Son zamanlarda artan, "Merkez Bankası’nın para bastığı, rezervlerinin döviz ihtiyacını karşılayamayacak düzeye indiği" haberleri, ekonomi yönetiminde rahatsızlık yarattı. Söz konusu yorum ve haberleri Bakan Albayrak Londralı yatırımcılarla yaptığı görüşmede, bir kez daha yalanladı. Dolar kuru 2018 Ağustos'unda 7,23 TL’yi aşmıştı. "Manipülasyon" genelgesinin ardındansa 7,24’lere geldi.
Bu tür haberlerin döviz kurunda hızlı artışa yol açtığını düşünen iktidar, şubat ayında, Bankacılık Kanunu'na yeni bir madde ekledi. Yeni maddeyle, "bankaların finansal piyasalarda yapay arz, talep ve döviz kuru dahil fiyat oluşumu sağlamak amaçlı işlem ve uygulamaların yapılması, internet ortamı dahil, farklı araçlarla yanıltıcı bilgi yayılması, tasarruf sahiplerinin gerçeğe aykırı ve yanıltıcı şekilde yönlendirilmesi" yasaklandı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) bu Kanun kapsamında, bankaların hangi işlemlerinin "manipülatif ve yanıltıcı" işlem olarak sayılacağını, belirleyen düzenlemeyi yürürlüğe soktu.
Yönetmeliğe göre, "Aldatıcı bir mekanizma veya kurguyla döviz kuru ve faiz dahil bir finansal aracın fiyatını etkileyen işlemler yapılması ve aracılık edilmesi" yasaklandı. Bununla birlikte, "internet veya diğer kitle iletişim araçları yoluyla görüş bildirerek söz konusu finansal aracın, faiz oranı ve döviz kuru dahil, fiyatı üzerinde etkide bulunmak veya bulunmaya çalışmak" da manipülatif işlem sayılacak.
Bu tür işlem yapan bankalara; sağladıkları menfaatin iki katından az olmamak üzere önceki yılda elde ettikleri bankacılık hizmet gelirlerinin yüzde 5'ine kadar idari para cezası verebilecek.
Bankalara soruşturma
Üst düzey bir ekonomi bürokratı DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, yönetmeliğin en dikkat çekici maddesi olan, "öncesinde pozisyon alınmış bir finans aracı hakkında (döviz,faiz) internet yoluyla ve kitle iletişim araçları aracılığıyla görüş bildirmenin" manipülasyon olarak nitelendirilmesi hakkında şu yorumu yaptı:
"Bu hükme göre Bankaların uzman kuruluşlar olarak yayınladıkları raporların fiyatlar üzerinde etkili oldukları iddiasıyla, bazı soruşturmalara muhatap olmaları tehlikesi bulunuyor. Bu noktada bankaların yayımladıkları her görüş, tahmin ya da öneri raporlarında çıkar çatışmasının varlığının açıklanması konusu önem taşıyacaktır."
Yönetmeliğin son fıkrasında, "Finansal sisteme olan güveni zedeleyerek sistemik riske neden olabilecek şekilde bilgi ve söylentiler yaymak" da manipülatif işlemler arasında sayıldı. Aynı bürokrat bu madde için ise, Merkez Bankası rezervleriyle ilgili bilginin paylaşımını örnek göstererek, "Merkez Bankası'nın net rezervlerinin eksiye düştüğü şeklinde bir bilgi açıklanması, etkisi bakımından bu kapsamda görülebilir. Bilginin yanlış ve yanıltıcı olup, olmadığına bakılmadan. Bu bilginin etkisi göz önüne alınarak, suçlama yapılma tehlikesi var" yorumunu yaptı.
"Yorumcular ve gazetecileri kapsamıyor"
BDDK’nın yönetmeliği, her ne kadar internet üzerindeki yayınlar ve uygulamalardan bahsetse de, uzmanlara göre yönetmeliğin adresi bankalar. Sermaye Piyasası uzmanı ve Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi Selim Soydemir, düzenlemenin "bankalarca yapılan işlemlere" yönelik olduğunu belirterek, "Aksi takdirde SPK ile çatışır zaten" diye konuştu.
Düzenlemenin gazeteci ve akademisyen yorum ve haberlerini kapsamadığını söyleyen Soydemir, "Finansal piyasalarda danışmanlık diye bir olgu var. Meslek itibariyla, gazeteci, akademisyen, araştırmacı bu konuda yorumlar yapar. Herhangi bir yorumcunun, 'düşüncesini açıklaması' yanlış olmaz. Bu düzenleme doğrudan bankalara yöneliktir" diye konuştu.
Finans analisti Dr. Murat Kubilay da "yeni düzenleme düşündüğümüz kadar yeni değil" yorumu yapıyor. Türkiye’de ilk finansal istikrarsızlığın yaşandığı 2013'den itibaren finans sektörüne yönelik belirli denetim ve uygulamaların arttığına değinen Kubilay, şöyle konuştu:
"Daha önce de finansal kurumların işlem defterleri istenmiş, manipülatif bir işlem yapıp, yapmadıkları araştırılmıştı ama kamuoyuna açıklanan bir sonuç olmamıştı. Belli ki biraz daha göz korkutmak için bu uygulamayı kanunlar nezdinde de güçlendirmek istiyorlar. Düzenleme, belli ölçüde hedefine ulaşacaktır. İnsanlar, Dolar kuru, altın fiyatı gibi konularda net konuşmaktan biraz daha çekinecektir."
Kubilay, "En nihayetinde herkes TV’leri açtığında döviz kurunu, altın, faiz fiyatını, çarşı pazarda da ekonomik durumu görüyor. Dolayısıyla ekonomiyi çözemiyoruz, konuşulmasını azaltalım demek, çözüm değil. Hükümet muhtemelen, yurtiçi yerleşiklerin daha fazla döviz mevduatlara yönelmesini engellemek istiyor" yorumunu yapıyor.
Bu arada BDDK, yurt dışında kurulu BNP Paribas SA, Citibank NA, UBS AG'nin Türk bankalarına olan TL yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmediği gerekçesiyle işlem yasağı getirdi.