Filistin kan ağlıyordu ve biz susuyorduk.
Sokakta yıllardır susan insanlığımız can çekişiyordu ve biz sadece izliyorduk olup bitenleri.
...
Nefret dolu bombalar umutları, gelecekleri öldürdü.
Nefret dolu bombalar daha tohum olan binlerce hayali gömdü.
Nefret dolu bombalar geleceğin insanlığını katletti.
Nefret dolu bombalar en değerlilerine en sevdiklerine sarılma anını yok etti.
Nefret dolu bombalar masum çocukları, pırıl pırıl anne babaları hedef aldı.
Nefret dolu bombalar vedaları çok acıttı.
Nefret dolu bombalar ciğerleri söktü, yürekleri dağladı.
Nefret dolu bombalar kalpleri kanattı.
Nefret dolu bombalar Filistin’de neden bayram olmadığını öğretti.
...
Uçurtmaların havada olması gereken sokakta, dumanlar yükseldi.
Çocuk seslerinin sokakları şenlendirmesi gerektiği sokakta, bombaların korkutucu sesi ortalığı inletti.
Çiçeklerin etrafa güzel kokularını vermesi gerektiği sokakta, sokağı molozların kokusu, ağaçların, böceklerin ve en önemlisi yanmış insanların kokusu sardı.
Sokaklarda sobelenmemek için koşuşturmaların olması gerektiği yerde, bombadan kaçan çocuklar oldu. Eşini ve çocuklarını son kez görme ümidiyle koşan babalar oldu. Sevdiğini son kez görmek için koşan sevgili oldu. İlerde hayalini yaşamak için çabalayan öğrencinin yıkılan umutları oldu.
...
Uykudayken bir bomba ile sallanıyor koca bir şehir ve yerle yeksan oluyor.
Uykudayken bir bomba ile evin çatıları çöküyor yıllarca verilen emeklerle.
Uykudayken bir bomba ile bir aile yok oluyor tüm masumiyetlikleriyle.
Uykudayken bir bomba ile ölümün kokusu, ölümün korkusu her yeri sarıyor.
Uykudayken bir bomba ile nur yüzlü bebekler şehit oluyor hiçbir şey bilmeden.
Uykudayken bir bomba ile nice cesurların eli, ayağı kırıldı. Yüzü, gözü kan çanağı oldu zafer işaretini bırakmadan.
...
Uykuda iken duyulan bomba ile korku dolu bakışların şahidiyiz.
Bayramda, bayramlık giymeleri gereken çocukların kefen giymelerine şahidiz.
Okulda sıralanıp sınıfa girmeleri gereken çocukların sırayla gömülmelerine şahidiz.
Kütüphanede araştırma yapmak yerine molozlar arasında ailesinden geriye kalan bir şey var mı diye molozları karıştıran çocuklara şahidiz.
Oyun oynarken düşüp pantolonu yırtılan, dizi kanayan çocukların yerine en masum haliyle uyuyan ve uykuda iken bombanın etkisiyle üzerine cam parçaları düşüp yüzü, gözü, eli, ayağı, dizi ve hatta yüreği kanayan çocuklara şahidiz.
Sokakta oynarken bombanın etkisiyle yaralanan çocuğun, annesinin hastane köşesindeki bekleyişinin hüznüne, çaresizliğine şahidiz.
Sabah, akşam, her saati kabusla korkuyla geçen çocukların feryadına şahidiz.
Evlerde yürekleri dağlayan feryat figana şahidiz.
Nice gelecekleri hayattan koparanların zulmüne şahidiz.
Acı acı öten ambulans sirenlerinin sesine şahidiz.
Ailesini kaybettikten sonra molozların altından çıkardığı oyuncaklarına sarılan, oyuncaklarından medet uman çocuğun çaresizliğine şahidiz.
...
Günlerdir yaşanan acının dayanılmazlığı karşısında;
Bir gece düşünün uyumak istiyorsunuz ama uyuyamıyorsunuz, uyutamıyorlar sizi, uyutmuyorlar sizi.
Bir gece düşünün sabaha çıkmak için canla başla bir nefese ihtiyaç duyuyorsunuz.
Bir gece düşünün en sevdiklerinizin gidebileceği ihtimalini en yakından en içten en yürekten en derinden delice hissediyorsunuz.
Bir gece düşünün yaşayan binlerce şehidin çıktığı.
Ve bir gece düşünün, düşünün...
...
FİLİSTİN DEYİNCE CİĞERLERİM PARCALANIR.
KALBİMİZDEN BİR ÇAĞRI VAR FİLİSTİN İÇİN.
“ BİR SABAH GELECEK KARDAN AYDINLIK..! “