Hayal kurmak bu yüzden bilişsel kontrol sistemimizde çoğunlukla bir aksama olarak kabul edilir. Yani kısa bir süre için kendimizde olmadığımız bir sistem hatası da denebilir.
Fakat hayal kurmak illaki hata olmak zorunda değil, bilim insanları artık bu fenomenin olumlu taraflarını da görmeye başladılar.
Bunlar özellikle bilinçli olarak düşüncelere daldığımız zamanlarda ortaya çıkıyorlar. Örneğin davranış araştırmaları, bilinçli hayallerin bazı insanlara düşüncelerini düzenlemeye yardımcı olduğunu göstermiştir.
Max-Planck Bilişsel Bilimler ve Sinirbilimleri Enstitüsü’nden Johannes Golchert şimdi hayal kurmanın olumlu etkilerinin beyinde bile kanıtlanabildiğini buldu.
Araştırma çerçevesinde bilinçli olarak hayal kuran veya düşüncelere dalan kişilerin beyinleri manyetik rezonans tomografsiyle incelenince şu sonuç çıkmış:
"Bilinçli olarak sık sık hayal kuran insanların, alın kısmındaki beyin kabuğunun daha kalın olduğu tespit edilmiş."
Ayrıca bu kişilerde iki kontrol ağının daha güçlü olduğu da görülmüş: Özellikle de belleğimizdeki bilgilere uzandığımızda çok etkin olan “Default-Mode” ağı ve bilişsel kontrol sistemi olarak odağımızı sabitleyen ve ilgisiz uyartıları önleyen ön paryetal kontrol ağı. İşte bu güçlü bağlantılar hayalleri mantıklı bir süreç haline getirmekte diyor araştırmacılar. Çünkü güçlü bağlantılarla kontrol ağı düşünceler üzerinde daha etkili olarak sağlam bir yön sunabilir. Bu da bilinçli hayal kurmanın zihinsel kontrolümüzü bozmadığının bir kanıtı olarak kabul ediliyor.