Artık dünyanın hiçbir yeri rahat ve refah değil.
Sadece ülkemizde sanıyorduk.
Ülkelerin iç boşaltma operasyonu halen devam etmekte.
Eskiden savaşlar, bir erdem uğruna yapılırdı. En azından toprakları ele geçirme ve o topraklar üzerinde yaşayanları özgür bırakma, himaye altına alma.
Ama şimdi savaş, tamamen ekonomi savaşı üzerine kurulmuş.
Pazar payını kapmak uğruna yapılan savaşlar, insanları hiçe sayan bir tavır sergilemekte.
Ateş her yanı sardı. Durdurulamaz bir gidişat.
İnsana yönelik yapılan bu “acımasızlık” mesajı dünyaya verildi.
Bakalım dünya, bu mesaja karşılık, nasıl bir geri bildirim mesajı iletmeye hazırlanmakta?
Lakin şu da var ki, her mesajın, insanı korkutan bir mesaj olmadığını da belirtelim.
İlla bir tufan, büyük depremler, yalın bir ateş olması icap etmez.
Dünya neye hazırlanıyor, yakındır göreceğiz.
Ölüm ile imtihan edilen bir dünya insanı.
Ölümü tadıcı olma ihtiyacını hala giderememiş.
Dünyanın ilk kurulduğunda üç beş kişiyken de ölümü tadıyordu, yedi milyarı aştı lakin, hala o tada doyamadı.
Bu doyumsuzluğu, sadece dünya ve üzerinde yaşayanları değil, tüm evrende yaşayan canlıları da rahatsız etmeye başladı bile.
Her doğuma karşılık bir ölüm olması gerekliliği bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor.
Hakikat bilgisi: Her canlıyı yakınen ilgilendiren bilgi demektir.
Doğum ve Ölüm, Canlıların karşılaştığı iki hakikat bilgisi.
Var mı ötesi?