Kılıçdaroğlu: HDP'yi düşmanlaştıramazsınız!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"Bir siyasi partiyi düşmanlaştırmak kadar yanlış bir şey yok. Bu Türkiye’yi böler ve ayrıştırır." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, orman yangınları için Türk Hava Kurumu (THK) uçaklarının yeniden kullanılabilmesi ile ilgili olarak; "THK’ya sahip çıkmalarını söyledikten sonra Büyükşehir Belediye Başkanları açıkladı. Güven çok önemli. Bu güveni iktidar bize verecek. Yardım kampanyası açtığımız zaman, hesaplara el koymamaları lazım. İktidar da müdahale etmezse biz bunu yaparız. Kampanya yaptık, hükümet el koydu. Para yerinde kullanılırsa biz THK’yı ayağa kaldırırız" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Haber Türk televizyonunda, konuğu olduğu “Eğrisi Doğrusu” programında, gündemi değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:

“ORTADA KUTUPLAŞMA YOK: Ortada bir kutuplaşma yok aslında. Şimdi kendi içinde kaos ve söylem birliği sağlayamayan bir iktidar var. Neden zamanında önlem almadınız? Bunu sorma hakkımız var. THK… 176 yerdeki yangını söndürdük, kimsenin haberi bile olmadı. Köylerde Orman Genel Müdürlüğü orman köylülerinden mükellef seçiyor. Son iki yıldır bu da yok. THK’yı ihale dışı tutuyorlar ve THK mecburen pilotları gönderiyor ve uçaklar kalıyor. Şimdi bunları sormanın neresi kutuplaşma?

ORMAN GENEL MÜDÜRÜ’NÜN KONUŞTUĞUNU GÖRDÜNÜZ MÜ: ‘4 milyon dolar sağlanabilirse biz bu uçakları da kullanırız’ diyorlar. Bu kurum devreden çıkarıldıktan sonra böyle bir tabloyla karşılaştık. Orman Bakanı’nın, ormandan haberi yok. Orman Genel Müdürü’nün hiç konuştuğunu gördünüz mü? Neden ödenek verilmedi bunun da sorulması lazım. Orman Kanunu, okuduğum zaman bu devlet büyük devlet, güzel yasalar yapmış. ‘Belediyeler sorumlu’ diyor. Yangın ormanda çıkmış, arkadaş sen bunu bilmiyor musun? Zaten belediyeler orada, tüm arazözleri göndermiş. Sadece oradaki belediyeler de değil.

ORMAN İDARESİ SORUMLU, YASA SÖYLÜYOR: (Orman Kanunu) Orman Yangınlarının Söndürülmesi, kanun bu. Yangın çıkarsa muhtarlara, mülki idareye derhal haber verin. ‘Telefon telgraf ücreti ödemeyeceksiniz’ diyor. Her an tesis, istasyon koyabilirsiniz. 2 yıldır istasyonlarda insan yok. Neden? Fazla mesai ödememek için. Kim sorumlu? Orman idaresi. Yasa söylüyor. Orman idaresine üzerine düşen görev yaptırılmadı.

YASAYA GÖRE BAKAN KOORDİNASYON YAPAMAZ: Türkiye’de orman idaresi, en köklü kurumlardan. THK’nın devre dışı bırakılması bakandan ve tepesindeki kişiden kaynaklanıyor. Biz birlik olmasak bizim bütün belediyelerimizin arazözlerinin ne işi var orada? Biz saman gönderiyoruz oraya şu anda akıl ettiler mi bunu? Biz yapılan yanlışı da söylemek zorundayız. İstedikleri, eleştiri gelmesin. Orman yangınlarında kullanılan tüm araçların akaryakıt giderlerini Orman Genel Müdürlüğü karşılar diyor, yasa. Kanunun 69. maddesi. Koordinasyonu vali yapar, diyor. Bakan koordinasyon yapamaz, bu yasaya göre. Bakan orada diye, valinin eli kolu bağlı. Büyükşehir Belediye Başkanı’nı davet edemiyor, bakan orada diye.

ÖNLEM ALINSAYDI HİÇBİR ŞEY OLMAZDI: Önlem alınsaydı hiçbir şey olmazdı orada. Oraya gittiğiniz zaman hizmetlerin aksamaması lazım. Erdoğan gitti uçakları beklettiler. O zaman gitme. Ben bunları söylemezsem görevimi yapmamış olurum. Antalya’da vali bey, telefon açıyor, Büyükşehir Belediye Başkanı’na; bu işi beraber yürüteceğiz, diye. Muğla Valisi korkuyor, İçişleri Bakanı orada diye. Bu yasaya göre koordinasyon deniyor. Nasıl sağlanacak? İşin ehli yok. Siz Muğla’nın Orman Bölge Müdürlüğü’ne ormancılıkla ilgisi olmayan bir adamı getirirseniz nasıl olacak?

THK NASIL BU HALE GELDİ?: THK’yı bu duruma kim getirdi? THK’yı nasıl bu noktaya getirdiler? Bülent Arınç, THK nasıl bu hale geldi, diye açıklama yaptı. O da görüyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir yangın olmadı. THK’da, bu iktidar döneminde büyük yolsuzluklar var. THK’nın geliri ne? 890 milyon dolar, kredi almışlar. Bu kurumun geliri ne? Gerçekten içim yanıyor. Sadece pilotlar için ödenen para 25 milyon TL. THK’nın ihaleye girmesine gerek yok. Kamu kurumu bu. Tüm TBMM başkanları THK’nın doğal yönetim kurulu üyesidir.

EN HASSAS DAVRANAN BİZİZ: Bu Orman Kanunu’nda diyor ki, ölenlerin kanuni mirasçılarına en yüksek memur maaşının brüt 100 katı tazminat ödenir diyor. En hassas davranan biziz. İBAN açmadılar mı? Vatandaştan para topluyorlar. Öbür taraftan Sudan’a yardım… 10 milyon dolar yardım. Bir Allah’ın kulu, bana bunun mantığını anlatsın. Ne hibesi? Hangi yardım? 15 Temmuz’dan sonra gazilere de para toplamışlardı. Ona da çöktüler.

HÜKÜMETİN YETERSİZLİĞİ VATANDAŞI İSYAN ETTİRDİ: Hükümetin yetersizliği vatandaşı isyan ettirdi. Ormanlar yanıyor, göz göre göre. Önce RTÜK’ü devreye koydular. Öbür taraftan para yok, vatandaşa IBAN açtılar. Azerbaycan, Rusya, İspanya; uçak aradılar. Koskoca devleti aciz durumda bırakan sarayda oturan kişidir. Orman yangınlarını söndürecek tüm kurumları felç ettiler. Kanuna göre, Orman Genel Müdürlüğü bütçesine para konur. Konuldu mu? Siz fazla mesai dahi ödeyemeyecek durumda bırakılmışsanız yapamazsınız. Türkiye yönetilemiyor. Bakan ayrı telden; Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı ayrı telden çalıyor. Masanın etrafında oturuyorlar, ormanlar yanıyor; vatandaş söylüyor, 3 gün… ‘Santral yanacak, önlem alın’ diye. Almadılar. Kutuplaşma falan yok. Yönetememe krizi var. Yönetemiyorlar, gerçekten yönetemiyorlar.

KUTUPLAŞMAYI YARATAN BİZ MİYİZ?: Kutuplaşmayı yaratan kim? Biz yaratıyorsak söyleyin. Şöyle yaptığınız için, diye. Hangi gazetelere, televizyonlara ilan veriyorlar? Habertürk’e, Halk TV’ye veriliyor mu? Bir yasa hazırlıyoruz, diye soran var mı? Bizi geçtik, sivil toplum kuruluşlarına soran var mı? Muğla Orman Müdürü, ormanla alakası yok; söyledim. Liyakati bitirdiğinizde siz devleti yönetemezsiniz. TRT’yi alın. Hepimiz para ödüyoruz. Bir güne bir gün; şu muhalefeti de çağıralım, tarafsızız; yasa böyle diyor, diyor mu? Kutuplaşmayı yaratan biz miyiz?

ÖNLEMLERİN TAMAMI UNUTULMUŞ: Yangın çıkacağı iklim değişikliği ile belliydi zaten. Biz oturduk kendi kitapçığımızı hazırladık. Muğla Büyükşehir Belediyesi çalıştay yaptı. Yeni, yangından önce, geçen yıl. Bakın, Akdeniz havzasına hepsinde yangın var. Biz önlem aldık mı, almadık. Önlem alınsaydı, yine olurdu ama bu çapta olmazdı. Özellikle kızılçam ormanlarında yangın çıkabileceği, iğne yaprakların düşmesi ile altı dinamittir, diyor uzmanlar. Önlemini almak lazım. 4 ayrı yerde uçaklar hazır bekliyor, 3 uçak keşif yapıyor, Orman Genel Müdürlüğü, belli kişileri mükellef tutuyor ama bu önlemlerin tamamı unutulmuş vaziyette.

ÖNCE İKTİDAR GÜVEN VERECEK: Benim açıklamamdan sonra iş insanlarına belediyelere ve vatandaşlara THK’ya sahip çıkmalarını söyledikten sonra Büyükşehir Belediye Başkanları açıkladı. Güven çok önemli. Bu güveni iktidar bize verecek. Yardım kampanyası açtığımız zaman, hesaplara el koymamaları lazım. Önce, toplanan para yerinde harcanacak. Harcamalar denetlenecek. Bu şartlar kabul edilirse ve iktidar da müdahale etmezse biz bunu yaparız. Kampanya yaptık, hükümet el koydu. THK, biz bağımsız denetim istemiyoruz, dedi. Para yerinde kullanılırsa biz THK’yı ayağa kaldırırız. Verilecek para kurumun ihtiyaçlarına harcanırsa, uçaklar ayağa kaldırılır. THK’nın çok iyi bir kadrosu var. Güzel, başarılı bir kurum ama maalesef içi büyük ölçüde boşaltılmış. Göz göre göre batırıldı. Cumhuriyetten intikam almak için Cumhuriyetin kurumlarını batırmayacaksınız.

Siz THK’ya vereceğiniz paraya biri göz dikiş ve onun istediği gibi bir şartname hazırlıyorsanız orayı batırırsınız. Bu pek çok yerde bu böyle KİK’teki istisnalarda 29 harf bitti çift hanede yer kalmadı. Bu kuruma biraz destek verilirse bu uçakların pek çoğunu ayağa kaldırabilir. Orada görünce dedim ki Türkiye çok iyi temellere kurulmuş. Bütün bunlara rağmen yıkılmıyor.

TÜRKİYE’NİN GÖÇ POLİTİKASI: Göçmen Politikası. Göçmen sorununu Türkiye’nin başına kim bela etti? Bu dış politikayı kim inşa etti? Dış politikayı çıkmaza sokan, 3 milyon 600 bin Suriyeliyi getiren ben miyim? Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim. Önce bunu herkesin bilmesini isterim. Ortadoğu’ya barışı ve huzuru getireceğim. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı, kuracağız. Bunun mücadelesi vereceğiz. Ortadoğu Müslüman kanı akan değil, Müslümanların barış ve huzur içinde yaşadığı bir bölge olacak. Barışı sağlayacağız.

ELBETTE YÜZDE YÜZÜ GİTMEYECEK: AB yetkilileri, mültecilerden şikayet ediyorlar. Orada kan akıyordu, hiçbiriniz rahatsız olmuyordu. Bu adam demokrasi istiyor, sizde var sözde. Önce barışı getireceğiz. Yetmez, elinizi cebinize atacaksınız. Yolunu, okulunu, kreşini, hastanesini, parkını yapacaksınız. Hiç kimse asgari ücretin yarısı ile burada dilenci konumuna düşmek istemez. Elbette yüzde yüzü gitmeyecek ama burada günün 10 saati asgari ücretin yarısına çalışan, primi ödenmeyen bu insanlara orada fabrikalar, okullar kurulduğu zaman çözülür. Gönüllü isteyecekler zaten. Biz orada o insanların yaşamını da güvene altına almak zorundayız. İlk iş, Suriye’de ve burada büyükelçiliği açacağız. Irkçılık söz konusu değil. Herkese daha iyi yaşam standardı sağlayacağız. Turist olarak gelsinler. OBİT aynı zamanda ciddi bir büyüme ve kalkınma demek. İş dünyammızı göreceksiniz. Suriye’de de Türkiye’de de insanlar rahat yaşayacak, demokrasi olacak.

ERDOĞAN, DEVLETTEN NE GİZLİYOR: Devletin nasıl çalıştığını bilirim. Bir bakan bir bürokratı görüşmeye çağırdığında Dışişleri, bu ülkenin namusudur. Yapılan her görüşme arşive konulur. Cumhurbaşkanı yanına hiç ilgisi olmayan birini götürüyor Dışişleri Bakanlığı ortada yok. Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti devletinden gizlediği ne? Yaptığın her görüşmenin tutanakları, Dışişleri Bakanlığı’nda olmak zorunda. En azından, büyükelçi orada olmak zorunda. Tercüman bile dışardan. Amerikalılar açıklama yapıyor, biz oradan öğreniyoruz. Afganistan’dan 2000 kilometre aşıp gelecekler. Amerikalılar istediklerini seçecekler istediklerini götürecekler. Bekledim bir açıklama gelsin, açıklama yok. Onun üzerine tivit attım, nidir bu rezalet diye. Tamamı genç. Suriye’den gelenler savaştan kaçanlar, kadın, çocuk, genç, anlıyorsunuz. Afganistan’dan gelenlerin profili tamamen farklı.

SOYLU ADINI DEĞİŞTİRSİN: (Nagehan Alçı’ya) Süleyman Soylu Bey’in sizinle yaptığı bir görüşme var. Dünyada bizim kadar kapsamlı ve sağlıklı işleyen bir göç yönetimi göstersinler adımı değiştireceğim, diyor. Adını değiştir kardeşim. Bu kadar Afganlı geliyorsa sen hala adını değiştirmedin mi? ‘Bu kadar etkili politika yapan tek lider Erdoğan. Yapılanın önemini tek anlayan lider Merkel.’ Yağcılığın boyutuna bakın. TIR’larla geliyor. Belirli yerlere getiriliyor. Yol geçen hanına döndü. Gidin sınıra, sınır namustur tabelası vardır.

CHP’NİN POLİTİKASI IRKÇI OLMAZ: Hiçbir zaman ırkçılığı kabul etmeyiz. Diğer ülkeler nasıl yapıyorsa bizim de yapmamız lazım. Türkiye’yi bir göçmen deposu haline getiren iktidar var. Bunu da sorgulamamız lazım. Diyorlar biz size para verelim onları orada tutun. Biz size para verelim, siz orada tutun. Tanju Özcan bulunduğu bölgenin ikliminde öyle bir şey demiştir. Ama, ‘CHP’nin politikası yok’ demek yanlıştır. Öyle bir kararın çıkacağını sanmıyorum. Kimseyi aç ve susuz bırakamazsınız. Hiçbir canlıyı, sadece insan değil. Böyle bir gelenek de yoktur. O politik atmosfer içinde düşünmüş olabilir, ama CHP’nin politikası asla ırkçı olamaz. Sosyal demokratız. Batılılar gibi başka bir ülkeyi mülteci deposu olarak kullanmayı da doğru bulmayız.

Neymiş; gideceğiz Afganistan’da askeri havalimanı koruyacağız. Sana ne? Afganistan bizi ilk tanıyan ülkedir. Barışı biz sağlamalıyız ama biz para için bir tarafta yer alıyoruz. Askerin kanı para ile satılır mı? Hindistan’la Çin’le Pakistan’la konuşacaksın. Son MGK hariç bu konunun ele alındığını dahi düşünmüyorum. Temel sorunumuz Türkiye’nin yönetilmemesi.

HEP BERABER UÇUYORUZ: Nasıl bir Cumhurbaşkanı istiyorlar? 83 milyonu kucaklamayan kişi, Cumhurbaşkanı olamaz. Özal’a bakın ayrıştırmadı, Süleyman Demirel ayrıştırmadı. Şimdi tam tersi bir tablo var. Bu, sistemin doğurduğu bir tablo. Bu sistem, Türkiye’yi uçuracaktı, evet; yokuş aşağı uçtuk. Üstelik şoför kabininde kimse yok. Hep beraber uçuyoruz. Allah sonumuzu hayreylesin. Kimse önünü göremiyor. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Cumhurbaşkanı bu devletin sigortasıdır. Evde var ya sigorta… Her zaman elimiz gitmez, elektrik söndüğü zaman gider. Devletin, sigortası yok şu anda.

Cumhur ittifakı otoriter bir yapı. Bir kişinin sözü geçiyor herkes ona biat ediyor. Orada aklı kullanmak yoktur. Diğer tarafta ise demokrasi kültürü var, Millet İttifakı. (Kılıçdaroğlu’nun adaylığı) Siz sormasanız ben bu konuya hiç girmem. Medya isimlere odaklanıyor. Arkadaş Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Sıradan bir insan seçmeyeceğiz. Seçilecek Cumhurbaşkanına o kadar büyük yetkiler veriyoruz ki, nefsine hakim olmayıp; ‘ben burada kalacağım’ dediği andan itibaren bir başka felaketin önünü açıyorsunuz. Belediye başkanları başarılarının sürekli olmalarını isteriz. Bir dönem daha devam etmeliler, elbette daha iyi yerlere gelebilirler.

MUHALEFET İLKELER ÜZERİNDE ANLAŞMALI: Yerel seçimlerde bir ittifak yoktu zaten. İttifakı öngören yasa genel seçimler için. Bazı yerlerde İYİ Parti de çıkardı biz de çıkardık. Ama halk ittifakı yaptı bir adayı seçti. Ayrı ayrı partileriz ama demokrasi konusunda bir anlayış birliğimiz var. Millet İttifakı’nda olup olmamaya, DEVA ve Gelecek Partilerinin yöneticileri karar verecek. Eski de kötüydü, gerçekten demokrasiyi içselleştirmiş anayasa, yasalar. Seçim Kanunu darbe ürünü bir yasa. Vatandaş sanıyor ki milletvekilini ben seçiyorum. Milletvekilini, genel başkan seçiyor, onlar gelip altına mühür vuruyorlar. Bu bir parti için değil, biz tüm partiler için mesela cinsiyet kotası getirilmesini isteriz.  Her parti güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili çalışma yapıyor. Raporlarımızı kendi organlarımızdan geçirdikten sonra diğer partilere gönderiyoruz. Burada, önemli olan ilkeler. Bu ilkelerin de duyurulması lazım. Bunlar üzerinde anlaşabilirsek sorun çözülmüş olur.

HER ŞEYİ KAFAMDA OLUŞTURDUM: Devletin adaletle yönetileceğini biliyorum. Devletin dini adaletse, adaletle yol almak zorundayız. Kimseyi ötekileştirme niyetimiz yok. Bu topraklarda yaşıyorsan, herkesin başımızın üstünde yeri var. Elbette ki sorunlar var, ama liyakatli kadrolarla bu sorunlar çözülür. 6 ay içinde herkes şöyle bir nefes alacak. Üniversite mezunu işsiz de esnaf da emekli de rahat bir nefes alacak. Her şeyi kafamda oluşturmuş vaziyetteyim. Neleri yapacağımızı, üç aşağı beş yukarı…

BİZ NEDEN AB’Yİ BEKLİYORUZ: Ben maliyeciyim. Vergi nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır başbakanlarla, cumhurbaşkanlarıyla çalıştım. Parayı bulmadan bir şey yapamazsınız. Bunun da tüm altyapısını oluşturduk. İşsizlik sorununu bitirmeye kararlıyız. 5 yıl içinde Türkiye çok farklı olacak. Allah nasip ederse, çok farklı bir Türkiye. Dönemin başbakanlarına söyledim, biz niye AB’nin fasıl açmasını bekliyoruz? Bizim aklımız, yeteneğimiz yok mu? Oturalım tamamını biz yapalım dönüp diyelim kardeşim ne istiyorsun bizden?

TÜM PARTİLERLE GÖRÜŞEN TEK PARTİYİZ: Biz, Millet İttifakı bileşenleri ile ortak karar vermek zorundayız. Yapmazsak güvensizlik oluştururuz. Oysa tüm ilişkilerimizin güvene dayanması lazım. Devlet yönetimindeki güven gibi. Böyle bakıyoruz biz olaylara. HDP, bazı yerlerde aday çıkarmadı; ama, tamamı bize mi oy verdi, onu bilmiyoruz. Geldi CHP’ye oy verdi, diye kızacak halimiz yok, tam tersine mutlu oluruz. AK Partililer de oy versin isteriz. İstanbul’da Ankara’da; çok sayıda oy verdi nitekim. Zaten bir partiyi çantada keklik görmek kadar yanlış bir şey yok. O partiye bir saygısızlık olur. Bütün partilerle görüşen tek parti de biziz. Tarihin bize yüklediği böyle bir misyon da var. Her görüşe, kimliğe, inanca saygılıyız.

HDP’Yİ DÜŞMANLAŞTIRAMAZSINIZ: Bir siyasi partiyi düşmanlaştırmak kadar yanlış bir şey yok. Bu Türkiye’yi böler ve ayrıştırır. HDP’yi terör örgütü üzerinden suçluyorlar. Kardeşim, TBMM’yi terör örgütü mü yönetiyor? Genel Kurul’da HDP temsilcisi çıkıyor kürsüye, Sayın Bahçeli de el kaldırsa o söz vermediği sürece konuşamıyor. Ben de el kaldırsam, konuşamıyorum. AK Parti’nin grup başkanı da öyle. Biz şimdi terör örgütü yönetiyor da o izin vermeden konuşmuyorlar mı diyeceğiz? Akıl var, mantık var. 6 milyon oy alan bir partiyi düşmanlaştıramazsınız. Eleştirebilirsiniz, biz de eleştiriyoruz onlar da bizi eleştiriyor. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsuru ise, Anayasa bunu yazıyorsa diğer siyasi partilere de saygı göstermesi gerekir.” (ANKA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Siyaset Haberleri

'Yargıyı da gazetecileri de rahat bırakın'
Birinci parti değişiyor, fark 2 puan
Erdoğan'la Özel arasındaki fark açılıyor
İktidar bizi bekleme odasına aldı
Kürt sorunu Viking kafasıyla çözülmez