derdimiz TTB'ye yuvalanmış bir avuç Türkiye düşmanlarıdır. Bu nedenle TTB kapatılsın diyorum. Hiç kimse öküz altında buzağı aramasın. CHP Genel Başkanı ve sivri zekalı CHP'liler iftira kapılarını başka yerde açsın. TTB'ye kimin seçildiğini nihayetinde herkes görmüştür.
ERMENİSTAN YALNIZCA AZERBAYCAN'A DEĞİL, TÜRKİYE'YE DE SALDIRMIŞ OLDU: Terör devleti olan Ermenistan yalnızca Azerbaycan'a değil, Türkiye'ye de saldırmıştır. Biz iki devlet olsak da aynı bayrak altında toplanır, ne kadar zalim varsa hepsine karşı aynı sipere gireriz. Minsk Grubu, Dağlık Karabağ'ın durumunu çözümsüzlüğe havale etmiştir. Bu oluşum yıllardır mesafe alamamıştır. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Ermensitan'ın yaptığı saldırıların bir yenisi vuku bulmuştur. Paşinyan isimli Soros uşağı kışkırtılıyor. Siyasi rekabete müdahil olan dış güçler, Ermenistan'ın kime mesaj verdiği, kime kılıç salladığı bellidir. Azerbaycan'ın bundan sonra işgal edilen toprakların azatlığı temin edilmeden durması mümkün değildir. Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'a geçmesi için duacıyz. Nahçivan'ın Azerbaycan'a katılması ön koşulsuz zorunluluktur. Nahçivan'ın kaderi Bakü'dür. Aksi takdirde Ermeni çeteleri buraya da üşüşecektir. Ermenistan'ın silahlı çeteleri ya Dağlık Karabağ'dan çekilecektir, ya ezilecektir. Ermenileri koruyan, icazetli ve ipotekli Minsk Grubu iflas etmiştir. Çatışma bölgelerinde bozgun yaşayan Ermenistan, İran sınırından sokulan PKK/YPG'li teröristleri de yanına alarak mazlumlara ölüm yağdırmaktadır. Bunun bedeli, terör devleti Ermenistan'a ödettirilecektir. Çözümün tek yolu Ermenistan'ın işgal ettiği topraklardan çekilmesidir.
BU CHP'YE NE OLUYOR: Macron'un Suriye'den 300 cihatçının getirilmesi şizofrenik bir yalandır. NATO'yu göreve davet ederek, Türkiye'den izahat istemesi küstahlıktır. Türk milletinin hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Peki bu CHP'ye ne oluyor? Kimler bu CHP'nin bu tarlasını sürüyor? Türkiye'nin Azerbaycan'a silah yardımı yaptığını söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı'na ne diyelim? Ermenistan hangi iftiraları atıyorsa bunlar dile getiriyor. Bir kez olsun kalbiniz milletle çarpsın.
TÜRKİYE 7 NOKTADA HEDEFE KONULDU: Ülkemiz, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’a saldırmasıyla birlikte yedi ayrı noktada hedefe koyulmuştur.
Libya’da; Fransa, Rusya ve darbeci Hafter,
Suriye’de; ABD, Rusya, Esad, İran, PKK, YPG ve diğer terör grupları,
Kıbrıs’ta; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, ABD,
Irak’ta; PKK ve diğer mütecaviz güçler,
Afrika’da; bazı körfez ülkeleri ve küresel güçler,
Doğu Akdeniz’de; İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Yunanistan, Fransa olmak üzere Türkiye çoklu bir cephe hattındadır. Bir bakıma, Azerbaycan-Ermenistan meselesinin odağında Türkiye-Rusya ilişkilerinin değişik coğrafyalarda yeşeren buhranlı süreçleri bulunmaktadır. Libya ve Suriye bunlar arasındadır. Ermenistan, ABD ile Rusya arasında derinleşen nüfuz mücadelesinin dekoru ve sahne ülkesidir. Erivan zincirlidir, rehin altındadır, tasma boğazındadır. Dağlık Karabağ sorunu esasen, Hazar’dan Ukrayna’ya uzanan, Karadeniz’den Akdeniz’e, hatta Afrika’ya kadar genişleyen coğrafyalardaki jeo-politik, jeo-ekonomik rekabetin merkez üsleri arasındadır. Bu itibarla, Dağlık Karabağ’daki ağır tabloyu, Doğu Akdeniz’deki komplo ve tahriklerden ayrı değerlendirmek hatadır, son derece mahsurludur. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin tutumu haklıdır, uluslararası hukuka uygundur. Eylül ayının ikinci haftasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı’nın geçtiğimiz haftaki Yunanistan ziyareti, Girit’te bir savaş gemisinin üzerinden verdiği mesajlar kimin kiminle yürüdüğünün deşifresidir.
KOBANE SORUŞTURMASI: 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili yürütülen soruşturmanın ucu nereye dayanıyorsa dayansın oraya kadar gidilmeli, 35 ilimizde, 68 ilçemizde halkı sokağa döken, 53 kişinin ölümüne neden olan bölücü alçaklara en ağır ceza verilmelidir. 212 okul binası, 3 bin işyeri, 263 kamu binası, 190 banka, 75 PTT şubesi, 80 siyasi parti binası, 340 sivil otomobil, 216 resmi otomobil, 30 dernek binası 6-8 Ekim istila girişiminde kullanılamaz hale gelmişti.Kobani bahanesiyle Türkiye’yi yakıp yıkanlara talimat Kandil’den verilmişti. CHP’nin övdüğü, İP’in değer verdiği terörist Demirtaş bu olayların bir numaralı sorumlusudur.
Geçmişte Kobani’ye selam yollayan, dahası Serok olarak anılan eski başbakan yalanı dolanı bıraksın da, hezimetlerini, PKK/YPG’ye zeytin dalı uzatan karanlık ilişki ağlarını açıklasın. Yüreği varsa Türkiye’nin nasıl bir tuzağın içine çekildiğini, buna da hangi vicdanla duyarsız kaldığını itiraf etsin. 6-8 Ekim isyan projesinin içinde veya dışında, kıyısında veya köşesinde kimin adı geçiyorsa, kimlerin parmak izleri bulunuyorsa bunların yakasından tutulmalıdır. Gelişmelerin takipçisiyiz, elbette hukuki sürece desteğimizi her şart altında sürdüreceğiz. Bu vesileyle İçişleri Bakanımızı, polislerimizi, Jandarmamızı, savcısından hâkimine kadar bütün hukuk insanlarımızı ihanetin üstüne kararlıca gitmelerinden dolayı gönülden tebrik ediyor, başarılar diliyorum.