Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde KKTC Başbakanı Ersin Tatar ile birlikte ortak basın toplantısı düzenledi.
Tatar’ı, Başbakanlık görevini üstlenmesinin ardından ilk resmi ziyareti vesilesiyle misafir etmekten memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’nin, KKTC’nin güvenliği ve refahı için yürüttüğü çalışmaları desteklemeye devam edeceğini vurguladı.
Erdoğan, “Kendi haklarımızı nasıl savunuyorsak Kıbrıs Türklerinin adadaki ve bölgedeki çıkarlarını da aynı kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz. Kıbrıs’taki sorunun ortaya çıkışı da bugüne kadar gelişi de tamamen Rumların uzlaşmaz tavırlarından kaynaklanıyor. Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesinin sebebi de yine Rumların oradaki soydaşlarımıza karşı giriştiği kanlı saldırılar sebebiyledir. Dün, Kıbrıs Türklerinin kanını akıtarak adayı ele geçirmeye çalışanlar bugün de siyasi ve ekonomik saldırılarla aynı amacın peşindedir. Avrupa Birliği’nin adadaki sorunun çözümü konusunda Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası topluma verdiği sözlerin hiçbirini tutmayan Kıbrıs Rum kesiminin yanında yer alması kendi ayıbıdır. Özellikle de geçmişte Kofi Annan döneminde atılan adımlar ve bu adımlar karşısında yine ne yazık ki Rumların tutumları sebebiyle bir referanduma gidilmesi ve bunun neticesinde Kıbrıs Türklerinin sözünde durması Rumların ise sözünde durmaması ama buna karşılık maalesef Güney, Avrupa Birliği'ne alınmış, Kuzey ise dışlanmıştır. Mali noktada verdikleri sözlerde yine tutulmadı, o gün bugün aynı durum devam ediyor" diye konuştu.
Erdoğan, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetleri sebebiyle Türkiye’ye ve KKTC’ye yönelik sözde tedbirler açıklayan AB’nin bu tavrıyla Türkiye’ye değil kendisine zarar verdiğini belirterek, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye, Kıbrıs meselesiyle adayla olan derin tarihi bağları yanında buradaki 3 garantör ülkeden biridir ve bundan dolayı da söz hakkı vardır. Ama hiç söz hakkı olmayanların kalkıp da burada tasarrufta bulunmaya yönelmesi bizi pek ilgilendirmez. Bu arama çalışmalarına şu anda aynı kararlılıkla devam ediyoruz. Bütün bunlar ortadayken maalesef buradaki en çılgın yaklaşım kendilerini resmen tanımadığımız için Kıbrıs Rum kesiminin tek muhatabı adadaki sorunu birlikte müzakere ettikleri KKTC’dir. AB bu meseleye müdahale tarzıyla adada eşitliği değil eşitsizliği, hakkaniyeti değil haksızlığı, barışı değil zulmü savunan bir konuma düşmüştür.”
Erdoğan, AB’nin ve uluslararası toplumun attığı her adımın, Kıbrıs Rumlarını çözüm değil çözümsüzlük yanında cesaretlendirdiğini belirterek, “Kıbrıs Rum kesimi ancak samimi ve gerçekçi bir uzlaşma zeminine gelirse adada herkesin beklediği çözüm yolu açılır. O gün gelene kadar Türkiye olarak KKTC ile birlikte her alanda kendi yol haritamıza uygun adımlar atmaya devam edeceğiz. Doğu Akdeniz’de ne Türkiye’yi ne de KKTC’yi yok sayan hiçbir proje hayata geçirilemez. Ülkemizin bu konudaki kararlılığını sınamak isteyenler şu ana kadar gerekli dersleri almış olmalıdırlar. Şayet yaşananlardan hala ders olmayanlar varsa onlara da gereken cevabı vermekten çekinmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Bu süreçte asıl önemli olanın, Kıbrıs Türklerinin kendi içlerindeki birliği, beraberliği ve dayanışmayı güçlü tutması olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Rum tarafının ve arkasında yer alan kesimlerin oyunları hepimizin malumudur. KKTC’deki hiçbir yöneticinin ve hiçbir Kıbrıs Türkünün bu oyunlara gelmeyeceğine inanıyorum. Sayın Başbakan ile yaptığımız görüşmede KKTC yönetiminin bu konudaki dirayetini ve kararlılığını görmekten memnuniyet duydum. Kıbrıslı kardeşlerimize birlikte Doğu Akdeniz’de başlattığımız arama faaliyetlerini halen iki sondaj ve iki sismik araştırma gemisiyle yürütüyoruz. Bu gemilerimizin faaliyetlerini güvenle yürütebilmeleri için deniz ve hava kuvvetlerimizin unsurları da görev başındadır. Türkiye, Doğu Akdeniz’de asla haksız, adaletsiz bir yaklaşıma müsaade etmeyecektir. Bölgede hak ve iddia sahibi diğer tüm ülkelerle de doğrudan veya dolaylı yakın ilişki içindeyiz. Kıta sahanlığımızı korumak ve Kıbrıs Türklerinin üzerinde hakkı olan hidrokarbon kaynaklarına sahip çıkma konusundaki çabalarımızı meşruiyet sınırları içerisinde sürdürüyoruz. Rum kesiminin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımayan tavrı, ortada tarihiyle, coğrafyasıyla, nüfusuyla, kültürüyle, siyasi ekonomik haklarıyla bir toplum ve bir devlet olduğu gerçeğini değiştirmiyor” diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasının sonunda şunları kaydetti:
“Ülkemizde ana muhalefet partisinin başındaki zat maalesef oradaki silahlı kuvvetlerimize ait gemilerimizi ve bunun yanında sondaj ve sismik araştırma yapan gemilerimizi herhalde başka yabancı düşman bayraklarla karıştırmak suretiyle bizim orada bulunmadığımızı söyleyecek kadar, gözü var ama görmüyor. Amerika, Fransa, Katar, şu oradaymış bu oradaymış ama olmayan tek ülke Türkiye imiş, önce kendisini bir gözden geçirmesi lazım. Orada bulunan silahlı kuvvetlerimize ait firkateynlerimizden tutunuz oradaki iki sondaj gemimiz devasa ay yıldızlarla süslü olan sondaj gemilerimiz, sismik araştırma gemilerimizi tanımasını istiyorum. Demek ki Türk bayrağını bu da tanımıyor ama sana da bunu tanıtacağız. İstesen de istemesen de tanıtacağız ve biz orada bu çalışmalarımızı yürütüyoruz ve yürütmeye devam edeceğiz. Çünkü milli davamız olarak gördüğümüz Kıbrıs meselesinin peşini oradaki kardeşlerimizin güvenliğinden başlayarak siyasi ve ekonomik hakları tamamen kendilerine teslim edilene kadar bırakmayacağız.”
KKTC Başbakanı Ersin Tatar ise Türkiye'nin Kıbrıs sorunundaki garantörlüğünün önemini vurgulayarak, “Bundan sonra da mutlaka ve mutlaka bir anlaşma durumunda, Türkiye Cumhuriyeti'nin garantör ülke olarak yine tek taraflı müdahale hakkının bulunması gerekmektedir” dedi.
Tatar, söz konusu soruna ilişkin güncel değerlendirmelerde bulunarak, şunları kaydetti:
“Halbuki şu anda oynanan oyun, AB oyunu içinde herhangi bir anlaşma boyutuyla, Türkiye'nin 'garantörlüğünün modasının geçtiği' iddiasıyla ki, maalesef bunu bizim bazı arkadaşlarımız da zaman zaman seslendirmektedir. 'Garantörlüğün modasının geçmesi' dolayısıyla, başka bir garantörlük mekanizmasıyla Kıbrıs Federal Cumhuriyeti'nin güvenliği veya Kıbrıslı Türklerin haklarının korunması noktasında böyle bir durum ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Kıbrıslı Türkler, bunu asla kabul etmeyeceklerdir. Kıbrıslı Türkler, Türkiye Cumhuriyeti'nin yine tek taraflı müdahale hakkında ısrarcı olacaklardır.”
Tatar, Türkiye Cumhuriyeti'nde ağırlanmaktan büyük gurur ve şeref duyduklarını belirterek, Türkiye'ye her zaman güvendiklerini ve güvenmeye devam edeceklerini vurguladı. Tatar, “Bizim temennimiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu bölgede hak ettiği noktaya daha da güçlü olarak devam etmesidir” diye konuştu.
Tatar, daha üretken ve fazla rekabet eden bir yapının yanı sıra turizm, tarımsal faaliyetler, hizmet sektörü ve sanayi bölgeleriyle KKTC'nin gayri safi milli hasılasını artırabilmek ve kişi başına milli geliri mevcut seviyeden daha ileriye taşımak için üretken yapının ortaya çıkması gerektiğini de vurguladı. Başbakan Tatar, son olarak ise Kıbrıs Türk halkının da şükran ve memnuniyetlerini iletti. (DHA)