HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, Erbil merkezli Rudaw gazetesiyle bir söyleşi yaptı. Baydemir söyleşide, “Eğer Kürtler Mars ve Jüpiter’e gidip bir devlet kursa, inanın bana, Erdoğan ve Ankara rejimi “Mars’ın toprak bütünlüğünün korunmasını istiyoruz ve Kürtlerin kendi devletlerine sahip olmamalarını istiyoruz” diyecektir” ifadelerini kullandı.
Rudaw gazetesinin İngilizce sitesinde yayımlanan söyleşinin özet tercümesi şöyle:
‘MARS VE JÜPİTER’E GİTSEK BİLE…’
HDP barış sürecinin yeniden başlatılması konusunda herhangi bir girişimde bulundu mu?
Şu an Ortadoğu’daki durum bütün Kürdistan halkı açısından epey zorlu. İnsani değerlere çok büyük saldırılar düzenleniyor. HDP olarak biz ve bir Kürt olarak şunu çok iyi biliyorum ki, sorunlar savaş ve öldürmeyle değil, diyalog ve müzakereyle çözülür. Kan, kanla temizlenemez. Fakat ne yazık ki Ankara rejimi her geçen gün müzakereden uzaklaşıyor. İnsanların arasındaki bütün köprüleri her geçen gün yok ediyor.
Afrin istilası bir köprünün yıkılmasıdır. Afrin’in yıkımı, geleceğin yıkımıdır. Bu, birlikte yaşama yönelik bir saldırıdır. Dolayısıyla Ankara’nın şu an için ne yazık ki barış sürecinden ve müzakereden uzak olduğu söylenebilir çünkü tüm düşünce yapıları ve bakış açıları Kürt düşmanlığına dayalı. Erdoğan’ın müttefikleri kim? MHP. Onlar milliyetçi. Ergenekon, yani en milliyetçi Kemalistler. Bu partiler bir ittifak kurdu.
Ne yazık ki Ankara, Kerkük’ün yıkımında Haşdi Şabi ve diğer güçlerle birlikte kirli bir rol oynadı. Bu, Ortadoğu’nun herhangi bir yerindeki Kürtlerin haklarını talep etmesi halinde, Ankara’nın onları terörist olarak göreceği anlamına geliyor. Bunu Paris konferansında da söyledim. Eğer Kürtler Mars ve Jüpiter’e gidip bir devlet kursa, inanın bana, Erdoğan ve Ankara rejimi “Mars’ın toprak bütünlüğünün korunmasını istiyoruz ve Kürtlerin kendi devletlerine sahip olmamalarını istiyoruz” diyecektir.
Demokratik olmayan rejimlerin deneyimlerine, Hitler, Mussolini veya Franco’ya bakın. Hepsi devrildi. Çok uzağa gitmeyelim. Irak’a ve Saddam’ın Baas rejimine bakalım. Türkiye rejimi, tıpkı onlar gibi, kendi baskısının kurbanı olacak. İzninizle bir örnek vereyim: Kürdistan’ın bütün kedilerinden özür diliyorum. Ankara rejiminin şu an yaptığı, bir kedinin davranışlarına benziyor. Kediler kuş kovalarken ağaca tırmanır ama ağaçtan nasıl ineceklerini bilemezler. Korkarlar.
‘DEMOKRASİ KÜRTLER İÇİN NEDEN YANLIŞ?’
Barış sürecinin hem Türkiye hem de HDP tarafından şu an başlatılmasının muhtemel olmadığını söyleyebilir miyiz?
Ne yazık ki muhtemel değil çünkü barış sürecine son verenin hatasını görmesi gerekir. Barış sürecine son verilmesinin ve ihtilafların kimseye yaramayacağını görmeli. Köyler ve Kürt şehirleri yok edildi. Hapishanelerde yaşadığımızı söyleyebiliriz. Kürtlerin Kerkük’ü kaybettiğini söyleyebiliriz. Erdoğan ne kazandı? Türkiye ne kazandı? Ankara bir varil petrolü 35 dolara alıyordu, bu fiyat şimdi 50 dolar. Onlar da kaybetti.
Bu, Kürtler kaybettiğinde Ankara’nın kazanamayacağı anlamına gelir. Kürtler kaybederse Bağdat kazanamaz. Kürtler kaybederse Tahran ve Şam kazanamaz. Kürtlerin kaybetmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bu düşünceden uzak durmaları gerekiyor. Dolayısıyla, Kürtlerin ister Başur’da, ister Bakur’da, ister Rojhilat’ta, ister Rojava’da, her şeyden çok ihtiyaç duyduğu şeyin birlik olduğunu söyleyebiliriz. Kürtlerin birliğe ,ihtiyacı var. Biz Kürtler 40 milyon kişiyiz ama hâlâ azınlık olarak görülüyoruz.
Bakın, Kürdistan’ın bir bölgesinde Kürtler sandığa gidiyor. Hükümetleri referandum düzenliyor ve halka ‘Ne yapalım?’ diye soruyor. Bu bir hata olarak görülüyor. Neden? Neden demokrasi dünya çapında seçimlerle uygulanılıyor, halkın fikri sandıkla ölçülüyor, bu neden Kürtler için yasak oluyor? Bu niçin Kürtler için bir hata? Demokrasi niçin Fransa ve Türkiye için gelişmiş bir durum? Erdoğan niçin referandum düzenledi? Bu neden onun için adil, güney Kürdistan halkı için yanlıştı? Hayır, Kürtlerin bile bu hakkı var. Türkiye’nin bunu kabul etmesi gerekiyor. Eğer Erdoğan bunu kabul ederse, barış süreci başlar.