İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanmasının 10'uncu yıldönümü sebebiyle Avrupa Konseyi'nden bir açıklama geldi.
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi Taraflar Komitesince yapılan açıklamada sözleşmenin önemi vurgulandı ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için çabaların gelecek on yıl da güçlenerek sürdürüleceği belirtildi.
Strasbourg'dan yapılan açıklamada kadına yönelik şiddetin ağır bir insan hakkı ihlali, bir ayrımcılık biçimi ve cinsiyet eşitliği yolunda önemli bir engel teşkil ettiği belirtildi. Sözleşmenin "içerik ve hedeflerine dair (kamuoyundaki) yanlış anlatıdan" ötürü endişeli olunduğu kaydedildi. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi'nde belirlenen standartlardan uzaklaşma yönündeki adımların da kınandığı ifade edildi.
İmzacı ülkelerin yaptığı açıklamada kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin önünde engeller bulunmaya devam ettiği belirtildi. Kadınların korunması için çok taraflı ve hukuki açıdan bağlayıcı olan uluslararası sistemin zayıflatılması yönündeki girişimlerin endişe yarattığı ifade edildi. Buna karşılık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) İstanbul Sözleşmesi'ne atıfta bulunarak aldığı kararların sayısının arttığına dikkat çekildi.
Sözleşmenin ayrıca 2020 yılında başlayan beş yıllık Avrupa Birliği cinsiyetler arası eşitlik strateji programı açısından da bir kilometre taşı olduğu belirtildi. Anlaşmaya taraf olan ülkeler, aynı zamanda Avrupa Konseyi üyesi olmayan ülkelerin de imzacı olması için çaba gösterdiklerini duyurdu. Ayrıca kadın hakları örgütlerinin resmi olarak tanınması, mali ve kurumsal olarak destek germeleri gerektiği vurgulandı.
İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi 11 Mayıs 2011 tarihinde Avrupa Konseyi'nin 45 üyesi ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmıştı. Avrupa Konseyi üyesi olan Rusya ve Azerbaycan sözleşmeye imza atmamıştı.
İlk imzacılar arasında olan Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 20 Mart tarihinde sözleşmeden çekilmişti. Resmî Gazete'nin 30 Nisan tarihli nüshasında sözleşmenin "Türkiye Cumhuriyeti bakımından sona erme tarihinin 1 Temmuz 2021 olarak" tespit edildiği ilan edilmişti.
Medica Mondiale'den Almanya'nın sözleşmeyi geç onaylamasına eleştiri
Almanya'da faaliyet gösteren kadın hakları örgütü Medica Mondiale de İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanmasının 10'uncu yılı sebebiyle bir açıklama yaptı. Medica Mondiale İnsan Hakları ve Siyaset Raportörü Jessica Mosbahi sözleşmenin tümüyle hayata geçirilmesinin Alman hükümetinin politik öncelikleri arasında olması gerektiğini belirtti.
"Cinsiyet eşitliğinde elde edilen kazanımların nasıl çabucak yeniden sorgulanır hale geldiğini pandemi gözler önüne serdi" diyen Mosbahi, Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesini ise "kadın düşmanı politikaların Avrupa'da yayılmasının" bir işareti olarak değerlendirdi.
Almanya'da Eylül ayında yapılacak Federal Meclis seçimleri öncesinde bir talep metni hazırlayan Medica Mondiale, İstanbul Sözleşmesi'nde yer alan tüm önleme, koruma ve ceza kovuşturması tedbirlerinin hayata geçmesini istiyor. Mosbahi, "Ancak birçok Avrupa hükümeti belirgin bir biçimde İstanbul Sözleşmesi'ni benimserse Avrupa'da antifeminist ve kadın düşmanı politikalar durdurulabilir" diye konuştu.
2011 yılında imzalanan sözleşmeyi Almanya'nın 1 Şubat 2018 tarihinde onaylamış olmasını "utanç verici" olarak tanımlayan Mosbahi, "Kadınlara yönelik şiddete karşı etkin tedbirler Almanya'nın geç onaylaması nedeniyle sürüncemede kaldı ya da tamamen engellendi" eleştirisini yaptı.
Mosbahi onay sonrasında da Almanya'da da İstanbul Sözleşmesi'nin kapsamlı bir biçimde hayata geçirilmesi için çok az şey yapıldığını söyledi.