Yöneticilik dünyanın en zor ve en veballi mesleklerinin başında gelir. Asrısaadet çağında nice sahabelere yöneticilik verilmesine rağmen elinin tersiyle red ettiklerini kitaplardan ders niteliğindeki nasihatlerden, sohbetlerden anlıyoruz.
Yönetilenlerin zerrece hakkı geçmemesi, dünya malı içinde kendini kaybetmemesi için Ebu Zer el Gıfari gibiler vardı. Yönetilenlerin en ufak bir adaletsizlik veya haksızlıkta şikâyet edilebilen ve buna saygıyla eğilen esnek ve de geniş bir yapıdır yöneticilik.
Tabi hak için halka hizmetkâr ehli; bir hizmeti sonlandırmadan yâda sonlandırdığı andan itibaren daha ayaklarını uzatmadan, rahat lokmasını yutmadan, uykusunu tam almadan iç âlemin de bir başka hizmete ön ayak olacak kıpırdamalar baş göstermeye başlar.
Sayın Belediye Başkan vekilimiz Cüneyt EPCİM! Malumunuz hepimizin ister istemez uğrak yeri olan olacak tüm kabristanlarımızda ki vahim durumlar göz önünde mevcuttur. Çevreleri korumasız olmalarından, köpeklerin istilasına uğramış mezarlıkların mümin bir toplum ve Müslüman toprağına hiç yakışmıyor. Yıllardır halkın talebi Belediyenin Mezarlıklar Birimini devreye sokarak mezarlıkların çevre düzenlemesi, yeşillendirilmesi ve birer bekçi ile korunma altına alınmasıdır. Taş Aile Mezarlıkların arkasından garipler mezarlıkların orta kısmına bir yol açılması durumunda mevt sahipleri mezarlıklarını onarım ve yeniden düzenlemelerine yardımcı olacak kum, çimento, su ve taşların taşınması konusunda kolaylık sağlayacağından; sırada ki görevin, halka hizmetin başında gelmesi gerekir düşüncesindeyim. Ve bunu da programa koyup el atacağınızdan eminiz.
Hakkâri ilimizin Ak Parti İl Başkanı Sayın Emrullah GÜR! Ankara’dan aldığınız güvenoyuyla ve İŞKUR üzerinde işsizler istihdam konusunda ki müjdeli haber halkta pek fazla bir heyecan yaratmadı. Sebebine gelince kuranın şartsız oluşudur. Örneğin üç, beş nüfuslu memurun, sigortalının veya sözleşmeli bir ailenin işsiz olan bir tek ferdi ile on nüfuslu ama hiçbiri, hiçbir kurumda, makamda mevki de yer almayan iş bulursa geliri olan bulmazsa evinde sessiz sedasız hayâsından kimseye dilenmeden haline şükreden bir aileyle eşit şartlarda kuraya tabi tutulması adaletsizlik değil mi? “Rabbena hep bana” değimini düstur edinen şükürsüz, kanaatkârsız eşi memurken kendiside aç gözlülük ederek kuraya katılan, fakir fukaranın rızkına göz dikenleri ayırmak lazım.
Geçen dönemlerde ki şikâyetlerin başında ve genel olarak herkesin kuraya katılımıydı. Sonucuna baktığımızda birçok memur kesimin eşi, oğlu, kızı kurayla alınmışken “bunlardan bize sıra gelmez” gibi söylemlerle dert yanan nice evli barklı fakir fukara kalabalıklı aile dışarıda kaldı. Herkesin akraba olduğu, birbirini tanıdığı halkın arasına nifak ve tefrikanın düşmemesi, birbirlerini eleştirmemeleri, dışlamamaları maddi imkânları müsait olanlarla, evlerinde utancından sessiz sedasız içine kapananların göz göze gelmemeleri için İŞKUR kura alımına fakir fukaranın lehine olacak şartlar konulması…
Sayın Başkanım! Yönetim kurumunuzda bulunan tüm yöneticiler, üyeler bir şeyler alma, koparma derdiyle değil. Fakir fukaraya, bu millete bu halka bir şeyler verme düşünceleri üzerinde gecenizi gündüzünüze katarsanız hak ve halk nezdinde yücelirsiniz. Kendi aranızda bir kurul oluşturmanız haftada olmadı ayda, bir garibanı, fukarayı tespit edilip imkânlarınız dâhilinde destekte bulunmanız yada içinizde bulunan iş adamları, durumu müsait olan, destek sağlama için gayret edecek her hangi bir mezarlığın çevresini koruma altına alma seferberliğine liderlik yapın. Bu toplumun Müteahhitleri, Mühendisleri, İş Adamları tüketim yerine üretime, kalkınmaya ve kalkındırmaya öncülük etmeliler.
Selam ve dua ile…