Vitray sanatını atölyesinde yaşatıyor
Vitray sanatını Sûr’da açtığı atölyede sürdüren Betül Kübra Savcı, “Eğitim verdikçe bu sanatı ayaklandırabiliriz” dedi.
Antik Çağa kadar uzandığı tahmin edilen Vitray sanatı, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geldi. Renkli cam parçalarının kurşun dolgu malzemesiyle bir araya getirilerek, çeşitli desenlerle birleşmesiyle motif oluşturulan sanat, 1400'lü yılların ilk çeyreğinde Fransa'da ortaya çıktı. Kiliselerin, camilerin, sarayların, köşklerin pencerelerinde parlayan renkli camlar olarak görülen bu sanat, evlerin pencerelerinde, kapılarında, oda bölmelerinde, paravanlarda, duvar panolarında ve abajurlarda da sıkça yer aldı.
Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olan Betül Kübra Savcı, 7 yıl boyunca evinin odasında yaptığı çalışmalarını, şimdilerde Amed’in Sûr ilçesinde bulunan atölyesinde sürdürüyor. Savcı, vitray sanatını olan ilgisini ve çalışmalarını anlattı.
Vitray sanatıyla üniversite yıllarında tanışan Savcı, bu alanda ilerlemesinin renklerle olan ilişkisinden kaynaklandığını söyledi. Savcı, vitray sanatıyla bir eser ortaya çıkarma sürecini şöyle anlattı: “Küçük bir şey yaptığımda, bazen bir veya iki günde çıkıyor. Ama abajurlar üç boyutlu olduklarından dolayı daha uzun sürüyor. Boyutuna göre değişiyor. Bir abajurun bitmesi, bir buçuk haftayı buluyor. Camlarımız yurt dışından geliyor. Boyalı cam olarak değil, kendi has ana rengi olarak geliyor. Sadece İstanbul’da satışı var. Hangi camdan nasıl bir ürün yapacaksam, kodlarına göre istiyorum ve buraya geliyor. Normalde ne yapmak istiyorsam, onun taslağını çıkarmaya çalışıyorum. O taslak çıktıktan sonra, kesim aşaması oluyor. Kesimin ardından tıraşlama dediğimiz makineye vermek zorundayız. Ondan sonra folyolama, daha sonra lehimleme olarak ilerliyor.”
Vitrayın sabır gerektiren bir sanat olduğunu ifade eden Savcı, “Tek başıma yapıyorum. Sabırlı olmam gerekiyor. Çünkü sabır isteyen bir meslek. Bazen bir camı üç veya dört kez kırdığım oluyor. Ama sabırla ilerlediğimde, gerçekten güzel sonuçlar alabiliyorum. Anneyim, aynı zamanda bir çocuğum var. Yaz aylarında o da benimle burada aktivite yapıyor. Biraz zorlanıyorum ama güzel ilerliyor. İnsanlar, buranın bir market olduğunu düşünüyor. Ama öyle bir şey değil. Sanat gerçekten halka hitap eden, kimin gözüne hoş gözüküyorsa, o yönde alımı olabilen bir şey aslında ama maalesef zorlukları var” diye kaydetti.
Vitrayın, “ölmek üzere” olan bir sanat olduğunu dile getiren Savcı, işlediği camların yurtdışından geldiğini ve dolar üzerinden aldığını belirtti. Ürettiği eserleri TL olarak sattığını ve bundan kaynaklı ekonomik zorluklarla da baş etmek durumunda kaldığını kaydeden Savcı, “Bir eserin fiyatı minimum 250-300 TL civarında, obje olarak maksimum 8-9 bin TL civarında seyredebiliyor. Hanların veya evlerin kapılarına yaptığımız zaman orada fiyat değişiyor” şeklinde konuştu.
Savcı, vitray sanatını sürdürmenin yanı sıra bu alanda eğitim vermeye başlayacağını sözlerine ekledi. “Bu sanatı insanlara sevdirmek istiyorum” diyen Savcı, “Gerçekten ele alındığında da sevilmeyecek bir sanat değil. Eğitim verdikçe biz bu sanatı ayaklandırabiliriz. Camın yansıması efsane. O yansımayı görünce büyüleniyor insanlar. Bundan dolayı zaten dokundukça enerjisini algılayabiliyorlar. Gerçekten kendi sanatımı güzel yerlere taşıyacağıma inanıyorum. İnandığım için yılmıyorum. Toplum baskısı olsa da yılmıyorum. Olumsuz şeyler olsa da yılmıyorum” dedi.