Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, dün başlattıkları 'Herkes için Adalet' kampanyası hakkında bilgi verdi. Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Günay, partilerinin mücadele programlarıyla demokratik siyaset alanını genişletmeyi hedeflediklerini söyledi. Günay, “Bu programa Hakkari’den Edirne’ye, İzmir’den Van’a, Mersin’den Amed’e kadar başta kadınlar, gençler olmak üzere demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana olan toplumun her kesimi ses verdi. Bu sayede gündem belirleyen bir parti olduğumuzu bir kez daha göstermiştik” dedi.
Neden adalet teması ile başladıklarını anlatan Günay, “Adaletsizlik cenderesinde kıvranan Türkiye halklarının, ekmek kadar su kadar temel bir ihtiyacı var: O da Adalet’tir. Saray ve Saray çevresine kümelenmiş iktidar elitleri dışında Türkiye’de tüm toplumsal kesimler adalet arıyor. AKP ve MHP’ye oy veren seçmenler dahil ülkedeki herkes adaletin kalmadığına inanıyor” diye konuştu.
Günay'ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle;
İKTİDARA GÖRE BÜTÜN MUHALİFLER TERÖRİST: Sadece sarayın etrafından kümelenenler kendileri için adaletin sağlandığına inanıyorlar. Yani aslında onlar bile kendileri dışında kimseye adaletin uygulanmadığını biliyor. Günlük hayatın içinde yurttaşlar yaşamlarının herhangi bir anında bu adaletsizliği maruz kalıyorlar. Demokratik bir ülkede iktidar ve muhalefet vardır. Siyasi hedefleri için yarışırlar. İktidara biat etme mecburiyeti faşist rejimlerde olur ki günümüzde yaşanan sıkıntıların başında bu gelmektedir. İktidara biat etmeyenlerin terörist olarak damgalandığı bir ülkede yaşıyoruz. Düşünün ki bu iktidara göre bütün muhalifler ya terörist ya da ülkeye düşman.
AÇLIK GREVLERİ 75’İNCİ GÜNÜNDE: Bu düşman hukukun en fazla yansıdığı yer cezaevleridir. Sayın Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit bugün bütün cezaevlerine sirayet etmiş durumdadır. Bugün cezaevlerinde çıplak aramadan, keyfi disiplin cezalarına, infaz yakmalardan, çift kelepçe uygulamalarına, sağlık hizmetinden faydalandırılmaya kadar sayamadığımız birçok hak ihlali yaşanıyor. Ve bugün adil olmayan bu uygulamalara karşı siyasi tutsakların başlattığı açlık grevi direnişi 75’inci günündedir.
YASAL KILIFLARA UYDURULMUŞ HUKUKSUZLUĞU REDDEDİYORUZ: Emekçilerin işsizlik fonunu kendi yandaşlarına peşkeş çeken yasalar çıkardınız. Tahliye olması gereken tutsakların eline bir tebliğ sıkıştırarak infazlarının yakıldığına dair yeni yasalar çıkardınız. Eş başkanlık ve eşit temsiliyet uygulamasını yasalara dayandırarak, suç olarak gösterdiniz. Biz sizin zorba iktidarınızın çıkardığı yasal zorbalıkları değil, gerçek olan adaleti sağlamak için mücadele ediyoruz. Yasal kılıflara uydurulmuş hukuksuzluğu reddediyoruz. Mızrak artık çuvala sığmıyor artık. İsyan ediyoruz. Adalet yoksa demokrasi yoktur. Adalet yoksa demokratik bir uzlaşı ve özgür bir siyaset de yoktur. Adalet yoksa hukuk yoktur. Bu üç temel dinamik olmadan yaşama bir anlama katamayız. Siyaset yapamazsınız, geleceğe bir söz bırakamaz ve geçmişin yükünden kurtulamazsınız.
ADALETE YER AÇMALIYIZ: Adalete yer açmalıyız. Adalete yer açma çabamız ve derdimiz var. Tüm meselemiz budur. Çünkü adalete yer açmak halklara yer açmaktır. Çünkü adalete yer açmak göz kapaklarına acının ağırlığı bindirilmiş annelere yer açmaktır. Çünkü adalete yer açmak diyaloga yer açmaktır. Bu nedenle başlattığımız kampanyamızda tüm adaletsizlik alanlarına değinecek, görecek, eylem ve etkinlikler yapıyoruz.
Günay, kampanyanın detaylarına ilişkin de şu bilgileri verdi:
- Bir süredir başlayan İş ve Aş Buluşmalarını ileri taşıyarak yoksulluk ve işsizlik temalı kitlesel bölge yürüyüşleri yapacağız.
- Cinsiyetçi, militarist, kadın düşmanı politikalara karşı kadınlarla buluşmalar gerçekleştirerek, eylem ve etkinlikler düzenleyeceğiz.
- Kürtçeye yoğun saldırıların ve asimilasyon politikalarının olduğu bir dönemde ‘Anadil Adaleti’ni arayacağımız eylem ve etkinliklerde bulunacağız.
- Cezaevlerinde süreleri dolmalarına rağmen bırakılmayan, denetimli serbestlik hakları kullandırılmayan, infazları yakılan tutsakların, açlık grevine girenlerin adalet taleplerini dillendirmek için farklı şehirlerde ve Meclis’te ‘adalet’ diye haykırmaya devam edeceğiz.
- Siyasette sıkışan ve kutuplaştırılan atmosferi aşmak ve nefes aldırmak için kendimiz dışındaki partilerle, inanç kurumları ile bir araya geleceğiz.
- Sol, sosyalist ve devrimci güçlerle, değişik inançlardan çevreler ve gruplarla baskılara karşı direnişi büyütmek için programlar düzenleyeceğiz.
- Şırnak’ta kömür madenlerinin kirlettiği Nergüş Deresi'nin, Dersim’de maden aramaları ile doğa yıkımı gerçekleştirilen Çemişgezek’in, Aydın ve Muğla’da incir ağaçlarının, Mersin’de ve Antalya’da portakal ağaçlarının, Karadeniz’de ormanların, fındık ağaçlarının ve çay tarlalarının hakkını korumak için ekoloji buluşmaları düzenleyeceğiz.
- Aylardır kepenk kapattığı için iflas ettirilen restoran, lokanta ve kafe işletmeleri ve emekçilerinin hakkını aramak için buluşmalar yapacağız.
- Tekçiliğin yansıması olan mezhebe dayalı inanç anlayışını yıkmak için tüm inançlarla zenginliğimizi göstereceğiz.
- AİHM iddianamesi ile ülkenin yargı sisteminin nasıl mahkûm edildiğini, Kobanê iddianamesi ile bizleri yargılamak isteyenleri yargılayacağımızı göstereceğiz.
- Derinleşen tecrit sistemin ülkeye yaygınlaştırılmaya çalışıldığını ve sonuçlarını anlatacağız.
- Kürtlere karşı savaş politikalarının sadece Kürtlere değil tüm ülkeye verdiği zararı göstermek için alanlarda olacağız.
Günay, “İşte bunun için HDP olarak, ‘Herkes İçin Adalet’ diyoruz. Adalet, demokrasi ve eşitlik için kadınlar ve gençler başta olmak üzere emeği sömürülen işçileri, kimliği yok sayılan Kürtleri, Çerkezleri, Lazları, Romanları, inancı yok sayılan Alevileri, geleceği elinden alınan öğrencileri birlikte omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz” diyerek bu kapsamda yapılacakları da ifade etti.
ETKİNLİKLER HAZİRANA KADAR SÜRECEK
Günay, “İlk önce kampanyanın kadın programı Kadın Meclisimiz tarafından Ankara’da açıklanacak. Ankara ve İstanbul Adliyelerinin önünde eş genel başkanımızın, milletvekillerimizin kadın meclisimizin ve avukatların katılımı ile çıplak arama, uygulanmayan AİHM kararı ve iftira ve yalanlarla dolu Kobanê iddianamesini işleyeceğimiz açıklamalar ve oturma eylemleri yapağız.
Cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekmek için cezaevleri önünde protestolar, açıklamalar yapacak, eylemler düzenleyeceğiz. Adalet için grevde olanlara ses vermek için 15 Şubat’ta ‘Tecride Son, Yaşam İçin Adalet’ sloganıyla üç farklı kentte uluslararası komplonun yıldönümünde tecridi protesto etmek için kitlesel yürüyüşler gerçekleştireceğiz.
Dünya Anadil Günü vesilesiyle bir dizi çalışma yapacağız. Türkiye’nin farklı şehirlerinde çoğulcu yapımızı yansıtan bu ülkede konuşulan Kürtçe, Arapça, Ermenice, Lazca ve diğer dillerde açıklamalar yapacağız. Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar’ın katılımıyla Diyarbakır’da Kürtçe konusunda çalışma yürüten kurumların ‘Anadil Hakkı İçin Adalet’ sloganıyla kitlesel bölge yürüyüşüne katılacağız. Aynı zamanda Kürt Dili konusunda çalışma yürüten kurumlarla ortak etkinlik düzenleyeceğiz. Kürtçe ile ilgili 14 Mayıs Kürt Dil Bayramı'nda Kürt diline yönelik saldırıları, asimilasyon politikalarını gösteren geniş bir rapor hazırlayıp, ulusal ve uluslararası kurumlar ile paylaşacağız.
AİHM’in Selahattin Demirtaş kararının uygulanması için yerellerde bilgilendirme çalışmaları, kurum ziyaretleri, toplu dilekçeler, mektuplar gibi farklı etkinlikler organize edeceğiz. Yine Şubat ayı içerisinde sol ve sosyalist partileri, Alevi kurumlarını, büyükelçiliklere, ‘Adalet’ gündemiyle ziyaretler gerçekleştireceğiz. 8 Mart Kadınlar Günü çerçevesinde bütün yerellerde kadınlarla omuz omuza olup, kadın mücadelesini büyüteceğiz. 21 Mart Newroz kutlamalarını yapacağız. Ulusal Birlik temalı eylemlerimize devam edeceğiz. İş ve Aş Buluşmaları'nı ülkenin her bölgesinde yapacak şekilde sürdüreceğiz. Turizm ve sera sektörü, liman işçileri, deri emekçileri ve işyerini kapatmak zorunda kalan esnaf ile buluşacağız. Tüm bu alanlarda süren işçi direnişlerine güç verecek birlikte adalet sesimizi daha gür çıkaracağız. Bu birlik ruhu ile 1 Mayıs’a yürüyeceğiz. 26 Nisan’da partimize dönük bir komplo ile yazılan Kobanê iddianamesini yazanları yargılamak için mahkemede olacağız.