İnsanoğlu; akıl sahibi, dünyaya halife ve ihmal değil imtihan için dünyaya gönderilen mahlûkatların en şereflisi en değerlisi ve en kıymetlisidir.
Biz insanlara akıl bahşeden Allah; elbette bizden kaynaklanan her ne olursa olsun hesabı sorulacaktır. Bu ister görme, duyma, dokunma, tatma, koklama, düşünme, hayal etme vs. uzayıp giden her bir şeyden sorulacağımızı unutmamalıyız.
Dolayısıyla; konuşmalarımızda dilimize, duymada kulaklarımıza, bakmada gözlerimize, dokunmada ellerimize, düşünmede ve görmede aklımıza, hayal etmede hislerimize sahip çıkmalıyız.
Bu gün sosyal medyada Allah’ın bizlere emaneti olan annelerimizin, eşlerimizin, buluğ çağına ermiş bacılarımızın, kızlarımızın, kız kardeşlerimizin boy boy uygunsuz resimlerini bilerek yâda bilmeyerek namahrem olan her tür insanın bakmasına, bakmasının da ötesine beğenmesine ve paylaşmasına ön ayak olmaktayız.
Görsellerde özümüze mi küfretmiş, geçmişimizle mi alay etmiş, dinimizle mi dalga geçmiş, kültürümüzü mü küçük düşürmüş, bizi (emanetimizi) mi soyup peşkeş çekmiş? Hiç ehemmiyeti yok. BEĞEN gitsin. PAYLAŞ gitsin.
Bakıyoruz olmazsa olmazımız olan Namazı alaya alanlara, bu milletin güzel ahlakını ahlaksızlaştırmaya, birliğini, beraberliğini, kardeşliğine darbe hevesinde olanların paylaşımlarının altına beğen yada eleştirel yorum yapılmakta kalmayıp başkasının da kötü yorum yapması için beğenmeye, paylaşmaya zorlamaktayız.
Kardeşlerim! Bunların istekleri nokta dahi olsa yazısal veya görsel paylaşımlarına cevap vermektir. Onların reytinglerde yüzmelerine sebebiyet verdiklerini ve onların ne çok takip edildiklerine cesaret verip daha da ileri gitmelerine yol açar. Oysa görmemezlikten gelmek, sayfalarını tıklamamak onların kendi kendilerine yok olmalarına vesile olur. Çünkü EHEMMİYETSİZ ŞEYLERE EHEMMİYET VERDİKÇE ŞİŞER, EHEMMİYET VERİLMEZSE SÖNER.
Güzelliklerin beğenilmesi, paylaşılması daha fazla kitlelere ulaşmasına çalışmak hayırdır, şer değildir. Mesela bir ayet, bir hadis, nasihat veya ibretlik bir hikâye, mazimizi bizlere hatırlatan, geçmişimizin çektiği eziyetleri, yaşam koşulları, helal haram noktasında ki hassasiyetleri, yokluk içinde ki hamaratlı çalışmaları…
Kültürümüzün güzel yönlerini, doğamızın muhteşem düşündüren, tevekkül ettiren ve şükrettiren manzaralarını beğenmek paylaşmak kardır zarar değildir.
Fakat kızımızı, hanımımızı, genç yaşta ki annelerimizi, bacılarımızı sanal âlemde yabancıya, namahreme beğendirmek, paylaştırmak hayır değil şerdir. Kar değil zarardır. Yani akıl karı değildir.
Bizler dünyevi ve dünyada kalan, kalacak kıymetli eşyalarımızı, ziynetlerimizi, altınlarımızı köşe bucak saklarken, duvarlar ardında, çelik kasalar içinde muhafaza ederken… Canciğerimiz, cananımız, canımızdan birer parça olan, kulun değil Allah’ın bizlere emaneti olan eşimizin, yavrularımızın, mümin kardeşlerimizin, bacılarımızın görsellerini, uygunsuz hal hareket ve davranışlarını düşünmeden gelir, giderini hesaplamadan, akıl ve nefsanî terazimizde tartmadan BEĞEN GİTSİN, PAYLAŞ GİTSİN hevesimizin kurbanı olmaktayız. AMA! OLMAMALIYIZ…
Hayatında evine misafir kabul etmeyen, ağırlamayanların, sanal âlemde elbisesinin boğaz kısmını indirenler, kollarını sıvayıp kekler, börekler, tatlılar beğendirenler paylaşanlar misali…
Ya Rabbi! Biz kullarına rızan dâhilinde nefes alıp vermeyi, tüm davranışlarımızda bilinçli ve şuurlu hareket etmeyi, bizlere daima şükretmeyi nasip et.
Selam ve dua ile…