CHP grup toplantısında konuşan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz darbe girişiminin ‘kontrollü darbe’ olduğu kanaatinin giderek güçlendiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanı seçilerek ‘tarafsızlığını yitirdiğini’ söyledi. Konuşmasında İbni Haldun’un özgür düşüncenin önemini belirten bir sözünü aktaran Kılıçdaroğlu, “Okusa yasaklar” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
BEŞİKTAŞLIYIZ, TRABZONLUYUZ, GALATASARAYLIYIZ… Büyük Çerkez göçünde hayatını kaybedenleri anıyoruz, Allah’tan rahmet diliyoruz. Kuşkusuz güzel haberler de var. Fenerbahçe’nin Avrupa Basketbol Ligi kupasını kazanması bizi mutlu etti. Beşiktaş alırsa Beşiktaşlıyız, Trabzon alırsa Trabzonluyuz, Galatasaray alırsa Galatasaraylıyız. Fenerbahçe’nin başarısı konusunda da hepimiz bir araya geldik ve Fenerbahçe’nin başarısını kutluyoruz.
RAMAZAN GELİYOR, İŞVERENE SESLENİYORUM: CHP grubunun bir özelliği var, toplumun en zayıf kesimlerini ısrarla biz dile getiririz. Bazen CHP grubunda, bazen TBMM Genel Kurulu’nda bazen de Türkiye’nin herhangi bir yerinde. Taşeron işçisi 21. yüzyılın kölesidir. Bu kölelik anlayışına karşı çıkacağız. Sizin haklarınızı her yerde dile getireceğiz. Ramazan geliyor, işverene sesleniyorum; 28 işçiyi yeniden işe al. İşlerine son vermek vicdanın kaldıracağı bir şey değildir. Saygıdeğer iş adamından bekliyoruz.
VALİYSEN VALİLİĞİNİ YAPACAKSIN: Valilik Beşiktaş Belediyesi’nin 19 Mayıs törenlerine, yürüyüşüne izin vermedi. Belediye Başkanımız bütün gazetelere tam sayfa ilan verdi. Bunun üzerinde “toplumu tahrik edici ve kamu düzenini bozan ilan verdiğin için” gerekçesiyle soruşturma açıldı. Sen kim oluyorsun Vali Bey. Diğer belediyelere izin veriyorsun, valiysen valiliğini yapacaksın. Bize sarayın valisi değil, devletin valisi lazım.
SÖZCÜ GAZETESİNE OPERASYON TEPKİSİ: Sözcü gazetesine de operasyon yapıldı. “Suçlama, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse iştirak”, “FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”. Sözcü gazetesini FETÖ ile suçlamak aklın kabul edeceği bir şey değil. Sözcü gazetesi halkın sözcüsüdür arkadaşlar. Halk adına yayın yapar. Sözcü gazetesi Atatürkçülükten, demokrasiden, uygarlıktan ödün vermeyen bir gazetedir. Sözcü gazetesinin yazarları kalemini satmayan ve dik duran, onurlu yazarlardır. Sözcü gazetesinin sürekli denetlendiğini biliyoruz ama açığını bulamazlar. Yazarlarına sansür uygulamayan ender gazetelerden birisidir. İhale peşinde koşmaz Sözcü gazetesi. ‘İktidara yalakalık yapalım da malı götürelim’ kimliği ve kişiliği de yok. Kamu bankaları bütün uyduruk gazetelere ilan verirler ama Sözcü’ye ilan vermezler. THY okunamayan ne kadar gazete varsa tomar tomar alır onlar okunmaz ama Sözcü gazetesini THY’ye bile sokmazlar. Bu adalet midir? Ne Cumhuriyet gazetesini susturabilirsiniz ne de Sözcü’yü susturabilirsiniz. Cumhuriyet gazetesi için bir FETÖ’cü savcı buldular davayı ona açtırdılar. Sözcü için de dosya boş açamıyorlar, sonunda bir savcı buldular. Savcı kardeşim, sen sarayın savcısısın. Sen Cumhuriyet Savcısı değilsin. Cumhuriyet Savcısı yasalara bakar. Savcı iktidarın maşası olmaz. Onurludur cumhuriyetin savcısı. Cumhuriyet savcısı iradesini iktidara teslim etmişse o sarayın savcısıdır. FETÖ’cü arıyorlar. Sen FETÖ’cü arıyorsan Bakanlar Kurulu’na bakacaksın. AK Parti grubuna bakacaksın, saraya bakacaksın sen.
BUGÜN TÜRKİYE KARŞI DARBE GİRİŞİMİYLE KARŞI KARŞIYA: Havuz medyasından, Star gazetesinden; “Erdoğan bugüne kadar cemaatten gelen talepleri yerine getirdiğini belirterek ‘bizim bir birlikteliğimiz var’ diyor” Sen cumhuriyetin değil, sarayın savcısı olduğun için bunu görmüyorsun. Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de geri döndü. Dönen bir şey yok. Rabbim şahittir diyor. Senin ne haltlar ettiğini biz gayet iyi biliyoruz. Bunları soruşturacak yürekli bir savcı var mı? Öyle bir savcı arıyoruz. Dürüst, yürekli bir Cumhuriyet Savcısı arıyoruz. 15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra, bunun da ipliğini çıkaracağız yakında herkes tanık olacak buna, binlerce mağdur yarattılar. FETÖ’cü diye baklavacı buldular, çikolatacı buldular, esnaf buldular, hakim buldular, savcı, vali buldular ama ne hikmetse siyasetçi bulamadılar. Bu memleketi kimler yönetecekti? Nerede bu darbenin siyasi ayağı? Gizliyorlar. Neden o komisyona darbeye bizzat tanıklık edenler bilgi vermiyorlar. Kontrollü darbe açığa çıkmasın diye. Kimin ne yaptığını gayet iyi biliyoruz. 15 Temmuz karşı darbe girişimidir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti bir karşı darbe girişimi ile karşı karşıyalar. Binali Bey ‘FETÖ’nün siyasi ayağı yok’ diyor. Sanıyor buna inanacağız. Siyasi ayağı var; Saraydan başlayarak AKP grubuna kadar gelirsin. FETÖ’yü beslediler, büyüttüler. ‘Aynı menzile gidiyoruz’ dediler. Sensin FETÖ’cü. Senden daha iyi bu işi bilen mi var?
SEVGİLİ SAVCI SARAYDAN TALİMAT ALMIYORSAN: 5 günlük askerin nesi darbe yapacak? Harp Okulu’nda okuyan öğrencilerin anneleri burada. Ne günahı var bu öğrencilerin. Komutan diyor dışarı çıkıyorlar. Bütün dünya ordularında kural budur. Almışsınız hapse atmışsınız, niçin? Karşı darbe yapmak için. Bunlar sadece terör örgütlerine sıcak davranmadılar, onları beslediler. 18 Mayıs 2017’de AK Parti’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yapar. Yaptığı konuşma çok önemlidir; “İşte Suriye, biz Gaziantep’teki DEAŞ saldırısı olana kadar hep sabrettik. Orada 53 vatandaşımız öldürüldükten sonra daha duramayız dedik”. Terör örgütünü biliyorsun, sabrediyoruz diyorsun. Bir terör örgütüne sabır gösterilir mi? Peki, Gaziantep saldırısına kadar ne oldu? 20 Mart 2014, Niğde’de 2 polisimiz şehit edildi. IŞİD’e terör örgütü diyemediler. 11 Haziran 2014, Musul Başkonsolosluğumuz basıldı. 6 Ocak 2015, Sultanahmet’te bir polisimiz şehit oldu. 5 Haziran 2015, Diyarbakır Mitingi’ne saldırı yapıldı 4 kişi hayatını kaybetti. 20 Temmuz 2015 Suruç’ta saldırı, yine bir şey yapmadılar. 10 Ekim 2015, Ankara Garı’nda katliam yaptılar 103 çocuğumuz hayatını kaybetti, ona da ‘kokteyl terör örgütü’ dediler, ‘IŞİD’ demediler. 1 Mayıs 2016 Gaziantep’te emniyete saldırdılar, Atatürk Havalimanı’nda 45 kişi hayatını kaybetti. Gaziantep saldırısına kadar 209 vatandaşımız IŞİD tarafından şehit edildi, bunlar IŞİD’e terör örgütü demedi. Bu suçunu TÜSİAD toplantısında itiraf ediyor. Bu mudur devlet yönetmek. Seyrettik diyor 209 kişi hayatını kaybederken. İdeolojik akrabalıkları var çünkü. Suriye’ye silah gönderiyorlardı. Bütün radikal gruplara silah gönderiyorlardı. Türkiye’yi dünyaya rezil ettiler. Sevgili savcı, saraydan talimat almıyorsan bu cümle ile ilgili olarak sen bir şey yapıyor musun?
KONTROLLÜ DARBE KANAATİ GÜÇLENİYOR: Kontrollü bir darbe girişimi olduğu konusunda kanaat giderek güçleniyor. OHAL’le bütün istediklerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Kararnamelerle demokrasiyi falan tamamen askıya aldılar. Darbe girişiminin getirdiği atmosferden de yararlanarak anayasayı değiştirdiler. Bu anayasa mühürsüz bir anayasadır. Bu anayasanın Cumhurbaşkanı yemini bölümünü bir daha okumak isterim: Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusun ve şerefim üzerine and içerim.
TARAFSIZLIK BİTER: Tarafsızlık bir partiye üye olduğunuz anda biter. Genel başkan olduktan sonra biter. Bu namus ve şerefi nerede bıraktınız siz. Size kısaca bir partinin nerelerden nerelere savrulduğunu anlatacağım. Bir siyasal partinin demokrasi diye yola çıkıp totaliter rejimi nasıl savunduğunu anlatacağım. 2001’de Erdoğan partisinin kuruluşunda ‘lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak geçecektir’ diyor. Tam tersi oldu. Oligarşiyi çökertecekti tam bir oligark oldu. Bir partinin vaatlerini o partinin programı ile öğrenirsiniz. AK Parti neyi vadediyor? Okuyayım; “Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir özdeyişi partimizin temel ilkelerindendir. Partimiz demokratikleşmenin sağlanmasını en önemli görevleri arasında sayar” diyor. Bugün hapishanelerde 221 bin 650 kişi var. Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. Üniversiteler dahi konuşamıyor. Hangi demokrasi? “Toplumları ve devletleri tahrip eden yozlaşma, yolsuzluk, iltimas, eşitsizlik, ırkçılık gibi olumsuzluklar partimizin en yoğun mücadele alanlarıdır” gülüyorsunuz değil mi? Yolsuzlukla mücadele edecekler. Artık yolsuzluklar sıradanlaştı. AK Parti deyince, dünyanın her yerinde yolsuzluklar akla geliyor. Programında ne yazıyor, geldikleri nokta ne. Rıza Sarraf, “Ne olursunuz serbest bırakın?”, haberleri yok dünyaya rezil oldunuz da sizin haberiniz yok.”
TÜRKİYE AVRUPA’NIN EN BÜYÜK KARA PARA AKLAYICI MERKEZİ: Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyük kara para aklayıcı merkezi konumundadır. Yolsuzluk, uyuşturucu, fuhuş paraları… İstediğiniz zaman Türkiye’ye getirin aklarsınız. Nedir bu dolarların adı; net hata ve noksan. Bu kadar. Kanun çıkardın, getirdin, rüşveti aklıyorsun ve Türkiye Avrupa’nın en büyük kara para aklayıcı ülkelerinden birisi. Dünyada gazetecilerin hapiste olması sayısı itibariyle Türkiye bir numarada. Cemaatin bütün televizyonları alındı, Turkuvaz Grubuna verildi.”
AK PARTİ’DE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ VAR MI? AK Parti’de parti içi demokrasi var mı? Parti demek bir kişi. Hangi demokrasiden söz ediyorlar. Davutoğlu yüzde 49.5 oy aldı, 4 Mayıs 2016 darbesi ile kapının önüne koyuldu. Davutoğlu dedi ki; “Ben siyasi etik kanunu çıkaracağım” dedi. AK Parti’nin Genel Başkanı “buna gerek yok büyük sorunlar yaratır” dedi.
ADIM GİBİ EMİNİM TEK SATIR OKUMAMIŞ: Bugün kuvvetlerin birliğinden söz ediyoruz. Demokrasi şu anda oksijen çadırında. Bir parti düşünün, kendi programında demokrasiden söz etsin, ahlaktan söz etsin ve bugün 16. yılın sonunda tam bir dikta yönetimi olarak ortaya çıksın. Bunlar zulümden hoşlanırlar adaletten değil, ahlaksızlıktan hoşlanırlar, ahlaktan değil. AK Parti’nin Genel Başkanı İbn-i Haldun’dan bahsediyor, adım gibi eminin tek satırını okumamıştır.