DUVAR - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında HDP'ye açılan kapatma davasıyla ilgili, "Parti kapatmak yanlışları düzeltmez. Mademki bir dava açıldı, bu konuda Anayasa Mahkemesinin kararını beklemeye ihtiyaç var diye düşünüyorum. Ümit ediyorum ki Anayasa Mahkemesi bu konuda adil ve bitaraf davranır. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanı'nın da benzer bir kanaati taşıdığını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
'ŞAHISLAR MI İNSANLARIN MASUMİYETİNE KARAR VERECEK YOKSA MAHKEMELER Mİ?'
OHAL komisyonları için Süleyman Soylu'dan ricalarda bulunduğunu ve bazı isimlerin de ricayla görevlerine tekrar iade edildiğini iddia eden Süleyman Özışık'ın açıklamalarına da değinen Karamollaoğlu, "Biliyorsunuz ülkemiz son zamanlarda birtakım videolarla sallandı epeyce. Artık eskisi kadar itibar var mı bilmiyorum ancak, birileri çıkıp ben buralardan aldığım destekle masum olan ve şu anda hapiste bulunan ya da geçmişte hapiste bulunan insanları görevlerine iade ettirdiğini 'masum olduğuna inandığım insanları kurtarmak için bunu yaptım' sözleriyle dile getiriyor ve itibar görüyor. Bu nasıl mantık? Şahıslar mı insanların masumiyetine karar verecek yoksa mahkemeler mi, savcılar mı?" diye konuştu.
'ÇİFT MAAŞ ALANIN TABİİ Kİ DERDİ OLMAZ'
Çift maaş alan bürokratlara değinen Karamollaoğlu, "Bizim gençlerimizle ilgilenmeye, ekonominin içinde bulunduğu problemleri bir bütün olarak görüp çözüm yolu aramaya ihtiyacımız var. Çözüm yolu bazı kesimler için aranıyor. Bazı bürokratlar 3 yerden 5 yerden son zamanlarda çıktı bazıları 11 yerden ayrı maaş alıyor. Onlar için problem yok, aldıkları maaşlar da öyle 2-3 bin değil, ister istemez 100 binlere yaklaşıyor. Elbette onların bir sıkıntısı yok, elbette onların bir derdi yok ama derdi olan insanlar bu ihtiyaçlarını karşılamaktan acizler. O yüzden işsizliğin çözümü, ekonomiyi bütünüyle üretime odaklamaktan geçecektir. Başka türlü bir çözüm bulmak mümkün değil. Bütün hizmet yatırımlarını doğrudan doğruya işçi istihdamına ve üretime sağlamayan yatırımları durdurup üretime dönük yatırımları desteklemek zorunda iktidar. Ümit ediyorum ki bu problem daha ciddi olarak ele alınır" dedi.
'ESNAF İKTİDARDAN ÜMİDİNİ KESTİ'
1 Temmuz'dan itibaren Türkiye'nin normalleşeceğini hatırlatan Karamollaoğlu, "Bu durum elbette bir rahatlama getirecek. Ancak kısıtlamalar kalktıktan sonra bugüne kadar insanlarımızın omuzlarında özellikle iş çevrelerinin büyük bir kısmının, esnafın omuzlarındaki yük kalkacak mı? Asıl sorun burada. Maalesef bu problemlerin ortadan kalkacağına dair, esnafımızın bu yüklerden kurtulacağına dair bir sürecin başlayacağı kanaati ne esnafta ne vatandaşta ne de biz de var. Eğer normalleştik artık kendi yağınızda kavrulun derse iktidar, bu problemlerin daha da büyümesine, esnaf üzerindeki yükün daha da artmasına ve bugüne kadar olan iflaslardan çok daha fazlasının gerçekleşmesine vesile olur kanaatindeyiz. Çünkü bu süreçte birçok insan işsiz kaldı, birçok ekmek teknesi kapandı maalesef. Burada kendilerine, bu mağdur kesime iktidarın el uzatacağına onlara bankanın yolunu göstermesi, onları borç ve faizle karşı karşıya bırakması elbette isabetli bir tutum olmaz. İktidara özellikle seslenmek istiyorum; süratle, esnafın, mağdur durumda bulunan insanların, işsizlerin problemlerini çözecek bir takım acil adımlar atması gerekiyor. Bu adımlar atılmazsa perişanlık bundan sonra çok daha fazla olur, etkisi de daha derin olur" diye konuştu.
'NATO ÇIKARKEN AFGANİSTAN'DA KALMAK AKIL İŞİ DEĞİL'
Türkiye'nin Afganistan'a asker göndermesi konusuna da değinen Karamollaoğlu, "Dış politikadaki bazı gelişmeleri dikkatinize arz etmeden geçemeyeceğim. Son dönemde Afganistan'a asker gönderme gündeme geldi. Bu asker gönderme ne Afgan hükümetinin ne de Taliban'ın talebiyle oldu. Doğrudan doğruya ABD'nin talebiyle böyle bir durumla karşı karşıyayız. Geçmişte de NATO çerçevesinde Afganistan'a asker gönderme konusunda Türkiye zorlandı, daha doğrusu Türkiye'yi zorladılar. Bunun üzerine şöyle bir karar alınmıştı, evet peki biz Afganistan'a asker gönderelim ancak bir şartla; bizim askerimiz kabul korumanın dışarısına çıkmayacak sadece kabul korumasında önemli görev üstlenecek ama çatışmanın içine girmeme kararındayız, denmişti. Bu karar isabetli bir karardı. Orada bugüne kadar askerimiz bulundu, zaman zaman şehir içerisindeki çatışmalara da müdahil olma mecburiyetinde kaldı ancak iç savaşta hiç taraf tutmadı, yer almadı. Geçmişte biz Afganistan'daki çatışmalara Afgan halkının yanında durarak taraf olmuştuk. Ruslar Afganistan'ı işgal ettiğinde, mücahitlere bütün dünyadan, bütün İslam ülkelerinden ve Türkiye'den de yardımlar gitmişti. Ne için, dışarıdan gelen bir işgale karşı direnenlere destek olmak için. Sonra Ruslar çıkarıldı bir yönetim oluşturuldu ancak bu sefer ABD olaya müdahil oldu, NATO müdahil oldu. Şimdi biz, onlar oradan kuvvetlerini geri çekerken, onların yerine görev almaya davet ediliyoruz. 40 kere düşünmek lazım. Biz bir ülkenin iç çatışmasında taraf olursak, haklı haksız ayırmıyorum, o zaman istesek de istemesek de çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalırız. Maalesef ABD ve NATO yıllardır Afganistan'da bulunuyor ancak Taliban'la baş edemedi. Taliban, Amerika'da bizzat Amerikalılarla kaç kez görüştü ama bir mutabakat sağlanamadı. Onların istedikleri tek bir şey vardı, işgal güçleri bütünüyle Afganistan'ı terk etsin. Şimdi biz onların işgal gücü olarak tarif ettikleri yeri doldurmaya kalkarsak, istesek de istemesek de bir taraf olmak durumunda kalabiliriz" ifadelerini kullandı.