HDP eş başkanları iki merkezde miting yaptı

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli seçim çalışmaları kapsamında Silopi ve Göle'de konuştu.

Silopi’de halk buluşmasına katılan Buldan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

SİLOPİ DİZ ÇÖKMEDİ: Şırnak acıların kentidir, Silopi acıların kentidir. Tıpkı Cizre gibi, Gewer gibi, Nusaybin gibi Silopi’de de büyük acıların yaşandığını biliyoruz, büyük bedellerin ödendiğini biliyoruz. Özellikle 2015 tarihinden sonra bu şehirde, bu kentte evlerin yıkıldığı, canların kaybedildiği, büyük bir acının yaşandığı büyük bedellerin ödendiği günleri gördük, günleri geçirdik. Ama hiçbir zaman diz çökmedik, taviz vermedik, boyun eğmedik. Silopi hiçbir dönem hiç kimsenin önünde diz çökmedi, boyun eğmedi. Acılarımızı yüreğimize gömsek de onları unutmadık.

TAYBET ANA’NIN TORUNLARIYIZ: Taybet Anamızı unutmadık! Taybet Ana’nın cenazesinin 1 hafta boyunca sokakta bekletildiğini unutmadık. Seve’yi, Pakize’yi, Fatma’yı unutmadık. Seve’lerin, Pakize’lerin, Fatma’nın yoldaşları size söz veriyoruz: Onların hesabını hukuk önünde soracağız. Bizler Seve’nin yoldaşlarıyız, bizler Taybet Ana’nın torunlarıyız, Bizler Pakize’lerin, Fatma’ların yoldaşlarıyız. Bu acıları görmüş olabiliriz, bu bedelleri yaşamış olabiliriz ama hiçbir zaman ilkelerimizden ve mücadelemizden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.

BELEDİYELER KARAKOL OLDU: En son iradenizle seçtiğiniz bütün belediyelere kayyım atadılar. Şırnak, Cizre, Silopi Belediyesi’ne kayyım atadılar. Bu kayyımlar, sizlerin değeri olan, sizlerin iradesi olan, kimliğinizin, dilinizin, kültürünüzün yaşatıldığı bu şehirdeki kurumlarımızı kapattılar. Belediyelerde çalışan onlarca işçimizi işten çıkardılar. Belediyeleri birer karakol olarak kullandılar. Halkımızın belediyelere girmesine izin vermediler. Oradan halkımıza hizmet yapılmasına izin vermediler. İşte boşuna demiyoruz bunlar emek hırsızı, bunlar yolsuzluk yapıyor, bunlar hırsızlık yapıyor.

HDP OLMASA KONUŞACAK ŞEY BULAMAZLAR: Bütün yolsuzlukları, hırsızlıkları Sayıştay raporlarıyla da belgelenmiş durumda. Şırnak Belediyesi’ne kayyım atanmadan önce 8 trilyon para olmasına rağmen, bugün Recep Tayyip Erdoğan “O paraları Kandil’e gönderdiler” diyor. Oysa Sayıştay raporlarına baksın, belediyelerimizde trilyonların kasada olduğunu görecek. Ancak bugün ayakta durmak için, kendi iktidarlarını sağlama almak için bu yalanlara ve iftiralara sarılıyorlar. Bizler biliyoruz ki bugün HDP olmazsa Recep Tayyip Erdoğan da, AKP de, onların belediye başkan adayları da mitinglerde konuşacak bir şey bulamazlar. Bugün ağızlarını açtıkları her yerde HDP’ye hakaret edip, HDP’ye iftira atıp kendi iktidarlarını ayakta tutmaya çalışıyorlar. HDP olmazsa söyleyecek sözleri kalmayacak. Ama bugün ağızlarına doladıkları o yalanları, o iftiraları 31 Mart tarihinde seçim sandıklarında onların yüzüne çarpacağız.

KAYYIM PARSEL PARSEL SATTI: Bütün belediyelerimizin arsalarını parsel parsel kendi müteahhitlerine, kendi yandaşlarına sattılar. Şırnak buna bir örnektir. Şırnak Belediyesi kayyımı belediyeye ait bütün arsaları kendi yandaşlarına parsel parsel sattı. Bütün bunları bu bir aylık süreç içinde 31 Mart’a kadar, belediye eşbaşkan adaylarımız her ortamda, her zeminde onların yüzüne vuracak ve sizlere anlatacaklar. İşte bu yüzden, gelip sizlerden oy istemeye yüzleri yok, oy isteme hakları yok. Ve gelenlere, HDP dışında sizden oy isteyenlere bütün bunları anlatın, söyleyin, belediyelerde kayyımların yaptıklarını onların yüzüne vurun.

ÇIKARDIĞINIZ YASAYI UYGULAYIN: Seçim bizim için önemli bir gündemdir ve bir referandumdur ancak bugün Türkiye’nin bir önemli gündemi daha var. Cezaevlerinde 300’den fazla arkadaşımız cezaevlerinde ve dışarıda bedenini açlık grevine yatırdılar. Buradan Sevgili Leyla Güven’e selamlarımızı yolluyoruz. Sevgili Leyla Güven bugün 115 gündür açlık grevinde. Onunla birlikte diğer arkadaşlarımız da, Sebahat Tuncel’den Selma Irmak’a kadar, Dilek Öcalan’dan Yüksel Koç’a kadar arkadaşlarımız bedenlerini açlığa yatırdı. Tek bir talepleri var: Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşebilmesi. Bu kadar haklı bir talebi, bu kadar meşru bir talebi, bu kadar yasal bir talebi görmezden, duymazdan geliyorlar. Biz açlık grevinde olan arkadaşlarımızın yaşamını yitirmemesi için, cenazelerin gelmemesi için, cezaevlerinden tabutların çıkmaması için bu talebin bir an önce karşılanması ve Sayın Öcalan’la İmralı Cezaevi’nde aile ve avukat görüşlerinin gerçekleştirilmesini bir kez daha talep ediyoruz. Ve buradan Adalet Bakanı’na sesleniyoruz, çıkarmış olduğunuz yasayı uygulayın! Bunu uygulamamakla kendiniz suç işliyorsunuz. İleride böylesi bir suçla karşı karşıya kalacaksınız, iktidarınız baki değildir, bu devran döner. Bu devran dönecek ve siz de bir gün hukuk önünde hesap vereceksiniz.

Sezai Temelli de güncel gelişmeleri ve seçim çalışmalarını değerlendirdiği konuşmasında şunları söyledi: 

DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ DARBEYLE ALINDI: Sevgili arkadaşlarım, bugün 2 Mart. Bundan tam 25 yıl önce demokratik siyasete tahammül edemeyenler, o gün yine demokratik siyasete saldırmışlardı. 2 Mart 1994 vesilesiyle, huzurlarınızda sevgili Orhan Doğan’ı anmak istiyorum. Türkiye siyasetine, Türkiye demokrasisine o büyük katkıları yapan mümtaz insanı dokunulmazlıkları kaldırarak gözaltına almışlardı. O gün Türkiye siyaseti ve demokrasisi çok büyük bir yara aldı. O yarayı gidermek için, demokrasiyi onarmak için bu ülkede çok büyük mücadeleler verildi. Bu mücadeleyi veren arkadaşlarımızın başında gelen sevgili Figen Yüksekdağ’ı, sevgili Selahattin Demirtaş’ı da 4 Kasım 2016’da demokrasiye karşı yapılan bir darbeyle gözaltına alındılar.

YOKSULLUK YAYILIYOR: Hayır siyaset yapmıyorlar, siyaseti tüketiyorlar. Biz halkı siyasete davet ediyoruz. Gelin siyaset yapın, gelin belediyelerimizi seçilmişlerle birlikte siz yönetin. Ancak o zaman bunların yaptığı yolsuzlukların önüne geçilir. Geçmişte böyle yapıyorduk yarın da böyle yapacağız. 1 Nisan’dan sonra yerel yönetimlerimizi hep birlikte yöneteceğiz. Her bir kuruşun hakkını vererek yoksulluğu, yolsuzluğu bitirerek, işsizliği bitirerek hakça, adaletçe bir düzeni belediyelerimizde hayata geçireceğiz. Bir ülkede adaletsizlik varsa o her yere ulaşır. Bugün Türkiye’deki en büyük adaletsizliklerden biri de iktisadi alanda yaşanmaktadır. Herkes borçlu. Yoksulluk giderek yayılmakta, işsizlik her ay yeni bir rekor kırıyor.

EMEĞİN VE EMEKÇİLERİN KENTLERİNİ YAPACAĞIZ: Savaş politikalarından, zulüm politikalarından kurtulmanın yolu bir iradeyi güçlü bir şekilde ortaya koymaktan geçiyor. O da barış iradesidir. Bu irademizi her yerde ortaya koyacağız. Barış demek aslında toplumsal barış demektir, bir arada yaşamaktır. Kentlerimizi bu anlayışla yeniden inşa edeceğiz. Bunların kentsel yıkımlarına bütün kentleri betonlaştırmalarına bütün kaynaklarımızı yola betona yatırmalarına karşı, ekolojik toplum anlayışımızla kentlerimizi var edeceğiz. Yine kentlerimizi eşit temsiliyet üzerinden yöneteceğiz. Eş başkanlık sisteminde olduğu gibi kadınlar söz, yetki ve karar sahibi olacak. Kadınların kentlerini var edeceğiz. Türkiye toplumunda eğer demokratik bir gelişme ve hukukun üstünlüğünü istiyorsak atmamız gereken öncelikli adım eşit temsiliyettir. Bunu her yerde koruyacağız. Yine kentlerimizi emeğin ve emekçilerinin kenti yapacağız. Yoksulluğu önlemenin yolu emekten yana olmaktır. İşsizlikle mücadele etmektir, üretimde emeğin ve işçinin, çiftçinin esnafın söz sahibi olduğu bir yapıyı var etmektir. Bunların hepsini birlikte yapacağız. Kooperatiflerimizle, belediye iktisadi teşekküllerimizle ve KOBİ’lerle bunları birlikte hayata geçireceğiz. Ancak o zaman barışın kentlerini toplumsal barışı var edebiliriz. Bunları birlikte var edeceğiz bundan kimsenin şüphesi olmasın.

17 YILDIR HDP Mİ YÖNETTİ? Bakın, halktan toplumdan o kadar kopmuşlar ki ne söylediklerini bilmiyorlar. Tek söyledikleri bir şey var sabah akşam HDP’ye saldırmak, bizi düşmanlaştırmak. Bunu kendisi ve bir kaç bakanı, adayları her yerde yapıyor. Ya siz bırakın HDP’yi, 17 yıldır iktidardasınız, 17 yıl sonra bu ülkenin hali nedir? Çıkın önce bunun hesabını verin. “Biz hata yaptık, şuralarda yanlış yaptık” diye bir özeleştiri verin. HDP iktidarda mıydı, 17 yıldır bu ülkeyi HDP mi yönetti? Biz bu ülkeyi değil 17 yılı bırakın 17 ayda düzlüğe çıkarırız. Biz iktidara geliyoruz, bu ülkenin önünü açmaya bu ülkeyi demokratikleştirmeye geliyoruz. Bu ülkeye barışı getiriyoruz. Önce yerel yönetimlerde sonra Türkiye’de iktidara geleceğiz. Sadece Türkiye’de değil hem Türkiye hem de Orta Doğu hem de Avrupa’da barışı gerçekleştireceğiz.

KADINLARA 55 ERKEKLERE 60’TA EMEKLİLİK: O kadar halktan kopuklar ki dün bir şey söylüyor. Diyor ki 65 yaş üzerindekiler diyor elden ayaktan düşüyor. 65 yaşına gelmiş insanları yok sayma başlıyor. Oysa bir çoğumuz için yaşam emekli olduktan sonra başlıyor. Biz emeklilerin kentlerini de var edeceğiz. Tüm emeklilerimiz 65 yaşından sonra yaşadıkları kentlerde huzur içinde sosyal yaşamı bizimle birlikte var edeceğiz. İktidara geldiğimiz zaman 65 yaş emekliliğini, bu mezarda emeklilik yasasını değiştireceğiz. Kadınlar 55, erkekler 60 yaşında emekli olacak. Ve emekliler sosyal yaşamın içinde, torunlarımız, çocuklarımızla kentin sosyal dokusu içinde kent yaşamına katkı sunacaklar. Çalışmak zorunda kalmayacaklar. Bugün 8 milyon emekli çalışmak zorunda çünkü geçinemiyor, yoksul. Biz belediyelerimizde, yerel yönetimlerimizde emeklilerin çalışmak zorunda kalmadığı projeleri hayata geçireceğiz. Yoksullukla mücadele ederken bu konuyu öncelikli konu olarak ele alacağız. Birlikte pişirip birlikte yiyeceğiz. Yoksul emekli insanlarımızla dayanışma içinde olacağız.

EMEKLİ OLMA YAŞIN GELDİ: 65 yaş hatırlatması iyi oldu. Ben de diyorum ki madem insanlar 65 yaşında elden ayaktan düşüyor sen de 65 yaşındasın. Senin de emekli olma yaşın gelmedi mi? Elden ayaktan düşme ama emekli olma yaşın gelmiş. Diyoruz ki siyasette de emekli yaşı olmalı. Beli bir yaştan sonra artık gençlerin önü açılmalı, öyle göstermelik bir iki genç vekil meclise sokarak değil gençlere siyaset yapma olanağı sağlamak için siyasette de bir emeklilik yaşına ihtiyacımız var. Var mısınız 31 Mart’ta hep birlikte bunların emeklilik işlemini başlatmaya? O zaman 31 Mart’ta sandıklara giderek oylarımızı kullanarak hem geleceğimize sahip çıkalım hem de gençler için siyasetin önünü açalım. Bu 65 yaş üstü siyasetçilere emeklilik işlemi başlatalım. (DUVAR)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Siyaset Haberleri

'Yargıyı da gazetecileri de rahat bırakın'
Birinci parti değişiyor, fark 2 puan
Erdoğan'la Özel arasındaki fark açılıyor
İktidar bizi bekleme odasına aldı
Kürt sorunu Viking kafasıyla çözülmez