Batman’da 2004 yılında Belediye Başkanı seçilen Hüseyin Kalkan, aynı yıl Turgut Özal Bulvarı üzerinde bulunan Atatürk Parkı bitişiğinde Yılmaz Güney Sineması’nın inşasını başlattı. 2006 yılında faaliyete geçen sinema, yıllar içinde kentle özdeşleşti.
Batmanlılar, 1990'lı yılların faili meçhul cinayetlerinden kaynaklı hayalet kent görünümündeki şehrin Yılmaz Güney Sineması ile kurtulduğunu ifade ediyor. Kapısına kilit vuruluna kadar birçok etkinlik ve festivale ev sahipliği yapan sinema, faaliyet gösterdiği yıllarda dünyanın en ucuz sinema salonu olarak da anıldı. Günde üç matinede ortalama 120 kişinin film izlediği Yılmaz Güney Sineması’nda, 10 yıl içinde yaklaşık 438 bin kişiye hizmet ağırladı. 2016 yılında belediye kayyım atanmasının ardından kapatılan sinema, 30 Ocak 2017 tarihinde elektrik kontağından çıktığı ileri sürülen yangınla küle döndü ve bir süre sonra da yıkıldı.
31 Mart yerel seçimleri öncesinde Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Eşbaşkan adayları Songül Korkmaz ve Mehmet Demir, sinema salonunun yeniden inşa edilmesi yönünde vaatlerde bulundu. Yüksek oy oranıyla seçimleri kazanan eş başkanlar, 2020 yılında projeyi tamamlayacaklarını açıklamıştı. Ancak 23 Mart’ta belediyeye yeniden kayyım atanmasıyla proje askıya alındı.
Görevden alınan Batman Belediyesi Eşbaşkanı Songül Korkmaz, Yılmaz Güney Sineması ile ilgili halkın anketlerde gerekli cevabı verdiğini söyledi. Belediye yönetimini devralmalarının ardından gerçekleştirilen ilk meclis toplantısında sinemanın yeniden yapılmasına yönelik karar aldıklarını söyleyen Korkmaz, "Önceki kayyım belediyeyi 307 Milyon TL borç altına soktuğu için, bütçemiz inşaata başlamak için müsait değildi. 2020 planlamamızda sinemanın yeniden inşa edilmesi vardı. Fakat pandeminin başlamasıyla kayyım atandı. Kişiler gelip geçici ve ama alınan kararlar bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Sinema halkındır ve halk sinemasını talep ediyor" diye konuştu.
Yılmaz Güney Sineması’nın salt bir bina olarak görülmemesi gerektiğini ifade eden Korkmaz, "Hafızalara dokunan bir maneviyatı vardır. Burada binlerce genç sinema ve sanat ile tanıştı. Sinema salonu bu kenti 1990'lı yıllarda yaşanan faili meçhullerden kaynaklı hayalet kent görüntüsünden çıkarmıştı. Bu kent ile özdeşleşen sinemanın bir an önce inşa edilmesi gerekiyor" diye belirtti.
Yılmaz Güney'in kızı Elif Güney Pütün ise sinema salonun bir an önce yapılması gerektiğini vurguladı. Urfa Siverek Meydanı'nda bulunan Yılmaz Güney heykeline işaret eden Pütün, "Heykel, anıt, bahçe tabii ki bir onur, fakat sadece 'yapan' adına bir teselli gibi geliyor bana. Bir gösteriş; bakın biz sahip çıkıyoruz, anıyoruz dercesine… Önemli olan onun kültürel mirasının devamlılığı" ifadelerini kullandı.
Sinema salonlarına tek başına Yılmaz Güney'in isminin verilmesinin de yeterli olmadığını belirten Pütün, şunları söyledi: "Yılmaz Güney adını taşıyan bir sinemada, belirli veya kararlaştırılmış günlerde (15 günde 1 veya ayda 1) bedava Yılmaz Güney filmlerinin oynatıldığını düşünün; diğer zamanlarda gösterime giren filmlerden gelen gelirin Yılmaz Güney etkinlikleri için, restorasyon çalışmaları için kullanıldığını düşünün; sinema okulları düşünün ve o okullarda 'Yılmaz Güney Sineması' dersleri düşünün; Yılmaz Güney kitap analizleri, biyografisi üzerine üstünkörü bilgiler veya magazinsel yönü değil, onun kişisel gelişimi, iç devrimi hakkında derin çalışmalar yapıldığını düşünün… Ve özellikle şunu söylemek istiyorum; madem Yılmaz Güney ‘halkın savaşçısı, halkın sanatçısı’, o zaman sadece aile yeterli olmaz! Halkın, ülkenin Yılmaz Güney’e sahip çıkması gerek. Çünkü Yılmaz Güney Türkiye’nin kültürel tarihsel bir mirasıdır. Ama ne yazık ki bugün bile, belli bir çevre tarafından Yılmaz Güney hâlâ bir ‘tehlike’ veya bir rant kapısı olarak algılanıyor."
Pütün, Batman'daki Yılmaz Güney Sineması’nın bu temelde yeniden inşa edilmesi gerektiğinin altını çizdi. (MA)