CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, 2019 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili Ramazan ayından sonra hareketlenme olacağını söyledi. Baykal aday belirleme sürecine ilişkin, “Yapılmaması gereken şey, büyüklerimizin bize ‘Adayımızı biz aradık, bulduk, falandır’ demeleridir. Bence, adayın kim olacağını, kendi çabası ve emeğiyle kanıtlaya kanıtlaya toplumun içinden çıkmasına fırsat vermek en doğru yöntemdir” önerisinde bulundu.
Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2003 yılında milletvekili seçilme yasağının kaldırılmasına verdiği destekten dolayı ise hiç pişman olmadığını söyledi.
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) konuğu oldu. Türkiye tarihinin önemli süreçlerinden birinin içinden geçtiğini belirten Deniz Baykal, Türkiye gündeminin sıradan, alışılmış bir gündem olmadığını söyledi. 16 Nisan referandumunu hatırlatan Deniz Baykal, “Sonuçta yarı yarıya bir manzara çıktı. Ayrıntılara girmek istemiyorum Çünkü 300 bin insan oy kullanamadı evinden göçen, 1000 civarında sandık var ki; tümü evet. Yüzde 50, 49 falan bunlar gülünç. Türkiye’de böylesine hayati öneme sahip bir oylama, referandum olağanüstü hal ortamında yapılıyor” dedi.
‘YÜZDE 50 OYLA ANAYASA DEĞİŞMEZ’
Yüzde 50 oyla bir iktidar değişebileceği, belediye başkanı veya milletvekili seçilebileceğini belirten Baykal, “Bunları anlarım ama yüzde 50 oyla bir ülkenin anayasası değişir mi Allah aşkına. 80 milyon için anayasa yapacağız, 40 milyonu karşı. Türkiye anayasa sorununu çözmüş değildir, Türkiye’nin kucağına gerçek bir anayasa sorunu verildi. Şu anda hepimizin elinde gerçek birer anayasa sorunu var. Türkiye yarı nüfusuyla ‘olmadı bu iş’ demiştir” diye konuştu.
“Burada bitmedi” diyen Baykal, “Sayın Cumhurbaşkanı boşuna ‘2019, 2019’ demiyor. Bununla tatmin olması mümkün değil, bu işi bitirmiyor, çünkü önümüzde yeni bir dönem var. Eğer 2019’da alınacak siyasi karar, bu anayasayı talep eden siyasi iradeye ‘dur’ diyecek nitelikte bir karar olursa ki mümkündür, bütün bu sürece işte o zaman ‘dur’ demiş olacağız” dedi.
‘DAHA İKİNCİ YARI VAR’
“Bu iş burada bitmedi” derken bir siyasi polemik olarak söylemediğini de belirten Baykal, şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanı ‘işte 3 puan aldık’ falan dedi. Ben de ona, ‘Bir dakika daha maç bitmedi’ dedim. Daha sen ‘bir gol attım’ diyorsun, tribünler ayakta, hakemler korku içinde bir şey söyleyemez vaziyette, futbolcular birbirine girmiş, saha karışmış vaziyette, ikinci devresi de var. İkinci devre önemlidir. O ikinci devre bu referandumda ortaya konulan anayasa projesinin içini dolduracak bir tercihi sahiplenmezse, toplumun demokratik kararıyla bu proje çöker.”
ADAYINI TARİF ETTİ
2019 seçimi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkarılacak aday konusunda da konuşan Deniz Baykal, şunları söyledi:
“Şimdi Türkiye’nin Tayyip Bey’in karşısındaki seçeneği eleyerek, ilgilenen herkesi, ‘Ben bu işi yaparım’ diyen herkesi, her birinizin aklında yığınla isim var, bana da sorarsanız aklımda 15 tane isim var, ‘Bu işi şunlar götürebilir’ diye. Herkesin de vardır. 15- 20 kişi, 30 kişi, kaç kişiyse onların çıkmasını sağlayalım ve onları tabanla, toplumla, CHP’nin tabanıyla, hayır oyu veren üye tabanıyla bir etkileşim içine sokalım. Oralar da belli bir süre, 3-6 ay ne kadarsa bu çalışmalarını yapsınlar. Orada her birinin konumu, durumu şekillensin ve sürecin içinden bu görevi üstlenecek bir insan çıksın diyorum. Bu benim modelim.”
‘İSİM TARTIŞMAK YANLIŞ’
İsim tartışmanın yanlış olduğunu kaydeden Deniz Baykal, “Çok yanlıştır, anlamsızdır. Çünkü isim tartıştığımız zaman herkesin kendine göre ismi vardır ve onların başarıya Türkiye’yi götürüp götürmeyeceği de belli değildir. Daha önceki denemeler de ortadadır. Gene benzer bir deneme yapmak kadar yanlış bir şey yoktur. Hiç kimse, ben dahil, partilerin genel başkanları dahil, ‘Bu cephenin adayı falan olmalıdır’ diyemeyiz. Demek de doğru değildir. O kendisini halkla iletişiminden, etkileşiminden kanıtlamalı ve belli bir süre içinde, diğer iddia sahipleriyle birlikte bir çalışmanın, yarışın içinde geçmeli ve ortaya çıkmalıdır. Eğer seçim erkene alınmazsa, 2.5 yıla yakın bir süreç var, böyle bir sürecin içinden bu mücadeleyi götürebilecek insanı çıkarabilirsek, bu insanın Türkiye’nin önünü açacak bir angajmana girmesi sağlanabilir” diye konuştu.
Sorunun, kabul etmedikleri anayasayı işletecek bir aday sorunu olmadığını belirten Deniz Baykal, “Önümüzdeki sorun kabul edildiği iddia edilen anayasanın imkanlarını yetkilerini kullanacak bir siyaset adamı bulup, ortaya çıkarmak değildir. Tam tersine önümüzdeki sorun, aslında geçerli olmayan, kabul edilmemiş olan bu anayasanın işlerliğini ortadan kaldırmak için taahhütlerini peşinen yapan ve bunun için mücadele eden ve Türkiye’de gerçekten demokratik, çoğulcu, millete dayanan, denetim mekanizması işleyen, yargısı bağımsız, gensoru-soru sorabilen milletvekilleriyle, iktidarın yargılanabildiği bir siyaset sistemini ortaya koyma hedefi olmalıdır. Bunu taahhüt etmelidir” dedi.
BÜYÜKLERİMİZ ‘ADAYIMIZI BULDUK FALANDIR’ DEMEMELİ
Bu anayasayı dayatma anlayışı içindeki iradenin seçilmesini milletin önlemesi halinde revize edilebileceğini ifade eden Baykal, “Denenmesi gereken budur. Önümüzde Ramazan var. Ramazan ayından sonra herhalde bir hareketlenme olacaktır, olmalıdır. Yapılmaması gereken şey, büyüklerimizin bize ‘Adayımızı biz aradık, bulduk, falandır’ demeleridir. Bence, adayın kim olacağını kendi çabası ve emeğiyle kanıtlaya kanıtlaya toplumun içinden çıkmasına fırsat vermek, en doğru yöntemdir. Sağlıklı demokrasilerde böyle işliyor. Fransa’da cumhurbaşkanı böyle çıktı. Bu işi millete, tabana bırakmaktan başka çare göremiyorum. Bunu başaracak irade 16 Nisan’da ortaya çıktı. Şimdi hata yapmadan, ismin toplumdan çıkmasına fırsat vermek gerekiyor” dedi.
ERDOĞAN’A O HAKKI VERİLMESİNDEN PİŞMAN DEĞİLİM
Deniz Baykal’a özellikle son 15 yıllık siyasi hayatında ‘keşke’ diyebileceği bir durum olup olmadığı da soruldu. Bu soruya ise Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milletvekili seçilme yasağının kaldırılmasına yönelik verdiği desteğin ima edildiğini söyleyerek, şu yanıtı verdi:
“Pişman mısınız diye sorarsanız; hayır, pişman değilim. Bugün yaşadığımız sorunları Tayyip Bey’e milletvekilliği seçilme hakkı verilmesinden dolayı kaynaklandığını zannetmek kadar naif, gerçeklikten kopuk, hayali bir değerlendirme olamaz. Adaylar oluşmuş, bütün oy pusulalarında adı yazılmış, seçime girmiş bütün illerde miting yapan, millet bunun adının etrafında partiye oy vermiş ve adam yüzde 34 oy almış. Meclisin üçte 2’si neredeyse onun kontrolünde. Şimdi bunu sen milletvekili seçtirmeyeceksin. Bu demokrasiye de, siyasi ahlaka da, hukuka da aykırı, sürdürülebilir değil. Bu nereden çıktı, Atatürk zamanında, İnönü zamanında, Bayar, Menderes, Ecevit, Turgut Özal zamanında var mı, hayır hiç birisinde yok. Ne zaman geldi bu olay, Kenan Evren zamanında geldi. Kenan Evren 12 Eylül’de böyle bir uygulama koymuş, ‘Bundan sonra düzen böyle olacak’. Hani Kenan Evren nerede şimdi? Siz bırakın, İmralı’ya siyasi hak verileceği tartışılıyor. Adam seçime girmiş, yüzde 34 oy almış, milletvekili yapmayacaksın ve halka bunu kabul ettireceksin. Hiçbir ciddiyeti yok bu işin, yani eğer oysa soru ‘Keşkeniz var mı’ diye, inançla, hiç tereddüt etmeden doğru olduğu kanısındayım.”