Bazı sözleri, üslubu, davranışları bazı kişilere yakıştıramazsınız.
Ahkâm keser, öyle güzel ahkâm keser ki; bunu yapanları eleştirerek yapar bunu. Onu izleyenler akıl tutulması yaşar adeta. Çünkü, algılayamaz birçoğu... Bu, ister gündelik hayatta ister sosyal medya mecralarında gerçekleşsin, karakterini yansıtır mutlaka.
Örneğin, sosyal medyada kitleleri peşinden koşturanlar; kaç beğeni var? Kaç takipçi var? Değerler buna göre ölçülüyor. Ne kadar çok beğeni alıyorsan, o kadar iyisindir. Çok beğeni alanları takip edenler de paylaşımı anlasın, anlamasın okumadan, bakmadan beğeniyor. Neticede, insanların ortak algıları kalabalıktır. Kalabalığı sever.
Oysa, kalite bu değil asla. Şayet böyle olsaydı, rakamla da ölçülebilecek olsaydı bugün ‘Tik tok’ denen mecradan felsefe âlimleri, düşünürler çıkardı.
Kendi entelektüelliğini ilan etmiş, tek kişilik cumhuriyetini kurmuş, bir de üzerine sosyal medya gibi bir alan bulmuş bu kişiler, belki gerçek hayatta asla söyleyemeyecekleri sözleri, bu alanda rahatlıkla söyleyebiliyorlar.
Kendilerini dünyanın en özel kişisi olarak görürler, onlar ‘en’dir, bütün dünya onlara bahşedilmiştir. Tektir, eşsizdir. Şiirse şiir, yazıysa yazı, eğitimse eğitim. Başkalarını takdir etmekten hoşlanmaz, ancak kendilerine gelen övgü sözlerini yorumlarda okumaktan büyük keyif alırlar. Çünkü, onların hakkıdır zaten bu.
Bir çoğumuzun kullandığı sosyal medya, artık kendimizi ifade edebildiğimiz tek yer olma yolunda hızla ilerliyor. Gerçek hayatta belli bir çevrenin bireyi olurken sosyal medyada çeşitli çevrelerin, kişiliklerin muhatabı olabiliyoruz. Kaldı ki çift kişilikli, narsist, kişilik bozukluğu olan kişilerle karşılaşma olasılığı çok yüksek. Onlara baktığımızda hemen tanıyamayız. Yüzleri, mimikleri yoktur. Ses tonları yoktur. Tıpkı bulundukları ortam gibi sanaldırlar. Ve bu sanal âlemle özdeşleşmiş, bütün dertlerini, iç huzursuzluklarını sizlerle paylaşırlar. Ancak bir farkla, hep haklı olan kendileridir. Karşı taraf daima suçludur.
Kendileriyle barışık olmayan bu kişileri tanımak zor değil aslında, hemen şimdi bakın listenizdeki arkadaşlarınıza. Mutlaka birkaç tanesi sizde de vardır.
Benim naçizane önerim; ruh sağlığınız için fazla zaman geçirmeyin sanal dünyada. Hiç değilse sizi üzecek kişileri takip etmeyin. Görmek istemediklerinizden uzak durun. Takipten çıkma, iyi ki böyle bir buton koymuşlar. Bunu kullanmaktan çekinmeyin.
‘Takipçisi çoksa bu iyidir’ düşüncesinden vazgeçin. Bu algı operasyonundan başka bir şey değil. Birçok platformda takipçi sayısı arttırmak için para ödendiğini biliyoruz. İçeriğini okumadığınız, neden söz ettiğini anlamadığınız insanların peşine, sırf kalabalıkta bir nokta olmak için katılmayın. Öyle değerler var ki; sayfasına sadece kendi değerinde insanları alıyorlar, çünkü amaçları fikir alışverişinde olmak. Zor değil, buralarda bilgi edinmek için bulunuyorsanız, zaten biraz çaba ile onlara ulaşırsınız. Bırakın kalabalıkta bir figüran olmayı. Kendi hikâyenize başrol olun…
Sağlıklı günler, mutlu haftalar dilerim...