1915 Ermeni Tehciri’nin üzerinden 104 yıl geçti. Ermeniler gitti ama izleri hala duruyor. Bunlardan biri de 70 yaşındaki Demirci Ustası Aziz Sapan. Mesleğini Ermeniler’den öğrenen Sapan, Ermeniler’in son çıraklarından biri.
Tehcire kadar 65 bin 850 Ermeni’nin yaşadığı Diyarbakır, Ermeni nüfusun yoğun yaşadığı yerlerden biriydi. Ermeniler sadece merkezde değil ilçelerde de yaşıyordu. Bu ilçelerden bir de Lice’ydi. Ermeni Kilise kaynaklarına göre Lice’de 1914’te 24 kilise ve bir manastırın bulunduğu 33 köyde, 5.980 Ermeni yaşıyordu. Merkezde ise 2 bin 650 Ermeni iskan ediyordu.
Lice Ermenileri’nin büyük bölümü zanaatkardı. Terzilik, kuyumculuk, fırıncılık, demircilik Ermeniler’in başlıca işleriydi. Hem üretiyor hem usta yetiştiriyorlardı. Tehcir ve sonrasında Ermeniler ilçeyi terk etse de izleri hala duruyor. Lice’nin tek demirci ustası Aziz Sapan da Ermeniler’in ilçeye kazandırdığı ustalardan biri.
Yaşı 70’i geçen Aziz Sapan 50 yılı aşkın süredir demirci ustası. Artık rağbet azalsa da, küçük dükkanında tarım aletleri üretmeye devam ediyor. Mesleğini Ermeni ustaların yanında öğrenen Sapan, hayat hikayesini VOA Türkçe’ye anlattı. Birçok Ermeni ustası olduğunu söyleyen Sapan, “Ben hepsinin yanında çalıştım, ben Peno ustanın yanında çalıştım, Fahri’nin yanında çalıştım, Mardo ailesinin yanında çalıştım, Dikro ustanın yanında çalıştım. Biz ortaklaşa çalıştık, epey devam etti. Burası Ermeniler’in memleketiydi. Buraya ilk gelenler onlardı. Buralar Ermeniler’in toprağıydı. Bu araziler Ermeniler’indi, arkadaki dağlar Ermeniler’indi. Buradan ötede Sarnıs diye bir köy var, orada Ermeniler vardı, Yaprak köyünde Dibek’te Ermeniler vardı” dedi.
Sapan’ın o günlere ait anıları hala taze. Lice’den göç etmiş Ermeniler’le hala görüştüğünü ifade eden Sapan, “Aramız çok iyiydi, hakkımıza ve işlerine sadıktılar. Ödemelerine sadıktılar. Bir tek ben değilim birçok Kürt yanlarında çalışıyordu. Bu çalıştı, arkadaşı, ağabeyi çalıştı. O dönem çalışanların hepsi öldü, kimse kalmadı. O Ermenilerden de kimse kalmadı. Onlar da öldü. Sadece iki kardeş kaldı. Hollanda’da yaşıyorlar. Ara sıra buraya gelip gidiyor, bize misafir oluyorlar. Üç dört kardeşdiler, Manase vardı, Mesair vardı, amcaları Hüsnü, amcaları Yusuf vardı, diğer amcaları Kamil vardı. Bunlar dönmedi. Müslüman olmuş sonra tekrar dinlerine dönmüşlerdi. Şimdi iki kardeş kaldı Ares ve Ayo. Dikro ailesinden kimse kalmadı. Bir küçük kardeşleri kaldı onu da ben tanımıyorum” diye konuştu.
Sapan Ermeniler’le çalışmaktan memnun, Ermeniler de Lice’de yaşamaktan. Sapan, o günlere dair aklında kalanları şöyle anlatıyor; ”Ben çalışkan bir çocuktum, beni yanlarına aldılar ve ‘bizimle birlikte çalış’ dediler. Beni bırakmadılar. Ben demircilikten de anlıyordum, böylece onlarla çalışmaya başladım. Daha önce Fahri’nin yanında çalıştım. Fahri Müslümandı, o işi bırakınca Ermeniler ile çalışmaya başladım. Aramız çok iyiydi, devamlı yevmiyemi fazla verirlerdi. Her hafta 10 lira ya da 20 lira fazla verirlerdi. Benim çalışmama bakarlardı, fazla yevmiye verirlerdi. Kendilerinden olan işçileri bile az verirlerdi ama bana çok verirlerdi. Onlar Lice’den çok memnundu. Onların ağzından söylüyorum, başka yerde zulüm gören Ermeniler Lice’ye geldiğinde korunurmuş. Öyle söylüyorlardı.”
Sapan ürünlerine eski rağbet kalmadığı için kimsenin yapmak istemediğini bu nedenle kimseyi yetiştirmediğini söyledi. Sapan, iş arkadaşı Baki Güngörmez’le birlikte gücü yetene kadar mesleğini sürdürmek istiyor. (Amerikanın Sesi)