Hükümet olarak ikinci ve son teklif olarak 2020 yılı her iki dönemi için yüzde 4 artı enflasyon farkı verebileceklerini kaydeden Selçuk, 2021 içinse her iki dönemi için yüzde 3 artı enflasyon farkı teklif ettiklerini dile getirdi.
Selçuk, özetle “Dolayısıyla verdiğimiz zam oranları enflasyon altında kalırsa enflasyonun farkı da ödeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na göre 2020 için enflasyon beklentisi yüzde 8,2 ve 2021 içinse yüzde 5,4 olarak görünüyor. Kamu personeline ilişkin bütçede artan harcama payına rağmen iktidarlarımız boyunca kamu çalışanlarına ve emeklilerine enflasyon göz önünde bulundurularak maaş artışı yaptık ve enflasyona ezdirmeme geleneğimizi yürüttük. Müzakereler devam ederken, maalesef kamu görevlileri sendikaları heyeti, ortak noktada buluşma ihtimalini zayıflattı. Hakem Kurulu’nun alacağı karar, tüm taraflar için nihai ve bağlayıcı olacaktır” dedi.
Şimdi Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memurlar için toplu sözleşme konusunda bağlayıcı nitelikte 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin maaş zammı oranlarını belirleyecek. Ancak sokaktaki vatandaşlar, toplu sözleşme masasındaki maaş zammı oranlarını “yetersiz” bulduklarını belirterek, Türkiye’de resmi rakamlardan öte enflasyon yaşandığı görüşünü savunuyor. Vatandaşlar, temel harcama kalemlerine ve elektrik, su, doğalgaz gibi faturalara dikkat çekiyor.
"Zam oranı yetersiz" diyen çok
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı vatandaşlar tepkilerini dile getirdi. İşçi emeklisi Alaaddin Görgülü, “gündemdeki maaş zammı oranları yeterli mi?” sorusuna “Yeterli ne demek. Ölüyoruz. Soruyu bile saçma buluyorum. Adalet olacak kendilerine gelince yüzde 40 zam. Üzülüyorum” tepkisini paylaştı.
Emekli Yusuf Doğan “Yeterli olur mu acımızdan ölürüz. Ev kirası varsa adamın 1 milyar ev kirası. Ben 1 milyar 600 alıyorum, Gerisini ne yapalım, elektrik, su.. O yüzden vatandaş bütün kötü yollara düştü” yorumunu yaptı.
Memur emeklisi Şaban Aktaş da, “Şu anda emekli olarak durumumuz açlık sınırının altında yani elektrik, su, telefon, doğalgaz. Hele de kiracıysa Allah yardımcısı olsun. Üniversitede çocuk okutuyorsa vay haline. Bir gecede kendilerine 20 bin lira zam çıkartabiliyorsa en azından emekliye de yüzde 15 verebilirdi. Yüzde 5, yüzde 3 ne demek. Sadaka mı veriyorsunuz?” diyerek tepkisini dile getirdi.
İşçi emeklisi Alaaddin Taze de, “O oranlar yeterli değil. Şu yaşadığımız zamanda her şey ateş pahası yani memura, işçiye devletin bakması gerekir. Özellikle emeklilere. Bir Avrupa ülkesiyle kıyaslayacak olduğumuzda biz burada açlık sınırındayız. Avrupa Birliği’ne girmek istiyoruz, ben gülüyorum. Bu şartlarda kesinlikle giremeyiz. Devlet yıllarını vermiş emeklilere bakması lazım, çocuklarını okutabilmesi için, devlete, millete yararlı olabilmesi için” görüşünde. Ayrıca imar affı ve kredi kartı yapılandırması gibi yasal düzenlemeleri de eleştirerek, bunları fakirler aleyhine bulduğunu söylüyor.
SSK emeklisi olduğunu kaydeden Mümtaz Demir de, “Yüzde 35-40 enflasyon var. Yüzde 5-6 zam var. Emekli ne yapabilir? Evi kiraysa, çocuk okutuyorsa işi kötü. Gerçek enflasyon oranında zam olmasını isterdim, hükümet düşük gösteriyor sonra da emekliye zam vermiyor” dedi.
Gelir adaletsizliğinden şikayet ediyorlar
Memur emeklisi Hüseyin Avcı, Türkiye’nin olumsuz yönde çok değiştiğinden şikayetçi olanlardan birisi. Karamsar olduğunu vurgulayan Avcı, “Ocak’ta, Temmuz’da yapılan zamlar en düşük düzeyde. Enflasyon çok yüksek olunca bu oranlar vatandaşla dalga geçer gibi bir durumdadır. Yüzde 5 enflasyon nerede? Reel enflasyon yani fakir için enflasyonu yüzde 40, yüzde 50. Yumruk kadar et, tereyağı 50 lira olmuş. Sen vatandaşa yüzde 5, yüzde 6 bunlar çok komik rakamlar. Aynen 80 öncesi gibi halkla dalga geçilmektedir. Ne yapacağız pastayı büyütmekten başka çaremiz yok. Pastayı büyüteceğiz ve belli oranlarda paylaşacağız. Şu beğenmediğiniz Yunanistan emeklisine 2 bin Euro veriyor. Emekliye verilmekte olan bin lira, iki bin lira, üç bin lira bununla geçinilir mi? En uçtaki insanlar arasındaki fark çok açıldı. Bir tarafta harcama kalemleri artıyor, bir tarafta pazarlarda çöpleri toplayanlar. Eskiden böyle değildi. Yüzü gülen insan kalmadı. Halk bankalara borçlu. Nereye gidecek, bazen bunları düşündükçe uykularım kaçıyor. Bugünleri de arayacağız. Ekmek, soğan yiyeceğiz” diye konuştu.
Bir başka memur emeklisi Turgut Durgunlu da, “Nasıl yeterli olur? Her şeye zam geldi. Doğalgaz, elektrik, soğan, patates her şey zamlanıyor. Yüzde yüz zam var. Bu oranlar yeterli gelir mi? Dediğim dedik, çaldığım düdük. Çalışan işçilere yüzde 8 verdiler, niye memurlara yüzde 4 veriyorlar anlamış değilim. Burada da bir adaletsizlik var” ifadelerini kullandı.
Adını vermeyen bir başka vatandaş ise, ekonomideki arz-talep dengesini işaret ederek, “(Maaş zammı oranları) Yeterli değil. Kira verdiğini düşün, iki çocuğu olduğunu düşün, en az 3 bin lira alması lazım asgari ücret. Ben emekliyim ama ben 5 bin lira alıyorum, evim de var kira vermiyorum geçiniyorum. Arabam da var. Asgari ücret olarak 2 bin 200 lira çok az. İşveren az kazansın ki çalışan da kazansın. Misal gömlek üreticisi depoda ürünü beklerse kazanamaz. Tüketicinin de kazanması lazım” diye anlattı.
Bir başkası da eylem yapma kararı alanları desteklediklerini belirterek, en yüzde 6 artı enflasyon farkı verilmesi gerektiğini görüşünü savundu. Kadınlarsa kamera kapalıyken şikayetçi olmalarına karşın kamera önünde soruları yanıtlamaktan kaçındı.
Hak-İş de Türk-İş ile aynı oranlarla anlaştı
Bu arada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş), kamu işçisinin 2019-2020 yılındaki mali ve sosyal haklarını belirleyen 2019 dönemi kamu kesimi toplu iş sözleşmesi üzerinde anlaştı. Hak-İş üyesi kamu işçisine 2019 için yüzde 8+4 zam verilecek, 2020 için ise yüzde 3+3 ve enflasyon farkı verilecek.
Böylece Hak-İş de, Türk-İş’in onay vermiş olduğu oranları kabul etmiş oldu.