CNN Türk’te yayınlanan ve Hande Fırat’ın sunduğu “Gece Görüşü” programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına yer verildi. Hande Fırat özel açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, seçim sonrası parti aleyhine demeçler veren CHP’liler ile ilgili, “hem partide kalıp hem partinin dışında gazel okumayı doğru bulmuyorum. Ahlaki de bulmuyorum.” dedi. Olağanüstü kurultay iddiaları için, “bunların hiçbirine itibar etmeyin” diyen CHP lideri, Muharrem İnce’nin yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığıyla ilgili iddialara da cevap verdi. Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun CHP’ye yönelik sözleri için ise “Türkiye’yi ayrıştıran, bölen bir söylem… Bir İçişleri Bakanı bu talimatı eğer başına buyruk verdiyse derhal istifa etmelidir.” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yöneltilen sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:
Muharrem İnce ile görüşüyor musunuz?
Görüşüyoruz tabii niye görüşmeyelim? Telefonla 3-4 kez görüştük. Bir kez değil, 3- 4 kez görüştük. Oturup konuşacağız.
Programın konuklarından Gürkan Hacır canlı yayında önemli bir kulis bilgisi paylaştı. Hacır, “Bir kulis bilgisi olarak paylaşayım. Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ile Pazar günü Kılıçdaroğlu’nun evinde bir araya gelecek.” dedi.
İnce İstanbul’a aday olur mu?
Bu konuda bir yorum yapmak doğru değil. Bugünden görüş açıklamak da doğru değil. Çünkü yerel seçimlerde, milletvekili seçimlerinde yapıldığı gibi özel çalışma yapmak gerekiyor. Adaylar ancak o özel çalışmalardan sonra belirlenebilir. Bugünden adayımız şu olacaktır ya da bu olacaktır diye bir düzenleme doğru değil. Ama şunu yapacağız. YSK’nın yerel seçimlerle ilgili takvimini beklemeden adaylarımızı erken açıklayacağız ve adaylarımız çalışmaya başlayacaklar. Yerel seçimlerde aday çok önemli, aday profili çok önemli. Dolayısıyla biz yerel seçimlerde çok daha iyi sonuç alacağız. Bugün ortaya çıkan tablo, bizim yerel seçimlerde daha iyi sonuç alacağımızı gösteren bir tablo.
Olağanüstü kurultay iddiaları
Bunların hiçbirine itibar etmeyin. Bizim partide demokrasinin varlığı, insanların parti disiplini içinde düşüncelerini açıklamaları son derece doğaldır ve olması gerekir. Partinin yetkili organları partinin geleceği ile ilgili kararlar almada en yetkin organlardır ve dolayısıyla bu organlar içerisinde partideki değişim, partideki dönüşüm kendi iç dinamiklerinde sağlıklıdır.
CHP’deki disiplin süreci
Partiye zarar veren söylemlerde bulunanların partide işi yoktur. Her zaman söyledim zaten. Partinin organlarında veya Parti Meclisi gibi, Parti Yönetim Kurulu gibi, CHP Milletvekillerinin kapalı toplantılarında olduğu gibi bu zeminlerde parti yöneticilerine ve partinin işleyişine ilişkin veya kararlarına ilişkin eleştiri yapılabilir. Burada hiç kimsenin en ufak bir tereddüdü yok. Hatta eleştiri yapanlara ben daha uzun söz hakkı tanıyorum. Onların sözünü kesmemeye özen gösteriyorum ki düşüncelerini rahatlıkla açıklayabilsinler. Ama bu eleştiriyi medya üzerinden yapmak, hele hele havuz medyasına manşet olmak bizim kabul edeceğimiz bir şey değil. Bu arkadaşlar o zaman ayrılırlar, partinin dışına çıkarlar, partinin dışında istediklerini eleştirirler, istediklerini yaparlar; biz de saygı gösteririz. Ama hem partide kalıp hem partinin dışında gazel okumayı doğru bulmuyorum. Ahlaki de bulmuyorum.
CHP başarısız mı?
Parlamentoda siyasal parti çeşitliliğini sağlamak açısından kimse bize başarısız diyemez. AK Parti’nin parlamentoda tek başına çoğunluğu sağlayamamasını sağlamak açısından da kimse bize başarısız diyemez. Güçlü bir Cumhurbaşkanı adayı çıkardık ve bu Cumhurbaşkanı adayımız diğer adayların gösterdiği çabadan çok daha fazla çaba gösterdi. Bu alanda da kimse bize başarısız diyemez. Parti olarak aldığımız oy oranlarının da bu bağlamda değerlendirilmesi lazım. Burada benim gördüğüm temel bir nokta var. AK Parti’nin bu seçimlerdeki başarısızlığı kamuoyunda yeterince tartışılmıyor, medya da bu konuyu yeterince tartışmıyor, tartışmaktan çekiniyor. Dikkat ederseniz havuz medyası diye tanımladığımız medyanın şu anda gündem konusu sadece CHP. Manşetlerdeyiz. Bu da doğrudan doğruya iktidara olan bağımlılığını yansıtıyor. Bugün yapılan seçimlerde Erdoğan’ın partisi kaybetmiştir. Düşünün 49,5’ten 41 küsura indi. Ve düşünün partisinde hiç aksine bir ses yok. Ancak kapalı kapılar ardında sorguluyorlar bunu. Kendi medyasında da bu tartışılmıyor ve sorgulanmıyor. İşin garip tarafı merkez medya dediğimiz medyada da bu konu tartışılmıyor ve gündeme gelmiyor. Bütün olay CHP. Niye? Çünkü CHP olmasa siyaset yapacak alan kalmıyor. Medya böyle dar bir alana sıkışmış vaziyette. Bu gerçeğin de toplum tarafından bilinmesi lazım.
Soylu’nun CHP’ye yönelik sözleri
Türkiye’yi ayrıştıran, bölen bir söylem… Bir İçişleri Bakanı bu talimatı eğer başına buyruk verdiyse derhal istifa etmelidir. Çünkü Türkiye’nin iç huzurunu sağlamakla görevli olan bir bakanın Türkiye’nin iç huzurunu dinamitlemesi asla kabul edilemez. Açıkça Türkiye’ye bir iç savaş çağrısı yapıyor bununla. Bu ülkede kala kala şehitleri mi bölmek kaldı? Şehitler milletin şehididir. Toplumun her kesimi şehitlere sahip çıkmak zorundadır. Şehitler bizim şehitlerimiz, siz şehitleri nasıl ayrıştırabilirsiniz, bölebilirsiniz? Zaten 15 Temmuz şehitleri ve diğer şehitler” diye birinci ayrımcılığı yaptılar. Ne demek “CHP’nin il başkanları katılmayacak” CHP’nin il başkanları da CHP’liler de katılacak. Bu açıkça Türkiye’yi bölme, terörize etme ve Türkiye’yi yönetilemez hale getirmektir. Şehitlerin siyasete malzeme edilmesi kadar yanlış bir şey yoktur. Hele hele İçişleri Bakanı gibi sorumlu davranması gereken bir kişinin sorumsuzca davranışları ve söylemleri toplumu böler, toplumu ayrıştırır. Tabii AK Parti’nin Genel Başkanı bu söylemlerin neresindedir, o konuda da biz bir yanıt bekliyoruz. Onlar da acaba İçişleri Bakanı gibi düşünüyorlar mı, yoksa İçişleri Bakanı CHP’ye çatarak kendisine bir koltuk arayışı içinde mi? Onun da açık ve net ortaya konulması lazım. Her siyasi partinin orada yeri vardır, her siyasi partinin…