İçinde Topkapı Hançeri, Kaşıkçı Elması, Nadir Şah Tahtı, Zümrüt Sorguç, Zümrütlü Maşrapa, Altın Miğfer, Hz. Osman’ın Kılıcı, Abanoz Taht gibi paha biçilmez eserlerin bulunduğu Fatih Köşkü çökme tehlikesi yaşadığı için ziyarete kapatılmıştı. Köşkün restorasyonu sırasında sıvaların raspalanması (soyulması) neticesinde ortaya çıkan durum uzman raporlarına şöyle yansımıştı: ‘‘Raspa sonrası ortaya çıkan deformasyonların büyüklüğü çatlak boyutunu aşarak ayrık ve yarık seviyelerine geldiği gözlemlenmiştir.’’
Hürriyet gazetesinden Ömer Erbil'in haberine göre, Topkapı Sarayı denize yürüyorTopkapı Sarayını çökme noktasına getiren duvarlarında ve kubbelerinde oluşan dev yarıkların sebebi belli oldu. Tarihi yapının zemininde Sarayburnu’na doğru bir kayma ve zemin sıvılaşması tespit edildi. Sarayda oluşan yarıkların zemindeki kaymanın etkisi ile meydana geldiği sonucuna varıldı.
Büyük projeler de etkiledi
Kültür ve Turizm Bakanlığı uzman raporlarından sonra tarihi yapının kurtarılması için çalışmalara başladı. Uzun yılların ihmali göz önüne alınarak makyaj tabir edilen geçici onarım yerine çatlak ve yarıkların sebebi araştırıldı. Bu amaçla gerek köşkün içine gerekse çevreye 26 sondaj kuyusu açarak içine sismik hareketliliği ölçen inklinometre propları ile delgilerin tabanına zemindeki boşluk suyu basınçlarını ölçen piyezometre yerleştirildi. Bu cihazlardan alınan veriler GPRS aracılığıyla bir veri bankasına aktarılacak. Yetkililer bu cihazların amacının bugün için değil sarayın uzun yıllar izlenebilmesi için yapıldığını belirtiyor.
Son iki yıldır deprem kaynaklı sismik hareketler, Marmaray ve Avrasya Tüneli gibi büyük projelerin oluşturduğu zemin titreşimlerinin kaymayı tetiklediği düşünülüyor. Ayrıca 1920’li yıllarda yapılan saray drenaj sistemininde yer yer tıkanmalar, körelme veya atık suyun deşarj edilememesinin de zemin sıvılaşmasını artırdığı tahmin ediliyor.
Kayma uzun yıllar içinde olmuş
Metodolojik olarak sorunun tespitine yönelik çatlakların oluşmasında zeminsel etkilerin ağır bastığı görüldü. Yakın zamanda bölgede oluşan istinat duvarlarının yıkılma sebebinin de bu olduğu sonucuna varıldı. Tarihi yapının statik güçlendirme yöntemi belirlendi.
Kaymanın uzun yıllar içinde gerçekleştiği, bunda Topkapı Sarayı drenaj sisteminin eski olmasının ve sistemin yer yer çalışmamasının zemindeki sıvılaşmayı artırdığı düşünülüyor. Zemin etüt ve tasarım şirketi tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda oluşan ön inceleme raporuna göre zemindeki bu kaymanın önüne geçebilmek için Fatih Köşkü ile aynı aks üzerinde bulunan Mecidiye Köşkü, Sarayın Mutfak bölümlerinin etrafı ile yamaçta bulunan istinat duvarının güçlendirilmesi için çelik kazık çakma önerisi yapıldı. Jeoradar yöntemi ile zeminin altınında kalıntılar tespit edildi. Bu kalıntıların tarihi kaynaklardan da bilindiği üzere Roma dönemi akropolü olduğu düşünülüyor. Fore kazık uygulaması yapılması halinde kalıntıların büyük zarar göreceği, betonun zemin altında birçok noktaya ulaşarak kalıntılarda dönüşü olmayan tahribata neden olacağından çelik kazık yöntemi önerildi. Çelik kazıklar 1-1,5 metre aralıklarla ve jeoradar sonuçları göz önüne alınarak kalıntılara zarar vermeyecek şekilde yerleştirilmesi planlandı.
Zemin sıvılaşması önemli sorun
Saray’ın zemininde kaymanın yanı sıra zemin sıvılaşması da tespit edildi. Yeraltı su seviyesi altındaki tabakaların mukavemetlerini kaybederek, katı yerine viskoz sıvı gibi davranmaya başlamasına zemin sıvılaşması deniyor. Bir anlamda zemindeki toprağın suya doyması olarak nitelendirilen zemin sıvılaşması taşıma gücünü kaybettiğinde yapıda hasara yol açan, önemli ölçüde oturma ve dönmelere neden oluyor. Yapının ağırlığı büyük değilse taşıma gücünün zayıflaması büyük oturmalar ortaya çıkarmıyor ama sıvılaşma artıkça ve önlem alınmadığında oluşacak kayma binayı da yerinden oynatıyor ya da binada çatlak, yarık gibi hasarlar oluşturuyor. İstinat duvarının arkasındaki zemin sıvılaştığı zaman yatay zemin basıncı önemli derecede artış gösteriyor. Nitekim Gülhane parkındaki istinat duvarı ile Konyalı restorandaki istinat duvarlarının göçmesi bu sebebe bağlanıyor. Saray’ın avlusunda oluşan obruk benzeri çökmenin de drenaj sisteminin eskiyerek o bölgede zemin sıvılaşmasına neden olmasından kaynaklandığı belirtiliyor.