Şimdi Howell 180 milyon doların üzerinde değeri olduğu sanılan Bitcoinlerin olduğu sabit diske ulaşmak için Newport’taki bir çöp sahasının kazılmasına milyonlarca dolar harcamayı planlıyor.
Howell, sabit disk sürücüsüne ulaşması durumunda Bitcoinlerin mevcut değerinin yüzde 10’unu Newport’un bir kripto para birimi merkezine dönüşmesi için harcayacağını söylüyor.
Newport belediyesi sabit disk için çöp sahasının kazılması ve on yıllardır buraya doldurulan binlerce tonluk sıkıştırılmış çöpün çıkarılması için muazzam bir emek gücüne ihtiyaç duyulacağını da savunuyor.
Bilgisayar mühendisi olan James Howell, kripto para birimlerinin ilk günlerinde 8 bin Bitcoin satın almış, ancak 2013’te bunların varlığını unutarak sabit diskini çöpe atmıştı.
Bitcoin’in değeri sürekli bir dalgalanma halinde. Ocak 2021’de Howells’ın kayıp Bitcoinlerinin değeri 256 milyon dolar civarındayken, bu yılki değer kayıplarından sonra şu anda 180 milyon dolar dolaylarında.
James Howell, çöp sahasının çevreye zarar vermeden kazılması için gereken maddi imkânlara ve uzmanlığa sahip olduğunu söylüyor.
Ancak sabit diskin bulunması işin yalnızca bir parçası. Sürücüye ulaşılsa bile yeniden çalışır duruma getirilip getirilemeyeceği konusunda hiçbir garanti yok.
37 yaşındaki bilgisayar mühendisi, kayıp Bitcoinlerine ulaşması durumunda Newport’taki çöp sahasına enerji üretim tesisi, belki birkaç adet de rüzgâr türbini kurmayı planladıklarını söylüyor.
James Howell, “Halkın mülkiyetinde olan, temiz enerjiyle Newport halkı için Bitcoin madenciliği yapacak bir tesis kurmak istiyoruz,” diyor.
Howell’ın diğer planları arasında kentteki her vatandaşa 60 dolarlık Bitcoin hediye etmek ve tüm dükkânlarda kripto terminalleri kurmak gibi şeyler de var.
Ancak geçmişte defalarca Howell’ın taleplerini reddettiklerini söyleyen Newport belediyesi şimdi de ikna olmuş gibi görünmüyor:
“Çöp sahasını işletirken uymamız gereken bir takım kanun ve kaideler var. Bunlardan biri de çöp sahasının ve etrafının ekolojik bir risk teşkil etmesinin önüne geçmek.
"Howell’ın planları bizim kabul edemeyeceğimiz kadar büyük bir ekolojik risk içeriyor. Zaten ruhsatımızın koşulları da buna izin vermemize imkân tanımıyor.”