Piyasalarda gözler bugün açıklanacak Amerikan Merkez Bankası Fed'in faiz kararında. Karar öncesinde ABD Doları 20 yılın en yüksek seviyelerinde işlem görüyor.
Fed'in geçen hafta açıklanan ABD büyüme verisinin ekonomik daralmaya işaret etmesinin ardından alacağı faiz kararı ve geleceğe dair vereceği mesajlar kritik önemde. Yanıtı beklenen soru ise Fed'in frene basıp faiz artışını 50 baz puanla mı sınırlayacağı, yoksa 40 yılın en hızlı artışını yaşayan enflasyonu kontrol altına almak için agresif faiz artışını tercih ederek 75 baz puan artış mı yapacağı.
Ekonomistler agresif sıkılaştırmanın resesyona yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Dolar değer kazanıyor
FED'in faiz artışlarına yıl boyunca devam etme planını açıklamasının ardından dolar değer kazanmaya başlamıştı. Piyasalarda Ukrayna savaşının devam etmesiyle beraber Avrupa'da ortaya çıkabilecek bir enerji krizi riski nedeniyle ABD Doları'na talep artarken doların değer kazanmaya devam edeceği öngörülüyor.
Fed faiz toplantısı öncesinde gelişmekte olan piyasaların bazıları kapalı. İşlem hacmi düşük, ancak açık olan piyasalarda hisse senetlerinde düşüş gözlemleniyor. Çin, Malezya, Hindistan, Rusya ve Türkiye Ramazan Bayramı ve diğer resmi tatiller nedeniyle kapalı bulunuyor.
Gelişmekte olan piyasalar düşüşte
FED'in faiz artışı döngüsüne girmesiyle Türkiye gibi gelişmekte olan ülke varlıklarına yönelik değer kaybı beklentisi arttı.
Güney Kore, Tayvan ve Güney Afrika'da hisse senedi piyasalarında değer kayıpları gerçekleşti. Ukrayna savaşı, Çin'deki Covid-19 kısıtlamaları ve Fed'in parasal sıkılaştırmaya gitmesinin etkileri nedeniyle MSCI adlı Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi Nisan ayında dördüncü kez aylık olarak düşüş gösterdi.
ING Bank'ın yatırımcı notunda "Özellikle gelişmekte olan piyasalar oldukça sert bir süreçten geçiyor zira tahvil ve hisse senedi piyasalarından Şubat ayı sonundan bu yana 50 milyar dolarlık portföy yatırımı çıkışı gerçekleşti" değerlendirmesi yer aldı.
ABD'de faizlerin yükselmesi riskli varlıklara olan yatırım iştahının azalmasına neden oluyor. Çünkü yatırımcıların aradaki faiz farkından sağladığı fayda azalıyor.
ING Bank'ın değerlendirmesi "Brezilya reali ve Güney Afrika randı en savunmasız para birimleri oldukları için en fazla etkilenecek olmakla beraber önümüzdeki altı ila 12 ayda gelişmekte olan piyasaların para birimlerinde zorlu bir dönem yaşanacak" şeklinde devam etti.
TL'de görünüm olumsuz
Bir çok gelişmekte olan ülkenin merkez bankaları enflasyonla mücadele etmek için parasal sıkılaştırma döngüsüne girerken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) üzerindeki siyasi baskı nedeniyle faizlerin düşük tutulmaya çalışıldığı Türkiye'de, Türk Lirası'nın (TL) görünümüne dair değerlendirmeler de olumsuz. TL'nin de Fed faiz artışıyla gelişmekte olan piyasalardan yaşanacak portföy yatırımı çıkışlarından etkilenmesi bekleniyor.
Türkiye'de enflasyon Mart ayında yıllık olarak yüzde 61,14 artış gösterdi. Buna rağmen TCMB politika faizini geçen ay yüzde 14 seviyesinde sabit tuttu. Ancak jeopolitik risklerin yarattığı belirsizlik ve enerji ve emtia fiyatlarındaki artışın enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam etmesiyle beraber düşük faiz politikasının ne kadar sürdürülebileceği sorgulanıyor.
TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu geçen hafta yılın ikinci enflasyon raporunu açıklamış ve TCMB'nin 2022 yıl sonu enflasyonu tahminini 19,6 puanlık artışla yüzde 42,8'e çıkardığını duyurmuştu.
İstanbul'da enflasyon yüzde 80'e dayandı
İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) açıkladığı Ücretliler Geçinme İndeksi'nin Nisan ayı sonuçlarına göre İstanbul'da perakende fiyatlar Nisan ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 79,97 artış kaydetti.
İTO'nun İstanbul enflasyon verisi Türkiye geneli enflasyonu için öncü veri olarak değerlendiriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Nisan ayı enflasyon verisini 5 Mayıs'ta açıklayacak.
Ipsos anketi
Öte yandan araştırma şirketi Ipsos'un 28 ülkede yaptığı "Dünyayı ne endişelendiriyor?” isimli ankette enflasyonun yüzde 32 ile Nisan ayında bir numaralı endişe nedeni haline geldiği belirtildi.
Anket Türk halkının en büyük endişesinin de yüzde 58 ile enflasyon olduğunu ortaya koydu. Türkiye'de yoksulluk ve sosyal eşitsizlik yüzde 39 ile ikinci, işsizlik yüzde 35 ile üçüncü endişe nedeni olarak yer aldı. Ülkedeki ekonomik durumu "kötü” olarak tanımlayanların oranı ise yüzde 82 oldu.