Sözlü Türk edebiyatının bir parçası olan ninniler, nesilden nesle aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Birçoğu söyleyen tarafından değil daha sonraki nesiller tarafından kaleme alınmıştır. Birçok ninni doğaçlamadır. Bu nedenle kelimeler arasındaki anlamdan çok harf ve ses uyumuna dikkat edilir. Anne bebeğini bir yandan ayaklarında ya da kucağında sallarken bir yandan yumuşak bir ses tonuyla ninni okur.
Genellikle çocukları uyutma sırasında söylenen ninniler, kadınların kamusal alanda, aile içinde; kocasına, aile büyüklerine anlatamadıklarını anlatabileceği; sevgisini, aşkını, nefretini, acısını ya da özlemini dilediği gibi ifade edebileceği bir araç olarak kullanılabiliyor.
Ninniler, annenin çocuğuna duyduğu sevgiyi, şefkati, acımayı, koruma isteğini dile getirdiği bir nazım türüdür. Amaç, çocuğu uyutmak veya teskin etmek olduğundan, ninnilerde muhtevadan daha çok ezgi ön plana çıkar. Bazı ninnilerde konu doğrudan çocukla ilgili olmakla birlikte, çocukla ilgisi olmayan bir konuda söylenmiş bir şiir de ninni olabilir. Yeter ki ezgili bir şekilde çocuğa söylenmiş olsun.
Anne ve çocuk arasındaki ilişki en temelde zayıf olana, muhtaç olana bakmak onu büyütmek, toplumsallaştırmak üzerine kuruludur. Carol Gilligan’ın tanımıyla bakım “ötekinin ihtiyaçlarına cevap vermek, ötekine bakmak, onunla ilgilenmek, onun zarar görmesini engellemektir.
Ninniler, söylenilen kişiye göre bazı farklılıklar gösterirler. Kız çocuğuna söylenen ninnilerle oğlan çocuğuna söylenenler aynı değildir. Tabii ki tüm ninnilerde böyle bir durumdan bahsetmek mümkün değildir. Hem kıza hem de oğlana hitap eden ninniler de vardır.
Ninniler, bebeklerin dünyayla, özellikle anneyle kurdukları ilk temaslardır. Çocuk ninniyle dış dünyayı tanımaya başlar. Bu aynı zamanda bebeğin sosyalleşme sürecinin başladığına da işarettir. Ninniler, anne ile çocuk arasındaki bağın güçlenmesine ve gelişmesine vesile olur. Ninnilerle anneler, çocuklarını daha kolay bir şekilde uyutabildikleri gibi kendi sıkıntılarını ve isteklerini de dile getirirler. Bu haliyle ninniler sadece bebek için değil, anne için de bir rahatlama yoludur.
Ağıt Formunda Ninniler
Kadınların hüzünlerinin, acılarının ninniler aracılığı ile vücut bulması bazen artık bedenen var olmayan ölmüş bebeklerine adadıkları ağıt formundaki ninniler de sıkça görülmektedir.
Boş beşik ninnisi”de denilen bu ağıt-ninni formu kadınların acısını en yoğun ifade edebildiği “özel alan içinde özel alan” yaratabilmektedir. Burada en çarpıcı olan bu acının bir şekilde anonimleşmesi ve kadınlar arasında bebeğini kaybetmiş olmanın ortak bir sembolü haline gelmesidir. Mevzu tek bir kadının bebeğini kaybetmesinden öte, kuşaklar boyu kadınların farklı biçimlerde yaşadığı bir tecrübenin, bebeğini kaybetmenin, bir söz-melodi dizini üzerinden ortaklaşabilmesidir. Alma Attım Yuvarlandı ninnisinin Gelin kızlar çaydan geçek/Çay bulanık nerden içek/Bebek öldü kefen biçek dizeleri ile de ninniyi söyleyen kadın aynı zamanda bebeğinin ölümünün verdiği ıstırabı başka kadınlarla paylaşmayı da dilemektedir.
Kürtçede nini;
Lo Lo kuro
Wêda têye helle hut
Bıdıne mılla hezar kut
Usıv xalê sale sut
Mecit apê zende rut
Xatuna gunda xatyate
ToraQ geni metate
Şımık darık daykate
Dayka te Qurbanate
Dayka te Qurbanate
Lo Lo kuro Lo kuro
Par van çaxa tuneme
Lıber dara xurmeme
Şılye lekır şıl nebum
Zipike lekır Qur nebum
Hena sere pirêye
Dar gopala kaleye
Tıvınga mılê bavêye
Şur metale xalêye
Lele Qurbana xalebe
Lo Lo kuro Lo kuro