Gün içinde ani değişen uç (ekstrem) hava olayları, insan kaynaklı iklim krizinin en dikkat çekici sonuçları arasında yer alıyor. Avrupa ve Akdeniz coğrafyası ise, Arktik bölgenin ardından, iklim krizinden en çok etkilenen 'sıcak noktaların' başında.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü (ETH Zürih) iklim bilimcilerinin ortak yayımladığı bir makale, Avrupa'da ve Akdeniz bölgesinde iklim ekstremlerine olan maruziyetin 1979 yılından 2016'ya ne şekilde değiştiğini ortaya çıkarıyor.
Araştırmacıların, günlük hava olaylarını ve kuraklığı inceleyen 10 farklı iklim indeksini birleştirerek yarattığı yenilenmiş 'iklim ekstrem indeksine' göre, 1980'lerin başından 2010'lara gelindiğinde, aşırı kuraklık değerlerinde büyük artış yaşandı.
Türkiye ve çevresi
İklim ekstrem indeksindeki artış eğiliminin de haritalandırıldığı makalede, Türkiye ve çevresinin, Kuzey ve Batı Avrupa'ya göre ekstrem hava olaylarından çok daha ciddi biçimde etkilendiği görülüyor.
Türkiye, yüzölçümünün büyüklüğü nedeniyle, 47 ülkenin değerlendirildiği iklim ekstrem indeksinde 13. sırada yer alıyor. Buna karşın Batı Anadolu'nun tamamını -ve özellikle Ege Bölgesi'ni- riski giderek yükselen bir alan olarak tanımlamak mümkün.
Ekstrem hava olaylarının kentsel alanlara etkisine bakıldığında ise, tüm Avrupa-Akdeniz bölgesindeki nüfusu yoğun şehirler içinde artış eğiliminin en fazla bulunduğu 10 kent arasında Türkiye'den de iki şehir yer alıyor: İzmir ikinci sıradayken Ankara ise dokuzuncu sırada.
Aşırı kuraklık 3-10 kat arttı
Seçilen 38 yıllık dönemdeki (1979-2016) günlük yağış ve sıcaklık ölçümlerini inceleyen çalışma, en uçta kalan değerlerin (en yüksek ve en düşük yüzde 10'luk dilimlerin) ne şekilde değiştiğini tek bir gösterge ile ifade etmeyi amaçlıyor.
Çalışma kapsamında, bu süreçte sıcak ve soğuk günlerle gecelerin yanı sıra, aşırı yağışlı ve aşırı kurak günlerin sayısında da ne yönde değişim olduğu saptandı. Ayrıca, kuraklığın izlenmesi için, aşırı nemli ve aşırı kurak uç değerler de hesaplandı ve zaman içinde bölgedeki değişimleri belirlendi.
Çalışmanın sonuçları, 1980'lerin başından 2010'lara gelindiğinde, aşırı kuraklık değerlerinin tüm Avrupa ortalaması için üç kat arttığını ortaya koyuyor. Ancak Türkiye'den de birçok kenti kapsayan 30 ila 40 enlemleri arasındaki artış, 10 kata yaklaşıyor.
* Fotoğraf: Anadolu Ajansı.
Akdeniz kıyıları risk altında
İklim ekstrem indeksinin Avrupa'daki ve Akdeniz Bölgesi'ndeki 10 yıllık eğilimlerini de inceleyen makale, iklim ekstremlerindeki artışın 21. yüzyılın ilk yarısından itibaren giderek hızlandığını ve 2010 yılında en üst seviyeye çıktığını ortaya koyuyor. 2010 yılı aynı zamanda Türkiye'de de meteorolojik kayıtlara göre şu ana kadar ölçülmüş en sıcak yıl.
İndeksteki artış eğilimi haritalandırıldığında ise, Türkiye ve çevresinin, Kuzey ve Batı Avrupa'ya göre çok daha ciddi biçimde etkilendiği açıkça ortaya çıkıyor. Özellikle Akdeniz kıyılarının, Avrupa'nın kalanına kıyasla iklim ekstremlerine çok daha fazla maruz kaldığı görülüyor. Bu iki veri, ekstrem iklim olayları sebebiyle risk altındaki alanların belirlenmesini kolaylaştıracak nitelikte.
Batı Anadolu ve Ege Bölgesi
Çalışma alanı içinde yer alan 47 ülkeyi göz önünde bulundurarak yapılan sıralamaya göre, iklim ekstrem indeksinde en hızlı artış gösteren ülkeler Bulgaristan, İsrail ve Macaristan. Ancak bu ülkelerin üst sıralarda yer almalarının temel sebebi, daha küçük yüz ölçümüne sahip olmaları.
Aynı sıralamada 13. olan Türkiye özelinde düşünüldüğünde, Batı Anadolu'nun tamamını, riski giderek yükselen bir alan olarak tanımlamak mümkün. Bunda, hem sıcaklık hem de kuraklık uç değerlerindeki artışın rolü büyük.
Üretilen iklim ekstrem indeksi değerlerini, yüksek çözünürlüklü yerleşim alanları haritası kullanarak yeniden hesaplayan çalışmaya göre, artış eğiliminin en yüksek olduğu ilk beş şehrin dördü, Akdeniz coğrafyasında yer alıyor. Bunlar sırasıyla Fes (Fas), İzmir, Marsilya (Fransa) ve Tel Aviv (İsrail).
İklim Masası, iklim kriziyle ilgili güvenilir bilgileri kamuoyunda yaygınlaştırmayı hedefleyen bir haber servisidir. Yazarları, haberleştirdikleri konularda uzmanlığı bulunan bilim insanlarından oluşur. |