Ak Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, görevdeyken belediye başkan adayı da olan ilk TBMM Başkanı oldu.
Anayasa'nın 94. maddesine göre, tarafsızlığını koruyabilmesi için parlamentoda "oy hakkı" bulunmayan TBMM Başkanı'nın "Meclis içinde ve dışında siyasi parti faaliyetlerine katılamayacağı" hükmü gereği, adaylığı kesinleştiğinde Meclis başkanlığı koltuğunu bırakması gerektiği sadece muhalefet değil, Ak Parti içinde de dile getiriliyordu.
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı "İstifaya gerek yok" açıklaması, arkasından Binali Yıldırım'ın "İstifa tartışmaları benim dışımda, konu kapanmıştır" açıklaması tartışmayı yeniden alevlendirdi.
CHP, AYM ya da YSK'ya gidebilir mi?
Binali Yıldırım'ın TBMM başkanlığı koltuğunda otururken, Ak Parti'nin belediye başkan adayı olarak siyasi faaliyetlere katılmasına en fazla tepki gösteren parti ise CHP.
Yıldırım'ın tutumunu açık anayasa ihlali olarak değerlendiren CHP, bu ihlal karşısında yargıya başvurulup başvurmamayı tartışıyor. Bu konuda Anayasa Mahkemesi (AYM) veya Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurulup başvurulmayacağı araştırılıyor.
Ancak bu konuda, gerek AYM, gerekse YSK'nın iktidar partisinden bağımsız bir karar veremeyeceği, örneğin bir "görevsizlik" kararı çıkması halinde "anayasaya aykırı" işleme meşruiyet kazandırılmış olacağı endişesi dile getiriliyor.
BBC Türkçe'ye konuşan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, parti olarak itirazlarının Binali Yıldırım'ın TBMM Başkanı iken belediye başkanlığına aday gösterilmesine değil, parti faaliyetine katılmasına olduğuna dikkat çekti:
"Elbette Yıldırım'ın belediye başkan adaylığına engel yok. Anayasa'daki engel, Meclis Başkanı'nın bir partinin toplantılarına katılması. Yıldırım, Anayasa'yı, tarafsızlığını, adaylığının ilan edildiği günkü toplantıya katılarak ihlal etti. Anayasa'da Meclis başkanının bu faaliyetlere katılamayacağı ifade ediliyor.
"Siyasi Partiler Kanunu ise TBMM Başkanı'nın yeniden milletvekilliğine aday olması halinde siyasi parti faaliyetine katılma yasağından istisna tutuyor. Zaten milletvekili olduğu için TBMM Başkanı, bu göreve yeniden seçilmesi için de milletvekili olması gerekiyor.
"Ama ne Anayasa'da, ne de Siyasi Partiler Kanunu'nda, TBMM Başkanı'nın belediye başkanı adayı olması halinde ne yapacağı düzenlenmiş değil. Çünkü bir Meclis başkanının hele hele görevi sırasında belediye başkanlığına talip olması öngörülmez.
"Bu yüzden milletvekilliğindeki serbesti belediye başkanlığı adaylığında yok. Aslında böyle bir tutum (istifa etmeme) ne Binali Yıldırım'ın gönlünde var, ne de AKP'de bu konuda mutabakat var.
"Ama her şeye tek başına karar veren bir kişinin iradesi, Erdoğan'ın kararıdır. İstifa tek taraflı ve kişisel karardır ama Yıldırım, bu kişisel tasarrufu bile Erdoğan'ın kararına bırakmıştır."
Konuyu yüksek yargıya taşıyıp taşımama konusundaki kararı Merkez Yönetim Kurulu'nun verebileceğini belirten Özel, hukuki olarak yapılacak itirazları "artısı eksisiyle" değerlendireceklerini söyledi.
Ak Parti tarafından görev süresi uzatılan YSK üyelerinin yaptıkları başvuruyla ilgili tarafsız karar verip vermeyeceği konusunda endişeleri olduğunu belirten Özel, "Geçmiş dönemlerde bu kurulun aldığı mühürsüz oy gibi kararları düşündüğümüzde kamu vicdanında şu anda gayrimeşru olarak görülen bir uygulamayı haksız yere anayasaya uygun gibi göstermelerinden endişe ederiz. Binali Yıldırım, halkın ve seçmenin vicdanında mahkum olmuşken, üyelerinin görev süresini uzatarak kendilerine göbekten bağlı olan YSK'nin kararıyla durumunu anayasaya uygun gibi göstermek en çok AKP'nin işine gelecektir" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, parti olarak, Binali Yıldırım'ın TBMM Başkanı iken belediye başkanlığına aday gösterilmesine değil, parti faaliyetine katılmasına itiraz ettiklerini belirtiyor.
Ak Parti: İstifa beklentisi makul değil
Ak Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan ise Anayasa'nın 94. maddesindeki hükmün, TBMM Başkanı'na tarafsız konumu nedeniyle "siyasi parti faaliyetlerine katılmama" yasağının TBMM faaliyetleri ile sınırlı olduğu görüşünde.
TBMM Başkanı'nın yasama faaliyeti konusunda parlamentoda grubu bulunan tüm siyasi partilere eşit mesafede olacağının düzenlendiğini belirten Özkan, şu gerekçeleri dile getirdi:
"Anayasa'nın 94. maddesinde, yasama faaliyetinin etkin ve verimli şekilde yapılabilmesi için Meclis Başkanına Meclis faaliyetlerinde yüklemiş olduğu sorumluluk yer alıyor.
"Meclis Başkanının, adaylığı durumunda istifa edeceğine ilişkin hüküm olmadığı gibi, Meclis dışındaki herhangi bir siyasi faaliyete katılamayacağı düzenlemesi yer almıyor. Anayasaya baktığımız zaman, Meclis Başkanvekili farklıdır ama tarafsızlık konusunda, genel kurulu yönettiği zaman aynıdır, yani genel kurulu yönetirken oy kullanamaz.
"Yasama faaliyeti konusunda Meclis Başkanı'nın tarafsızlığına ihtiyaç duyulduğundan böyle bir düzenleme yapılmıştır. 94. madde, Fransa'daki uygulamanın benzeridir. Herhangi bir partiden belediye başkanı olan milletvekilinin, seçilene kadar milletvekilliği devam ediyor.
"Meclis Başkanı da milletvekilidir, istifası ile ilgili düzenleme de aynı milletvekillerininki gibidir. Yasama, yürütme ve yargı, dışarıdaki kalabalığın galeyanına göre hareket edemez, anayasa hukuk düzeninin gereklerine göre hareket eder. TBMM Başkanı, 30 yılın üzerinde siyaset kurumu içinde hizmet için çalışıyor.
"Şimdiye kadar anayasal hukuk düzenine karşı görevlerini nasıl harfiyen yerine getirmişse, şimdi de harfiyen riayet ediyor, istifası asla bir hukuki ve yasal gereklilik değildir. O nedenle istifasına ilişkin bir beklenti de makul ve haklı değildir."
Özbudun: Anayasaya aykırı
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun ise "TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın görevinden ayrılmadan, belediye başkan adayı olarak parti faaliyetlerine katılması Anayasa'ya aykırı" diyor.
Anayasa'nın 94. maddesinin, TBMM Başkanı'nın, Meclis içinde veya dışında herhangi bir siyasi parti faaliyetine katılamayacağını düzenlediğini ifade eden Özbudun, Anayasa'nın üst norm olduğuna dikkat çekiyor.
Yıldırım'ın aday olarak yapacağı her çalışmanın "bir siyasi parti faaliyeti" olduğunu ifade eden Özbudun, "Fakat zaten seçim kampanyalarında o kadar eşitsizlik var ki, bu konu bana daha tali (ikincil) geliyor. Ona bakarsanız, cumhurbaşkanı her konuda çok aktif rol oynuyor. Ettiği yeminde ise tarafsızlık ibaresi geçiyor. Bunun dışında da birçok eşitsizlik var, dolayısıyla Yıldırım'ın pozisyonu anayasaya aykırı ama bu diğerlerinin yanında daha önemsiz kalıyor" görüşünü dile getiriyor.
Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası ne diyor?
Anayasa'nın 94. maddesinin son fıkrası, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar" hükmünü düzenliyor.
Siyasi Partiler Yasası'nın (SPY) "grup genel kurulu" tanımının düzenlendiği 24. maddesinde de Anayasa'ya paralel hükme yer verilirken, TBMM Başkanı'na milletvekili adaylığı halinde istisna tanıyor:
"Bir siyasi partinin grup genel kurulu, o partinin milletvekillerinden oluşur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin ve parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine katılamazlar. Ancak, yeniden milletvekili adayı olmaya ilişkin faaliyetleri bu hükmün dışındadır."
Ancak, TBMM Başkanı'nın belediye başkan adaylığına ilişkin ise yasada herhangi bir düzenleme yer almıyor.