Tek Başına Yürüyen: Anne Kuş

Kevser Yeşiltaş

 

İyi ya da kötü, bir dizi varsayımlardan oluşur. Bu, zihinde var olan bir durum. Doğa iyi ve kötüyü ayırt edemez. İyi veya kötüyü tanımlayamaz. Doğa dengeyi ve dengesizliği tanır. Neyin dengeye neyin dengesizliğe hizmet ettiğini tespit eder ve ona göre bir sonraki hamleyi belirler. Olasılıkları hesaplar, istatistikleri değerlendirir ve stratejisini ortaya koyar. Bundan sonra olan olayları yorumlayan ancak insanoğludur. Zararına olursa kötü, yararına olursa iyi olarak değerlendirir.

Doğa ve doğal olaylardan kaçış yoktur. İyi ve kötü olarak bilinen her şey bu olacak olandan payını eşit ya da farklı şekilde alır. Tıpkı her şey olacağına varır öğretisinde olduğu gibi. İnsan ancak olacak olanların zamanını geciktirebilir ya da çabuklaştırabilir. Ama önüne geçemez, engelleyemez, durduramaz.

Felaket olarak tanımladığımız zamanlarda, doğa, ender de olsa, kendisine hizmet edene elini uzatabilir. O felaketten sağ salim çıkmasına zemin hazırlayabilir. Biz insanoğlu bunu mucize ya da şans olarak değerlendirebiliriz. Fakat mucizeyi ya da şansı insan yine kendi yaratmıştır. Doğaya ve doğanın yavruları olan bitki, hayvan, hava, su, ateş ve toprağa saygı göstermiştir ve aynı karşılığı doğadan almıştır. Burada belirleyici unsur, insanın insanî ve ruhanî titreşimleridir. Doğa iyi insan - kötü insan ayırdına girmez, giremez. Doğa, ancak dengeleme işlemini gerçekleştirirken, canlıların titreşimlerine uygun tavırlar almıştır.

Bundan dolayı, her yazımda, insanın kendi titreşimini doğanın titreşimine ayarlaması gerektiğini vurguladım. Doğa kendisine bir adım gelene on adım gelen, yavrularına kucak açana elini uzatan bir sistemdir. Bu bilgiyi yüreğimizde içselleştirelim ve derin düşünelim.

 

Sözlerimi yaşam nedir sorusuna gelen cevap üzerine noktalamak istedim:

Kartalın belli bir yaşta hayatına devam edebilmesi için gagasını kırmak zorunda olduğu gibidir yaşam. Zamanı gelince, kuş yavrularının uçabilmesi için, anne kuşun onları aşağı atması gibidir yaşam.

Uçamayan yere çakılıp toprağa karışacaktır. Uçan ise, kanatlarını geliştiren erişkin bir kuşa dönecek ve göklere kavuşacaktır.

Yaptıklarımın bedeli bana ait kime ne ki? diyenlere, şunu demek lazım:

Hayır!

Sana, ailene, iş arkadaşlarına, dostlarına, mahallene, şehrine, ülkene, tüm dünyaya…. Hatta tüm kainata. Kısaca her koyun kendi bacağından asılır sözü biraz değerini yitirdi bu çağda. Hatta suçun cezasını kişi kendi çeker gibi. Hatta ve hatta birlikte yükselirsin fakat tek başına düşersin gibi. Bunlar öğreticiliğini yitiren halk arası sözlerimizdir. Ne yapıyorsak, ne ekiyorsak bilelim ki bu tüm canlıları etkiliyor. Doğal olarak da titreşimlerimizi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.