Dinimizin bize emri olan “Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allâh isrâf edenleri sevmez.” (A'râf Suresi 31) Ayeti Kerime biz inananlar için bir duruştur, düsturdur, yoldur, rehberdir.
Bugün azıcık ucundan aldığımız bir ekmeğin, bir dilim meyve veya sebzeden sonrası hadi çöp kovası neredesin; 7-8 tane gömlek, 5 çift ayakkabı, her sabah bir başka çorap, her gün ya da hafta farklı bir takım elbise, etek, pardösü, takı makı vs. uzayıp giden şahsi israflarımızın yanında toplumsal israflarımız da olmuyor değil.
İkindi namazından biraz zaman sonra, daha güneş yüzünü bizden esirgemeden, bize hoşça kal demeden... Aydınlık adına hiçbir faydası dokunmayan (karanlık belirtileri belirlene kadar ki yaklaşık bir saat boşa yanan) sokak lambalarının ve sabah aydınlığından neredeyse güneş boy verme vaktine kadar ki sürede yanan her sokak lambalarının ülkeye, vatana, vatandaşa zararını kim hesaplıyor?
—Efendim ödemesini falan filan kurum yapıyor aboneler yapmıyor, abonelere yansımıyor.
—Beyler hiçbir kuruma gökten para yağmıyor. Ödemeler Cumhurbaşkanından- milletvekillerine, savcısından- hâkimine, öğretmeninden- polisine, emeklisinden-engellisine, esnafından - işsizine, zengininden -fakirine herkesin ve her kesimin cebinden çıkıyor. Gereksiz ve zamansız tüketim yerine üretime geçilemez mi? Onca masrafa bedel kaç tane fidan dikilir, kaç yetim sevindirilir, kaç çivi çakılır, kaç beton dökülür ülkenin temel taşının daha da sağlamlaşması, üretime geçilmesi, üretimle kalkınmaya ayaküstünde durmaya?...
Şirket sahipleri kaçağı aramak için özel kurduğunuz ekiplerin, bulana ödül verdiğiniz elamanlara acaba vaktinden önce ve sonra yanan israf olan dünya ve ahirette hesabını vereceğiniz kaç tane sokak lambalarının hatlarına ayar verdiniz.
Gariban TV kumandasının işlevsiz, cılız kalan pilini parmaklarıyla sıkıp bir saat, bir gün, bir hafta daha götürür mü diye kendisini sıkarken, bu israf niye?
İlköğretim okullarımızda yavrularımıza su musluklarında tasarruf, elektrik enerjisinde tasarruf, yemede tasarruf, giyimde tasarruf eğitimi verilirken; bizde ki bu israf yarışı, yaşantısı örnek olma yolunda ne kadar etkili olur? Sigara içenin "sigara sağlığa zararlıdır, sigara içmeyin" sözleri ne kadar isabetli olur.
Gelin "İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır". Atasözünü değiştirelim "çuvaldızı kendimize, iğneyi başkasına batıralım" bu dünyada olmasa da öte âlemde istesek de istemesek de bu değişecek o zaman işimiz yaştır.
Birey kanaatkâr olmakla huzuru, toplum israftan kaçmakla büyümeyi, ülke tüketimden üretime geçmekle gelişir, büyür ve çağ atlar. Böyle ihtiyaç dışı tüketimleri vurdumduymazlıktan gelip fakir fukaranın hakkına girmeyelim.
Bir saatte sokak lambasının tükettiği enerjiyi kaç evin enerji tüketimine denk olduğunu hesaba katın, sokak lambalarına ayar verin. Gereksiz zamansız yanan, adeta güneşten nöbeti devir teslim alan sokak lambalarının yanma ve sönme ayarlarını ayarlayalım. Abonelerin faturasını bir kuruş bir lira daha nasıl düşürebilirim adına baş eğelim, uykumuzu kaçıralım, beyin yoralım, hesabını yapalım...
Çevrede görüntü kirliliğine sebep olacak, abone sayaçlarının dışarıda direklere idam ettirilme düşüncesine son verelim. Elektrik kurumun gelir giderini hesaba katarak, abone sayısı ve gelir durumları (sigortalı, sigortasız, asgari ücretli, memur, diplomat, bürokrasi, iş, ev, sanayi gibi) gruplara, kategorilere ayırın. Örnek: işsiz abone aylık 20TL, asgari ücretli abone 30TL, esnaf 50TL, memur 80TL, bürokrat 150TL, kurumlar, şirketler farklı bir ücretle ince bir hesap yapılmaz mı? Elektrik kurumunun giderine denkleştirilemez mi? Ücreti sabit olan bir abone kaçağa yönelir mi? Bu ve buna benzer kalıcı çözümler üretelim. Bir iki yıl sonra da direkler kalkacak dolayısıyla sayaçlara farklı bir masraf çıkarıp abone sırtına yüklemeyelim. Kalıcı fikirler üretelim, heveslerimizin tüketicileri olmayalım. En büyük üretim fikir üretimidir.
İnsanı, toplumu israfa götüren, helak eden " İktisat eden zenginleşir, israf eden fakirleşir". Bezzar, "İktisat eden, sıkıntı çekmez". Taberani Hadis-i Şeriflerden de anlaşıldığı gibi Efendimizin dünya ve ahiret huzurumuz için şaşmaz bir yol olduğunu unutmayalım.
Selam ve dua ile...