Herkesin kendi varlığını Tanımaya ihtiyacı var. Fakat Tanıma’dan önce
yapması gereken ilk şey, Kendini Bul’masıdır.
Kitaplar insanın kendini Tanıma’sında yöntemler sunar. Fakat hiçbiri elinden
tutan bir yöntemi veremez. Her zaman yüzeysel bilgiler içeren yöntemlerdir.
Ritüeller, meditatif çalışmalarla iş uzar gider. Tanıma yöntemi de, o anki kişinin
karakteri üzerinde yoğunlaşır. Fakat bu eksiktir.
Kişinin kendini bulmadan, Tanıması imkansız.
İnsan önce kendi ile karşılaşmalı. Kendi ile Karşılaşmadan, Kendini
tanıyamaz!
İlk basamak KARŞILAŞMA!
Ama bu o kadar kolay değil.
Kişi kendini hangi zaman diliminde unuttu ise, terk etti ise, kaybetti ise ORADA
aramalıdır.
Kişi kendini nerede terk eder, nerede unutur ya da nerede kaybeder:
Başkaları odaklı, Başkaları için yaşamaya başladığı zaman!
Başkaları: Kavramına herkes girebilir. Eş, Dost, Akraba, Kardeşler,
Çocuklarınız, Anne ve Babalarınız…
Sizin dışınızdaki herkes.
BAŞKALARI kavramı hayatınıza ne zaman girdiyse, Kendiniz de o zaman
unutuldunuz.
Kısaca, sizin MERKEZ’inizde kim ya da kimler var?
Bu BAŞKALARI kavramı SORUMSUZLUK getirmemeli. Kime ya da kimlere
ADAN’dınız? Bu önemli.
Çok eski bir gelenektir. BAŞKALARINA ADANMIŞ BİR HAYAT SÜRMEK. Bu
bize öğretilir. Fakat eksiktir. Kişi kendini bulmadan adanamaz.!
Başkaları için yaşamak bir felsefedir. Fedakarlık bir felsefedir. Ancak kendini
bulan kişiler yapabilir. Kendini bulan kişiler için doğru bir yöntemdir. Kendini
bulmadan fedakarlık boyutunda adanmışlık kişiye enerji kaybettirir ve mutsuz
eder.
Kişi, yaşam okyunasunun kenarına gelir. Kendini kıyıda bırakır ve fedakarlık
denizine dalar ve boğulur.
Şimdi o denizden çıkıp, kıyıda bekleyen kendimizi aramak ve bulmak gerekir.
O orada ve bekliyor!.
Herkes, birilerini, ailesini, eşini, evladını mutluk etmek için, gözlerine
girebilmek ve yer edinebilmek için feda eder. Feda ederken de, kendini terk
eder ve unutur. İşte o unutulan kişi Kendisidir. Kendini unuttuğu yerde arayıp
bulmalıdır.
Allah “Kul Hakkı ile karşıma gelmeyin” diyor. Bize öğretilen bu. Fakat bu Kul
Hakkı başkalarının kulluğu değil, kişinin kendi kulluğudur.
Kul hakkı, Kişinin kul hakkıdır.
İnsan kendini terk etmiş, unutmuş ve yalnızlığa bırakmıştır. Bu kul hakkına
giriyor. Kişinin kendi kulluğunun hakkı.
Kısaca: Kul Hakkı insanın kendinedir. Başkalarına değil. Zaten yeterince
fedakarlık yapan, kendini sevdiklerine adayan kişinin başkalarıyla nasıl bir Kull
Hakkı olabilir ki?
Kişinin, kendini bulmadan başkalarına uzattığı her el, kişinin enerjisini azaltır,
yorar ve yaşlandırır. Hatta birçoğunu hasta eder.
Kendini bulursa uzattığı eller, gücüne güç kadar, huzurlu kılar ve mutlu eder.
Nasıl Bulacağım? Sorusuna cevap: Kendine Sormaktır. Kendi yaşamını
gözden geçirmektir.
Kişi kendini nerede unutmuştur? Sorusunun en doğru cevabını kişi kendi verir.
Bunu kimse sizin adınıza yapamaz. Hiçbir kitap da bu soruyu cevaplayamaz.
Bu soruyu sormak için, herhangi bir ritüele, yalnızlığa, sessizliğe ihtiyaç da
olmayabilir. Bu şartları hazırlayana kadar kişi sürekli kendini bulma yöntemi
için mücadelesini ERTELER.
Yalnız kalmayı bekler, işlerini bitirmeyi bekler, mumlar yakmayı, sessizliği,
ormanı ağaçlar altını vs. Bu süre zarfında da hiçbir zaman YAPMAZ. Erteler!
Dünya, koşuşturma ve kalabalıklar yeridir. O kalabalıklar arasında da kendi
içine dönüp, kendini tahlil edebilir. Hareket bitmez, kalabalıklar azalmaz. O
hengamede iken kendini Hatırlamalıdır! ERTELEMEDEN!
Kendini hangi zaman diliminde bulacağı, kişinin kendine bağlı.
Bu sadece bir yöntem.
Hangi zaman diliminde kendisini terk etti?
Kardeşi doğduğu zaman mı?
Evladı dünyaya geldiği zaman mı?
Bir akrabasına bakmak durumunda kaldığı zaman mı?
Evlendiği zaman mı?
Bu sorularla tahlil daha kolay olabilir.
Kendini Bulma yolu zorlu bir yoldur. İlk adımdır. Bir Yöntemdir.
KİŞİ KENDİNİ NEREDE BIRAKTI İSE ORADA BULACAKTIR.!
Daha sonraki aşamaları, Kendini Bulduk’tan sonra devam edebiliriz.