Dar Geçit Alanı Dünya başlıklı ilk yazımda, sizleri ciddi bir konuya davet etmiştim. Bunu yapmaya zorunlu hissetmiştim kendimi. Konu, kısa anlatması uzun sürer niteliği taşıdığı için, yeniden yoğun anlatma üslubunu seçiyorum.
İnsanın görünen bir dünya, bir de görünmeyen bir alem ile kuşatıldığını artık hepimiz biliyoruz. Görünen dünya üzerinde yaşadığımız dünya gezegeni. Görünmeyen alem ise, buna çeşitli isimler verildiğini bahsetmiştim: Astral alem, Gayb alemi, Ahiret, Mental dünya, Hisler dünyası, Öte alem, İç alem vb…
Doğduğumuz ve nefes almaya başladığımız ilk andan nefesi verene kadar geçen her dakika yarattığımız tüm oluşumlar bizim maddi dünyamızda ve görünmeyen iç dünyamızda mevcut. Her ne yaratmışsak, ne hissetmişsek, ne düşünmüşsek, neye şekil vermişsek, madde evreninde madde olarak şekil alabildiği gibi manevi evrende de varlığını sürdürüyor. Ve bu tüm varoluş bizi her yönden kuşatmış durumda.
Kendi iç dünyamızı ve kendi maddi dünyamızı olduğu kadar dünyanın da görünmeyen iç dünyasını çepeçevre sarmış, sarmalamış durumda.
Dünyayı çevreleyen bu görünmeyen yoğun enerji çemberini aşıp çıkmak ve ruhumuzun dünyasal kısmının, aslına dönmesi için yapılacak tüm çabalar nafile demiştik önceki yazımızda. Bu enerji alanından ölerek dahi kurtulmanın mümkün olmadığını da eklemiştik.
Peki çıkış nasıl olacak?
Bu dar alandan çıkış da, ancak dünyada henüz yaşarken bulunacak, keşf edilecek bir sır.
Bu nasıl bir sır?
Her ne yapıyorsak, ne düşünüyorsak, ne hissediyorsak, neye şekli veriyorsak aynen devam ediyoruz yolculuğumuza. Aslında başka bir yere de gitmiyoruz. Sıkışmak kelimesini, bir deyim olarak belirtmek mümkün. Bu bir döngü. Ve bu döngüden çıkmak ancak bir sıçrama ile mümkün. Çünkü birey olarak daha geniş ufukları deneyimleyen insanlar var. Ama genel ortalama çok düşük. Hakikatte sorun da bu aslında. Bireysel olmuyor sıçrama. Topluca sıçrama mümkün olabilir. Bunun için de geniş ufukları deneyimleyen insanların artması gerekiyor. Bu sıçramaları bireysel yapabilenler yani önder olanlar, yeterli sayıda değil. Diğerleri bu döngüde, tıpkı ayakları prangalanmış misali dönüp durmaktalar. Kısaca seviye ortalama yükselirse dar alandan çıkılabilir. Nasıl dersek: Önce yanındakinden başlamalı insan. Önce sevdiklerinden, sonra sevemediklerinden. Her birine dokunmalı ve onlara farkındalığı, öz farkındalığı anlatmalı. Unutmayalım ki Bir kişi Bin kişidir. Ve binlerin dokunuşları ile milyarlarca insan geniş ufukları deneyimleyebilir. Ve dünyanın hem görünenini hem görünmeyeni değiştirmek, dönüştürmek yine biz insanların elinde. Dünyanın enerjisi yükselirse ancak darlıktan kurtulmak mümkün olacaktır.
Devam Edecek…