Bu şehirde yaşayan her bireyin, perdesini çekerken gördüğü ilk manzara. Hepimizin her gün defalarca gördüğü, günlük yaşamımızda, sokakta, mahallede, evde, iş yerinde günümüzü süsleyen, bilinçaltımıza öylesine yerleşmiş ve yaşantımızın bir parçası olan Çîyayê Sımbır. Sümbül Dağı.
Her mevsim başka güzel, her gün güneşin batımına doğru renk değiştiren, Hakkari tarihinde yüzlerce şarkıya, şiire, destana, ve dengbejlerin stranlarına ilham olmuş görkemli Dağ.
Tarihler boyu Hakkari de yaşayan halkın güneş saati, mevsim belirleme, yağışların başlama, namaz vakitlerinin belirlenme kadranı olan ölçü veya yaşam takvimi.
Kış gelince güzelliği ile gelinlere benzetilen ve ”Sümbül/Sımbır gelinliğini giymiş” yakıştırması. En sıcak yaz aylarında bile zirvesine yakın biriken kar/kevi kütlesinin erime süreci ile bir sonrakim yılın soğuk veya sıcak geçeceği tahmini hava durumu göstergesi.
Çocukluğumuzda caminin önünde biriken kalabalığın dağdaki gün batımına doğru ikindi vaktinin gelip gelmediğini belirleyen derece.
Asil duruşu ve görkemi ile nice deyim ve atasözlerine ilham olmuş ve “arkasına Sümbül dağını almış” “Sümbül dağını o yaratmış” “başı Sümbül dağı gibi dimdik” gibi sözlü kültürümüzde yerini almış yüksek piramit.
Gövdesinin tam ortasında barındırdığı görkemli ve bir o kadar da korkunç iki çığ vadisi. “Renîya Eyn El Gare Çığı” Birçok zaman Zap nehrine bend vurur gibi çığlarla insana, hayata ve doğaya meydan okuyan Sımbır dağı.
Sümbül mü? Sımbır mı?
Bütün bunların yanında bu görkemli dağın kaya yapısının ne kadar farklı olduğu gerçeğidir. Tektonik dağ yapısının en sert örneğini oluşturan dağ, Hakkari de yaşayan her bireyin bir gün zirvesine çıkma hayali kurduğu zorlu zirve.
Eskiden beri bana hep merak olmuştu. Bu kadar görkemli, yüksek ve ihtişamın olduğu dağa neden “Sümbül” ismi verilmişti?
Sanırım 13-14 yaşlarımda bu merakıma yenilerek babama sordum. Babamın bana anlattığı hikayeyi yıllar sonra yine bu memlekette yetişmiş önemli araştırmacı tarihçi üstatlarımızdan kıymetli hocam İhsan Colemêrgî ile yaptığımız sohbette teyit etmiş olduk.
Yeri gelmişken söyleyeyim. Babam Hakkari kültürü, tarihi ve sözlü geleneğin en güzel örneklerini hikayelerle muhteşem bir şekilde dile getiren bir adamdı. Hatta birçok zaman evde toplanan çocuk ve gençlere hatta yetişkinlere günler süren masallar anlatırdı;
Evet konumuza dönecek olursak, Sümbül Dağı yani asıl adı ile Sımbır Dağı aslında sert ve keskin kaya yapısı ile yüzyıllarca bölgede yaşayan ve dağ eteklerinde bulunan kervan yollarından geçen halkın taktığı isimdir.
Aslında bir nevi bu ismi dağın kendisi kendine uygun görmüş gibi SIM-BIR.
“Sım-bır yani Toynak Kesen.” Evet Zap nehri kenarından ilerleyen ve birinci tünel civarı (Kepê Gera Selman) ve “Astengêt Miran/Mir Geçidi” dediğimiz yerden başlayıp Ağaçdibi vadisi girişine kadar yaklaşık 12 kilometrelik bölge arasındaki mesafede süren kervan yolundan geçen koyun sürülerinin, kervanlarda bulunan yük hayvanlarının toynaklarına verdiği büyük zarardan dolayı bu dağa Sımbır ismi verilmiştir. Keskin kaya yapısı nedeni ile hayvanların toynaklarında açtığı derin yaralar sonucunda Sımbır ismi tarihler boyu kullanılır.
Atalarımızın verdiği Sımbır ismi zamanla Hakkari merkezde yaşayan halkın Kürce konuşmalarında “R” harfini telafuz etmemeleri üzerine halk arasında dağın ismi “Sımbı” olarak kalır. Hal böyleyken yakın tarihimizde bölgelerdeki yer isimlerinin değiştirilmesi ile Sımbır dağı da en talihsiz şekli ile nasibini almış oluyor ve Sımbır/Sımbı ismine en yakın Türkçe ifade ile “Sümbül” olarak isimlendirilir.
Oysa ki bu görkemli, sarp ve yüksek dağa yakışacak olan en güzel isim Sımbır’dır. Ya da “Keskin Piramit” çok daha anlamlı olurdu.
Yıllar sonra Sımbır dağının zirvesine yaptığımız tırmanışlarda gördük ki sarp ve keskin kaya yapısı, dik uçurumları ve zorlu rotası ile “Sımbır” ismini ne kadar hak ettiğini yaşayarak görmüş olduk. Her seferinde tırmanış öncesinde aldığımız dağ ayakkabılarının bir tırmanıştan sonra kullanılamaz hale geldiğini gördük.
Şimdilerde gelinliğini giymiş olan Sımbır dağının zirvesinden ayın doğuşu ayrı bir özellik taşır. Lakin Ay doğmak üzereyken önce bir görünür sonra yeniden Sımbır dağı zirvesinin arkasına saklanır, ardından yeniden doğar….
Bu durumu özellikle dolunay dönemlerinde izleyebilirsiniz.
Hacı Tansu