Neden başlık olarak bunu seçtim bilmiyorum..
Ama bildiğim tek şey dünyayla bağlantımızı sağlayan şehrin girişini çıkışını aynı anda karşılayan tek köprü ve tek kurtuluş noktamız. Bilindiği üzere birinci deprem bölgelerinden bir tanesi de Hakkari..
Günlerdir hepimizi derinden sarsan deprem ne yazık ki binlerce insanımızın canına ve milyonlarca insanın evsiz kalmasına neden olmuştur. Gelişi kader ama bıraktığı acı ve çaresizliği kaderle bağdaştırmak ne yazık ki sadece kendini paklamaya çalışan insanların tespitidir. Siyaset üstü yaşanan bu acı olay hepimize gereken dersi vermiştir umarım.
Bu yazıyı yazmamda ki temel esas kentimizin böylesi büyük ölçekli bir depreme ne kadar hazırlıklı olduğu. Maalesef hazır değiliz ve maalesef söylemek zorundayım böylesi bir durumda yıkılması ihtimaller dahilinde olan DEPİN köprüsünün bizler için ne kadar önemli olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir.
Şubat ayının en soğuk günlerinde ülkenin dört bir yanında 85 milyon insan ne yazık ki fiziksel ve ruhsal olarak büyük bir enkazın altında kalmıştır. Bilim insanlarının özellikle bölgemiz için önemli uyarıları olmuştur. Fakat bugün baktığımız zaman bırakın şiddetli bir depremi sert esecek bir rüzgarda bile yıkılacak yüzlerce bina var ne yazık ki.
Bunu önlemek buna hazırlıklı olmak için neler yapılması gerekir günlerdir yer bilimcileri bas bas bağırıyorlar maalesef. Fakat yetkililerden bu şehir için olası bir depremde yaşanılacak trajediler için herhangi bir önlemin alınmaması daha acı verici. Sert bir coğrafya ve girişi çıkışı tek yol ile sağlanan bu şehrin sadece deprem değil olası bir heyelanda bile yerle bir olması ihtimaller dahilinde değerlendirilmesi lazım. Maalesef halkın psikolojisi darmadağın olmuş sadece kader diye nitelendirdiğimiz alın yazısını beklemekten başka bir yol bırakmamışlar. Bina sahipleri sessiz, kiracılar evsiz kalacağım korkusuyla sessiz, Devlet sessiz...
Mesela dün akşam saatlerinde Serê solan diye tabir ettiğimiz Hakkari girişinde ki dev kayaların yola düşmesi nedeniyle yolumuz kapandı.
Bu benim, sizin, çocuğumuzun kaderi olamaz ben böyle bir kaderde böyle imkansızlıklara deprem ne zaman yakalanacağım diye beklemek istemiyorum.
Ne yazık ki depremin saati günü mevsimi belli olmadığı için olası bir kış depreminde mevsim normallerinin üstünde yağan kar kapanan yollar ve düşen çığlar hangi ara buraya insani yardımı ulaştıracak.
Çocuklarımız uyuyamıyor, şu an herkes evinde nöbet tutar oldu. 4 yaşında ki kızıma depremi anlatamıyorum. Gözleri sürekli lambada olan en ufak bir avize sallayışında çığlık çığlık kalan çocuğuma bunun bir kader olduğunu anlatamıyorum.
Bugün de deprem olmadı diye dua eden insanlar topluluğuna dönüştük. Mucizeler masallarda olur bizleri bu mucizelere inandırmayın. Her televizyonu açtığımda adını artık küçücük çocukların bile ezberlediği içimizden biri olan Yer bilimci deprem uzmanı Naci Görür'ü saatlerce dinler olduk. Hadi bizi geçtim çizgi film izleyen çocuklar bile artık çizgi film izlemekten korkar oldular.
Gelin yol yakınken ve böylesi bir enkazın altında kalmadan her ne yapılması gerekiyorsa bir an önce yapılması için Devlet millet hep beraber yapalım. İnanın sonuçları çok büyük olur. Ne devlet ne sivil toplum örgütleri ne siyaset bu enkazın altından çıkamaz.
Dargınlığı kimlik siyasetini bir kenara bırakıp el ele bu şehir için ne yapılması gerekiyorsa yapalım. Birde ricam sosyal medyayı aktif kullanan insanlara inanın o dramatik videoların arkasına ağıt tarzında şarkı koyup paylaşmak hiç birinize herhangi bir prim kasmayacaktır. Bu tarz videolarınızı bir kenara bırakıp bu şehir için neler yapabiliriz onu tartışalım...