Haziran ayında başta Dünya Sağlık Örgütü’nün yürüttüğü çok merkezli çalışma olmak üzere binlerce hastayı kapsayan klinik deneyler durdurulmuş ve hidroksiklorokin Covid-19 tedavisinden çıkarılmıştı.
Duvar'dan Emine Algan'a konuşan Enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve Klimik (Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Uzmanları) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Önder Ergönül, Türkiye’de bir yanda sırf muhalefet olsun diye karşı çıkışlar, diğer yanda gerçeği görmeme eğilimi olduğunu söyleyerek, bilim insanlarının ise sadece gerçeklerin peşinde olduğunu hatırlatıyor. Klimik Derneği uzmanları, dünyadaki meslektaşlarıyla birlikte canlı meta analizi yaparak, yani her gün tüm verileri derleyip gözden geçirerek süzüyor ve en doğru yaklaşımın ne olduğunu kamuoyuna ve sağlık otoritelerine bildiriyor. Buna göre dünya bilimsel kamuoyunda hidroksiklorokin gündemden düşmüş bir ilaç. “Hangi ülkelerde kullanılıyor?” sorusuna Prof. Ergönül’ün verdiği yanıt şöyle:
“Rusya ve Türkiye. İspanya’da net görüşler yok, daha parçalı. Bu kadar. Batı ülkeleri kullanmıyor, Türkiye’de çoğu zaman çaresizlikten kullanılıyor ya da ilaç diye genel bir isimle talep ediliyor. Oysa bu yanlış bir yaklaşım. İlaç yararlıysa verilir, zararlıysa hele hele hiç verilmez. Meslektaşlarımızın bu ilaca bel bağlamamalarını söylemek bilim insanı olarak bizim asli sorumluluklarımızdan.”
Aynı zamanda Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanları Derneği’nin de yönetim kurulunda olan Prof. Önder Ergönül, Sağlık Bakanlığı’na yaptıkları çağrıya rağmen ilacın Türkiye’de kullanılmaya devam edilmesine ilişkin şu görüşleri dile getiriyor:
“Dikkate alacaklardır diye bekliyorum. Ama çok geç kalmamalarını öneririm. Sağlık Bakanlığı’nın bilim kurulu var ama bu gibi yapılar doğası gereği bilimsellikten uzaklaşabilir, bütün dünyada böyledir. Biz Sağlık Bakanlığı’na destek olmak istiyoruz, çünkü sorun ülkemizin sorunu. Ve karar verecek olan bir tane bakanlık, tek otorite var. Sağlık Bakanlığı’na dostça tavsiyem şudur, tedavi algoritmasını güncellesinler. Güncelleyemediler.”
Prof. Ergönül, ilacın Covid-19 tedavisindeki yan etkilerine dair şu bilgileri veriyor:
“Çok önemli bir yan etkisi var. Yüzde 10, hatta bazı çalışmalara göre yüzde 20’ye varan oranlarda kalpte ritim bozukluğuna yol açıyor. Bu da ani kalp yetmezliğine neden olarak bayılma ve ölümle son bulmakta. Ki bunlar oldu Türkiye’de. Pandeminin başlarında, Mart-Nisan aylarında pek çok meslektaşımız hastalığa yakalanmamak için profilaktik (koruyucu) olarak kullandı. Sırf bu nedenle yoğun bakıma alınan oldu. Koruyuculuğu da olmadığı kanıtlandı.”
Enfeksiyon hastalıkları uzmanı, Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Özlem Azap da, sıtma ilacı olan hidroksiklorokin için “Pandeminin başlarında SARS türü virüslerin yol açtığı hastalıklarda bir seçenek olabilir mi diye gündeme geldi” diyerek şu bilgileri veriyor:
“Dünyanın pek çok yerinde çalışmalar yürütüldü ve görüldü ki hastalığın seyrini değiştirmiyor. Bu net bir şekilde ortaya çıktı. Sonra veriler biriktikçe gördük ki yan etkilere yol açıyor. Kalp ritmiyle ilgili sorunlara yol açtığını biz zaten biliyoruz. Normalde çok sık olmayabilir ama yaygın kullanıldığında bu yan etkiler oransal olarak düşük olsa bile toplumdaki hasta sayısı arttığından belli bir sayıya denk gelebiliyor. Özellikle kalp ritmiyle ilgili yan etkileri nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü de, Fransa’daki ve İngiltere’deki çalışmayı yürütenler de durdurdular. Yani hidroksiklorokinin bir tedavi seçeneği olmadığı kabul edildi ve uygulamadan çıkarıldı.”
Sağlık Bakanlığı’nın 2 Ağustos’ta güncellenen tedavi algoritmasına göre Covid-19 hastalarında kullanılan iki temel ilaç var: Hidroksiklorokin ve favipiravir. Algoritmada yer almamasını önerecek kadar güçlü veriler olduğunu vurgulayan Prof. Azap, “Bütün bilimsel veriler eşliğindeki önerimiz ve beklentimiz hidroksiklorokinin Sağlık Bakanlığı’ndaki tedavi algoritmasından tamamen çıkarılması” diyor.
Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart’tan bu yana altı aydan fazla zaman geçtiği halde kullanılan ilaçların tedavideki etkisine dair bilimsel çalışmaların azlığına dikkat çeken Prof. Azap şu görüşleri dile getiriyor:
“Türkiye’deki durum nedir, paylaşılmasını istiyoruz. Çokça veri birikti. Onbinlerce hasta hidroksiklorokin almış durumda ve biz verileri halk sağlığı yöntem sistemine giriyoruz. Kaç kişi aldı, kaçında iyileşme nasıl oldu, almayanlarda nasıl oldu, alanlarda yan etki görüldü mü, bunların hepsi elektronik ortamda veri olarak var aslında. Biz bunların bir an önce paylaşılmasını istiyoruz.”
Türkiye’ye özgü, diğer ülkelerde saptanmamış olumlu bir etki varsa bunun da paylaşılmasını beklediklerini belirten Prof. Özlem Azap şunları söylüyor:
“Denebilir ki Türkiye’deki başarı şu şu nedenlerle dünyadan farklı bir şekilde iyi gitti. O zaman biz de bilimsel ölçütlerle buna ilişkin bilgileri elbette konuşabiliriz. Ama hem Sağlık Bakanlığı’ndan veri paylaşılmıyor hem de verileri paylaşmak isteyenlere de engel çıkarılıyor. Türkiye’den Covid-19’a ilişkin birçok bilimsel yayın olduğu ifade ediliyor, var da gerçekten ama bizim belki de en çok merak ettiğimiz hidroksiklorokin etkili midir değil midir, bunu anlayacağımız bir yayın yok maalesef. Kaldı ki gözlemlerimiz var, verilerimiz var, biz bunları paylaşmak istiyoruz ama birtakım izinlere tabi olduğunu ve izinlerin de verilmediğini görüyoruz.”