Dün hepimiz köylüydük, yani lisanımızla Gundiydik ve bugün gibi onur duyardık insanlığımızdan, karşılıksız yardıma koşmalarımızdan, tısi(katıksız) ekmeği paylaşımlarımızdan, imece usulü terlenmelerimizden...
Bugün bir farklı yaşayıştayız. Mal, mülk, evlat yarışı dedik. İnsanlığı tersledik. Mala doymayan gözlerimiz, mülke tatmin olmayan nefsimiz, hayırda yarıştırmadığımız evladımıza biriktirme hevesimiz…
Özenle seçtiğimiz mallar, tereddütle tapuladığımız mülkler, lükslerde yaşatmaya gayret ettiğimiz lakin ardımızda Yasin-i Şerif yerine “bana bir şey yapmadı, Allah belasını versin yâda dünyalık için birbirlerine düşürdüğümüz evlatlarımız”…
Evet, biz Gundiydik. On on beş kardeşin tek odada tek vücut sarılmalarından geldik. Ne oldu da bugün on kardeş on ile sığmıyor? Bu kadar mı insanlıktan kopmaya, dünya malına tapmaya zevk aldık?
Ey fani ev sahipleri! Söyleyin Allah aşkına hangi birimiz yokluktan gelmedik? Hangi birimiz sefaletten, açlıktan gelmedik? Ne oldu da bir anda mazimizi, özümüzü unuttuk, kardeşimize karşı gaddar olduk?
Bugün üç günlük fani evimizin kiracısı olmak için bizlere muhtaç olanların dualarına ne kadar muhtaç olduğumuzu, olacağımızı idrak edebilseydik emin olun en mağdurunu kiracımız yapmak için kirayı en bedavaya indirmek için yalvarır, ayaklarına sarılırdık…
Gelin; kiraya verdiğimiz fani dünya evlerimiz içinde Kur-an naraları, nakaratları yükselmesine vesile olalım. Çaresizlikten sığınan kiracılarımızın avuçları arasında beddua yerine dualar yükselsin. Fani evlerimizi baki cennet köşklerinden birine çevirelim.
Biz ne zaman 1400 küsur yıl önce uyarıldığımız empatiyi kuracağız?
“Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kâmil manada) iman etmiş olamaz.” Buhârî, Müslim, Tirmizî,
“Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan.” Yunus Emre
Öleceğiz bir gün, gömecekler.
Bir kaç gün övecekler,
Sonra kalan malını bölecekler;
Hatta memnun kalmayıp üstüne birde sövecekler. Neyzen Tevfik
Selam ve dua ile…