“Evrendeki sistemin herhangi bir kısmında bir entropi artışı olursa (düzensizlik artarsa) başka bir kısmında entropi azalır (yani düzen artar). Fakat bu artış ve azalmalar geçicidir ve ne kadar büyük olursa düzelme de o kadar hızlı gerçekleşir.”
Bu cümleleri kitabıma yazalı tam 10 yıldan fazla oldu. Bu zaman içerisinde, evrenin değişmez yasalarından biri olan bu bilgi, yaşama tutunmamın amaçlarından birini teşkil etti. Özellikle şu “geçici” kelimesi her zaman içimi rahatlatmıştır.
Dünyamız bir toz bulutu gibi yangınlarla kavrulup, sularda boğuluyor. Düzensizliğin artışı neredeyse tavan yaptı. Yanan ormanların üzerinde neredeyse mangal partileri düzenliyor insanlık. Türk mavisi rengindeki okyanuslarını lağıma çeviriyor sanki. Doğanın yavrularına acımasız davranıyor. Kendi türünü de acımasızca katlediyor. Bu bozulma, doğal yollu bir düzensizlik değil, bilinçli ve akıllı bir canlının elinden çıkıyor sanki.
Fakat bu görünen, resmin küçük bir detayı. Uzay-Zaman ölçüsünde çok minik bir değişim. Bir gezegenin böyle helak edilmesi, yine o gezegenin üzerinde yaşayan, o gezegende barınan, geçinen, nefes alan, doyan akıllı insanların bir organizasyonu olması da büyük bir ironi.
Şunu düşünüyorum her zaman. Bir yerde düzensizlik artarsa, başka bir yerde düzen artar.
Kim bilir: Belki dünyadaki bu düzensizliğin artışı, başka bir gezegende yaşamın doğuşunu müjdeliyordur. Oradaki yaşamların filizlenmesine katkımız oluyordur bilinçsizce.
Sizce de bu kadar fedakar olmalı mıyız?
Belki de dünya üzerinde yaşam kurulurken milyarlarca uzaklıktaki bir gezegende yaşam yok oluyordu. Onlar da kendilerini böyle feda ettiler ve bizim mavi gezegenimizde insanlık ortaya çıktı. Belki de sıra bizde. Biz şimdi başka bir platformdaki yaşamların oluşmasına katkı sağlıyoruzdur.