Kars merkez Kümbetli Köyü’nde 10 yıldır kaz yetiştirip satan Volkan Eliş ve Sacide Keskin, doğal bekleme için yaz aylarında hayvanları Ladikars yaylasında otlattıklarını söylüyor. Kaz yetiştiricisi Volkan Eliş, yıl boyunca besledikleri kazları satarak geçimlerini sağladıklarını dile getirdi. Kars kazının diğer kazlardan ayıran özellikler olduğunu belirten Eliş, en önemli farkın kazların doğada otlanmaları ve devamlı arazide bulunmalarına bağladı. Kazların iyi yetişmesi için iklimsel etkilere de dikkati çeken Eliş, “Türkiye’nin her yerinde kaz yetişiyor ama Kars kazı ayrı. Biz de Kars’a özgü bu kazları doğal yetiştirmeye çalışıyoruz” dedi.
Kazının en zor tarafının yumurtadan çıkarılması ve iki aylığa getirilmesi olduğunu ifade eden Eliş, kaz yetiştiriciliğinin en zor döneminin yavru dönemi olduğunu anlattı. Eliş, “Her civciv bir bebektir bu nedenle onlarla daha fazla ilgilenmek gerekiyor. Civciv dönemini aştıktan sonra rahatlıkla kazları yetiştirebiliyoruz. Kars kazını yiyenler diğer kazlardan ayırt edebiliyorlar. Yani kendine özgü bir lezzeti var. Soğuk havalarda yağlandığı için bu kazlar diğer kazlardan ayırt edebiliyorsunuz. Şimdi batıda arpa hasadı Haziran’da, Kars’ta ise Eylül ayında olur. Bu dönem kazın yağlanma dönemine denk geliyor. Kars ikliminin soğuk olması kazların lezzetini de diğer kazlardan ayıran en önemli özelliktir. Yaz aylarında kaza yem vermiyoruz. Kazlar, doğadan anız atıklarıyla yani yerde kalan arpa ile besleniyor. Kuluçka döneminde ise günde 3 öğün yumurta, mısır ve arpa yemlerini veriyoruz. Kazların tüyünden, etinden, ciğerinden yani tümünden faydalanıyoruz” diye belirtti.
Kaz yetiştiriciliğinin sadece Kars’ta yapılmasını gerektiğini savunan Eliş, şöyle devam etti: “Geçmiş yıllarda da bunu belirtmiştik. Kazın 2 aylıkken Kars’a girip sürecini burada tamamlaması lazım. Burada yeteri kadar üretim olmuyor ama Türkiye’de satılan bütün kazlar Kars kazı adı altında satılıyor. Ancak durum öyle değil. Bu durumdan bir Karslı olarak şikayetçiyim. Kazın burada yetişip daha sonra satışa çıkması gerekiyor. Palaz olarak buraya giren bir civciv 4 ay burada kalırsa Kars kazı olur. Ama insanlar Afyonkarahisar’dan ya da Yozgat’tan veya herhangi bir yerden kazı kesip buraya gönderip, buradan tekrar Kars kazı diye satıyor. Türkiye’nin hiçbir yerinde bu doğal ortam yok. Kars kazı kendini dünyaca ünlendirmiştir ve bizim de buna sahip çıkmamız gerekiyor.”
Küçüklüğünden beri kaz yetiştirdiğini anlatan besici Sacide Keskin ise “Şuan 5 bin tane kaza bakıyoruz ve bunların bakımları çok zor oluyor. Ama benim ailem kalabalık olduğu için yardımlaşarak yetiştiriyoruz. Çok yoğun olduğumuz zamanlarda da işçi tutuyoruz. Kazları sabah 07.00’de çıkarıp, otlata otlata dereye doğru götürüyoruz. Dereye gelene kadar saat 09.00’u buluyor. Suyunu içtikten sonra otlatmak için yine geri getiriyoruz. Gün boyunca bu işlemi tekrarlıyoruz. Saat 17.00 olunca da onları yormadan kümeslerine götürüyoruz. Yerler kuruduğunda kazlar otlanamıyor. Toprak kuru olduğu zaman eve erken dönüyoruz” diye konuştu.
Kazları yetiştirip daha sonra sattıklarını belirten Keskin, şunları söyledi: “Mart ayına kadar kazların dişi olanı yumurtlayıp kuluçkaya yatıyor. Kuluçkadan sonra yavru kazların bakımı çok zor oluyor. Bir iki ay küçük bebekler gibi onlara bakıyoruz. Biraz büyüdüklerinde besiye çıkarıp iki ay daha yem veriyoruz. Sonrasında doğal ortamda otlatıyoruz. Kazlar, doğal su ve anız atıkları olan arpayla, kesim dönemine gelene kadar ise arpa, ezme ve kırma ile besleniyorlar. Kasım ayına kadar beslediğimiz kazları ardından keserek satıyoruz. Tüm kesimleri makine ile yapıyoruz. Kestiğimiz hayvanları ardından paketleyip satışa sunuyoruz. Sonra onların tüylerini fabrikalara satıyoruz. Bizim de tek geçim kaynağımız bu iş ve dört elle sarılıyoruz.” (MA / Özlem Yayan)