Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlediği "Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları"na katıldı. Burada konuşan Erdoğan, “Çarşı ve pazarda, tüccarımızdan çiftçimize, emekliden memurumuza, şehit ve gazi yakınlarından ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza herkesin kapısını çaldık. Bu kapsamda 100 bin 800 müstakil noktada milletimizle bir araya geldik. Program sayesinde teşkilat olarak birliğimizi, beraberliğimizi, yol ve dava arkadaşlığımızı perçinledik. Milletimizle kurduğumuz gönül köprülerimizi biraz daha sağlamlaştırdık. Toplumun nabzını tuttuk, tavsiyelerini dinledik, eleştirilerine kulak verdik. 31 Mart yerel seçim sonuçlarını milletimizle birlikte açık yüreklilikle değerlendirdik. Nerede eksiğimizin olduğunu tahlil ve tespit etmeye çalıştık. Son 23 yıldır olduğu gibi milletimizin hassas terazisinde hiçbir komplekse kapılmadan kendimizi tarttık, hesaba çektik, kendimize ayna tuttuk. Kongre sürecimiz öncesinde bizlere rehberlik edecek çok geniş bir fikir havuzunu derlemiş bulunuyoruz. Türkiye buluşmalarında gündeme getirilen tespit, tenkit ve tekliflerden kongre sürecimizde inşallah azami derecede istifade edeceğiz" dedi.
VATANDAŞLARIMIZ SORUNLARIN ÇÖZÜM ADRESİ OLARAK İLK SIRADA PARTİMİZİ VE İTTİFAKIMIZI GÖRÜYOR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada şu hususun altını öncelikle çizmek istiyorum: Türkiye Buluşmaları AK Parti’nin milletimizin kalbindeki sarsılmaz yerini bir kez daha teyit etmiştir. Vatandaşlarımız sorunların çözüm adresi olarak ilk sırada partimizi ve ittifakımızı görüyor. Hayat pahalılığı ve enflasyon başta olmak üzere ekonomideki zorlukların üstesinden bizim geleceğimize, etrafı ateş çemberi ile kuşatılmış ülkemizin güvenliğini ve huzurunu yine bizim sağlayacağımıza inanıyor. Bir başka ifadeyle vatandaşlarımız muhalefet aktörlerine güvenmiyor. Muhalefetin söylemlerine prim vermiyor, daha doğrusu onlardan kendisine hayır geleceğine asla ve kata inanmıyor" diye konuştu.
‘İSRAİL’E KARŞI EKONOMİK TEDBİR UYGULAYAN YEGANE DEVLET BİZİZ’
Erdoğan, ilk günden beri aynı çizgide olduğunu vurgulayarak, “Son bir yıldır bölgemizde çok kanlı çatışmalar yaşanıyor. İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı birinci yılını tamamlamak üzere. Geride bıraktığımız 364 günde 17 binden fazla çocuğu, binlerce kadını, yaşlıyı, sivili, doktoru, gazeteciyi alçakça şehit ettiler. Tüm dünyanın gözleri önünde 50 bine yakın masum insan katledildi. Uluslararası hukuk, temel insan hak ve hürriyetleri, savaş hukuku, insana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa; hepsi ayaklar altına alındı. 360 kilometrekare içerisinde işlenmedik suç, işlenmedik barbarlık bırakmadılar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Gazze halkının direniş zeminin kıramadılar. Gazzeli kardeşlerimiz tüm imkânsızlıklara rağmen, ümmetin ve insanlığın yüz akı olarak 364 gündür siyonist işgalcilere karşı kahramanca direniyor. Filistin’in kahraman evlatlarına, Filistin’in mazlum ve mağrur gençlerine buradan en kalbi muhabbetlerimizi gönderiyoruz. Türkiye olarak tüm imkânlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Bakınız İsrail’e karşı ekonomik tedbir uygulayan yegane devlet biziz. Gazze’ye miktar olarak en fazla yardım gönderen Müslüman ülke biziz. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının haykıran sesi, nefesi, savunucusu olan hükümet biziz. İlk gün nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. İlk gün neyi savunuyorsak, bugün de aynı değerleri savunuyoruz. Yalpalamadan, savrulmadan, kimseden korkmadan, kimsenin baskısına, tehdidine boyun eğmeden mazlumun yanında, zalimlerin karşısındayız" ifadelerini kullandı.
İSRAİL HÜKÜMETİ HER GÜN YENİ BİR MAZERET ÜRETMEKTEDİR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas’ın bahane edildiğine dikkat çekerek, “İsrail’in Lübnan’a başlattığı saldırılar sonrasında en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biri biz olduk. İsrail Hükümeti’nin tüm bölgeyi kan gölüne çevirmeyi amaçlayan kirli planlarını gören, deşifre eden, sonuçlarıyla ilgili tüm insanlığı uyaran yine Türkiye’dir. Artık akıl ve basiret sahibi herkes şu gerçeği görüyor; dini fanatizmle hareket eden mevcut İsrail yönetiminin niyeti bellidir, hedefi bellidir, neyi gerçekleştirmek istediği çok net bellidir. Batılı güçler ise bunların asıl niyetlerini çok iyi bildikleri halde, holokost utancından dolayı Netanyahu ve katliam çetesine seslerini çıkaramamaktadırlar. Yıllardır bize özgürlüklerden bahsedenlerin, Filistinli çocuklar için toplanan göstericilere nasıl davrandıklarını sizler de görüyorsunuz. Bırakın Filistinli mazlumların hakkının savunulmasına izin vermeyi, Filistin bayrağına dahi tahammül edemiyorlar. Terör örgütlerine gelince protesto hakkı kutsaldır diyerek, başkentlerinin en geniş meydanlarını açanlar, söz konusu Filistin olunca Gazze’de katledilen 50 bine yakın masum olunca faşizmin en nobran halini uyguluyorlar. On yıllardır savunageldikleri değerleri, İsrail uğruna, İsrail’in katliamlarını örtmek uğruna, sadece bir senede bizzat kendi elleriyle itibarsız hale getirdiler. Tıpkı geçen yüzyılın başında olduğu gibi, coğrafyada sınırların kanla çizilmesine yönelik bir plan uygulamaya konulmuştur. Hamas sadece bir bahanedir, Hizbullah sadece bir bahanedir. Yemen, Suriye, İran sadece birer bahanedir. İşgal ve istila politikasını meşrulaştırmak için İsrail hükümeti her gün yeni bir mazeret üretmektedir" şeklinde konuştu.